Sümbül Ebrusu

Sümbül Ebrusu

29 Mayıs 2015 Cuma

OnurAir Airbus A321 TC ONJ Uçağı


OnurAir'in 29.05.2015 Tarihinde 15:20 İstanbul Atatrk - Malatya Erhaç Havaalanı Seferini Yapan
Airbus A321 Tipi ve TC ONJ kuyruk kodlu Uçağıdır. 

Resimler Malatya Erhaç Havaalanında çekilmiştir.



27 Mayıs 2015 Çarşamba

Rabindranath Tagore Mektup takdim özet ve değerlendirme yazısı


Rabindranath Tagore Mektup takdim özet ve değerlendirme yazısı

Rabindranath Tagore, Mektup, Semih Lütfi Kitabevi, İstanbul, 1940.

Amal ismindeki küçük ve hasta bir çocuğun evlatlık verildiği bir ailedeki yaşamını sembolik bir şekilde tüm insanlığa çevrilerek anlatıldığı klasik hint dünyası örgüsüne sahip, normalde çocuk tiyatrosu hüviviyetinde ama çocuklardan daha çok büyüklerin hissesine payların düştüğü bir eser.

Eserin türkçe ön sözünde ise şöyle bahsedilmekte: "Tagore bize Amal'i hasta olarak gösteriyor. Fakat bu hastalık uzvi olmaktan fazla ruhidir. Amal arzuların, heyecanların hastasıdır; isteklerin, iştiyaklarin cefasını çekiyor... Çelimsiz ve kanatsız vücudunun içinde hürriyetinin genişliğine ve imkanlarına doğru uçmak isteyen bir kuş ihtirası var. İstediği şey kendisinden çıkmak, kendinin sınırlarını aşmaktır. Realite, benliğini pıhtılaşmış bir madde duvarı ile çevirmektedir. Amal bu duvardan atlamak, aczinin katı mukavemetinden kurtulmak istiyor."

Son olarak gene bir alıntıyla eserin tüm mahiyetini açık etsek de :"içinden arzuların ileri sürüklediği, dışardan realitenin geri ittiği esir insanı duvarların ötesinde ve hürriyetlerin tam ortasında yaşayan remzi tiplerle karşılaştırırken, bir muammanın düğümünü de çözmüş oluyor: Hürriyete varamayanlar cefa çekiyorsa da, ona erişmiş olanlar da pek müsait sayılmaz..." Tagore bütün meseleyi özetlemektedir.

Bol sembolik anlatım üzerinden iyi-kötü mücadelesinin dışında insanlığa seslenmek isteyen ve haykırışlarla dolu bir eser olarak gördüm bu küçük kitabı.
Küçük Amal'in tutku ve heyecanlarına yer yer ortak olacak kadar eseri hissedebildiğim anlarda olmadı değil. Sanırsam bu büyük yazarların en büyük silahlarından olsa gerek diye de düşünüyorum.

24 Mayıs 2015 Pazar

Heybeliada Ruhban Okulu Heybeliada Özel Rum Lisesi Fotoğrafları

Heybeliada Ruhban Okulu Heybeliada Özel Rum Lisesi
 Mayıs ayının ilk pazar gününü geçirdiğimiz Heybeliada daki Eski ruhban okulunun fotoğraflarıdır.
Çok fazla yorum yapmayacağım, ama okul muhit ve binalar ile çevre düzenlemesi açısından hoşuma gitti.
Güzel bir havası var; böyle bir okulda okunur diyor insan 
ama 
binaların ruhsuzluğu da insana kendini her an hissetmiyor da değil.






Heybeliada Camii fotoğrafları


2015 Mayıs ayının ilk pazar günü gittiğim Heybeliada da bulunan banisi Kazasker Abdulkadir Efendi Vakfı olan Heybeliada Camiinin fotoğraflarıdır.
Çok küçük bir cami ama ben camiiyi sevdim; hatta içinde yarım saate yakın biraz şekerleme bile yaptım. Üç tezyinatı süslü sade ve fena değil.
Eğer yolunuz Heybeliadaya düşerse bu ufak camiiye de uğramamazlık etmeyin lütfen.
2 rekatlık mescidi selamlama namazı kılmadan geçmeyin derim.








21 Mayıs 2015 Perşembe

TCDD Vakıfbank Rail&Miles CIP Lounge Konya deneyimi ile yaşanılan bir öykü


TCDD Vakıfbank Rail&Miles CIP Lounge Konya deneyimi

Aralık ayından beri kredi kartı sayım ikiye çıkmıştı; baş kamu bankasından aldığım kartın yanına birde vakıfbank rail miles'i eklemiştim. Nedeni ise haftalık olağan hale gelen konya- istanbul seyahetlerim için mil avantajlarından faydalanabilmekti.
Fakat nasip daha farklıymış ki, şubattan sonra haftalık seyahat aralığım haftalık rutinden 15 güne çıkmasıyla mil hayallerim başka bahara kalsa da cebimde kalan paralarım daha çok işime yaradığını da söylemeliyim
Vakıfbank rail miles kartımı aldıktan sonra uzun bir süre sadece internet alışverişleri için kullandığım bir kart konumundaydı.
Taa ki Konya'ya da CIP Lounge açıldığını duyuncaya kadar.
Açıkcası çok meraklı biri olmasamda ilginç şeyler dikkatimi çekmez değil.
Bu seferde biraz merak biraz da ulan bu CIP Loungue deneyimi acaba nasıl oluyormuş bir deneyelim bakalım merakı için denemek istemiştim.
Tabii birde havası var ki o başka bir konu:)
Başta da dediğim gibi ist-konya-ist biletlerini zaten uzunca bir süredir vakıfbank rail miles ile alıyordum ama derslerin yoğunluğundan hareketle (45-50 dk içinde köyceğizden çıkıp, istasyona gelme ve istasyonun karşısında ki adese marketten haftalık torku alışverişini yapıp vaktin namazını kıldıktan sonra trene binebilmek için ancak 7-8 dk gibi vakit kalıyordu zaten...)ve Konya'ya yapılan Cip lounge salonunun yerini elimde kalan kısıtlı zaman içerisinde keşfetme imkanı bulamam hasebiyle hep ötelemek zorunda kalıyordum. Taa ki nisan ayının başına kadar.
nisan ayındaki ilk dersimden çıktıktan sonra istasyona normal zamanlarıma göre 10-15 dk daha erken gelmenin avantajını değerlendirip etrafı gezerken CIP Loungue salonu keşfetmiş bulunuyordum.
İçimdeki merak hissini de yenemeyip;
içeriye dalmış ve cevabını bildiği halde sormakta direten tipik her türk vatandaşı gibi,
burayı kullanabileceğimi bildiğim halde gene de görevli güzel sarışın bayana bir kaç soru sormaktan geri kalmıyordum.
Saolsun görevli bayan oldukça kibar ve nazikane karşılamış ve sorularıma cevap verdiği gibi eğer kullanmak istiyorsanız buyrun diye de davet etmişlerdi.
Ama trenimin kalkış saatine 10 dakika gibi kısıtlı bir zamanın kalmasından ötürü mecburen bu imkanı kullanmayı bir kez daha tehir ediyorduk.
Bir sonraki ders haftamda ise CIP Loungue hizmetini kullanma heyecanı ile doluydum.
(Ver gazı!)
Sırf bunun için dersten bile bir saat erken çıkıp istasyona yollanıvermiştim.
Geçen sefer ki görevli bayanın vermiş olduğu bilgilere dayanarak CIP Loungue hizmetinden bir kişinin e ücretsiz faydalanabileceğini öğrenmiş ve bu yaşayacağım eşsiz deneyim için yanıma şanslı bir arkadaş da aramaya başlamıştım.
Tabii sap adamın sap arkadaşı olur misali ilk aklıma gelen bizim yorgun demokrat ve ihl'den beri kader arkadaşlığı yaptığımız A'hmet oluveriyordu...

19 Mayıs 2015 Salı

Torku Davet ürün tanıtım inceleme deneyimi

Torku Davet ürün tanıtım inceleme deneyimi

Torku'nun ilk defa denediğim püskevitlerinden. Çok hafif bir tadı olan ama ağızda dağılan güzel bir bisküvi. Yoğun ama yakmayan bir kakao tadı var fakat damla çikolatanın tadını çok az alıyorsunuz. 
Atıştırmalıklar içerisinde bir paketi kesinlikle açlığınızı bastıracak düzeyde hatta fazla bile geldiğini söyleyebilirim.

Bu tür bisküviler genelde çay kahve vb. sıcak içeceklerin yanında güzel bir atıştırmalık olarak tatlı ama hafifi bir kuru pasta niyetine tercih edebileceğiniz bir ürün.


Doğu Türkistandan Gelen Çok farklı bir Lezzet GÜLKEND Gül Ezmesi

Doğu Türkistandan Glen Çok farklı bir Lezzet Gülkend Gül Ezmesi

Hiç gül reçeli ve şerbeti dışında gülden yapılmış bir lezzet tattınız mı?
Ben daha önce çok güzel bir güllü çay deneyimi yaşamıştım, bu sefer ise katı bir kıvamı olan Gül ezmesi/kreması diyebileceğimiz Doğu Türkistanlıların(Uygur) "GÜLKEND" adı verdikleri çok hoş bir tatlı ile tanışmış bulundum.



Aslında hikayemiz yaklaşık 1 ay önce Ebru Sınıfımızın müdavimlerinden olan yapışık ikizlerimizden konyalı ve MSRAİHL'den benden çeyrek nesil sonra mezun olmuş Fatma Zehra ile Uygur kızımız Hatice Nimet ikilisinden Fatma Zehra'nın doğal bir kış hastalığı olan gribe karşı 10-15 bitki karışımından oluşan içinde küçük küçük gül yaprakları bulunan çayı içerken görmemle başladı.
Tabiatta bulunan bitkilerden içilebilecek her türlü bitkiyi tüketebilme kabiliyetine sahip biri olarak bu ilginç karışımı da tabii ki de denememezlik edemezdim...
Her ne kadar bir bardak çaya sadece bir tutam yeterli iken, Fatma Zehra'nın beni de hasta zannedip "iki tatlı kaşığı" ölçüsünde bardağın dibini "2 cm" kaplayacak derecede (bitki karışımı) doldurmasıyla ağır bir boğaz yanması ve hararet basmasını hissetmedim değil...
Yüz hatalarımda ki kızarıklık ve ifadem deki değişimi hemen hisseden Uygur Kızımız Hatice'nin müdahalesiyle  bir fecaate kadar ulaşabilecek yanlıştan dönmüş olsak da çayın tadı damağımda kalmıştı. Ardı sıra bu nedir? neden yapılıyor? nasıl içiliyor? ne işe yarıyor? gibi meraklandığım anlarda karşımdakini soru bombardımanına tuttuktan sonra Haticeden Talha abisine de bu çaydan bir miktar getirme sözü alıvermiştik.
Bitki karışımının içinde ki gül parçacıklarına kayan dikkatimin getirdiği bir başka fasıl sonucu Hatice gülden bir de tatlı ezme/kremamsı türü bir şeyler yaptıklarını ağzından kaçırıvermişti.
Yeni tatlar deneme pisboğazlığında bazen üzerime adam tanımadığımdan olsa gerek, Hatice'ye bu güllü ezme/Krema/sos vb şeyden de getirmesi için bir söz daha alıyordum.

(Gülkend ve Güllü karışık bitki çayı)

18 Mayıs 2015 Pazartesi

Ahmet Yaşar Ocak Türkler Türkiye ve İslam takdim özet ve değerlendirme yazısı


Ahmet Yaşar Ocak Türkler Türkiye ve İslam takdim özet ve değerlendirme yazısı

Ahmet Yaşar Ocak, Türkler, Türkiye ve İslam, İletişim Yayınları, İstanbul, 1999.

Türklerin İslamiyet'e giriş süreci, Türkiye de hep belirli kalıplar ve bayağı bayağı da efsanevi hikayelerle anlatılmaktadır. Cumhuriyetin ilk yıllarında yerleşik olan pozitivist algı nedeniyle İslamiyet ve Türklerin Müslümanlaşma süreci çok fazla dejenere edilmeye çalışılmıştır.

Özellikle Türk kavimlerinin sadece tek bir özelliği ve yaşadıkları sabit bölgeler varmış gibi hepsinin buna göre hepsinin İslamiyete girmelerinin değerlendirilmesi bugünkü zihin dünyamızdaki sabitleri bile etkileyen büyük bir kargaşaya yol açmaktadır.

Ahmet Yaşar Hoca "Türklerin İslamlaşma mevzuu"nu öncelikle sorduğu sorular ile okuyucusuna düşündürterek işe başlamaktadır. Ardından Türklerin kabul ettiği İslami yorumlar hakkında bilgi verdikten sonra kitabın başlığında belirtilen Türkiye ve İslam konusunda ki zihin kodlarımıza dair sorgulamalar yapmaktadır. Net bir bilgi vermekten ziyade konuyu açıklığa kavuşturmak için güzel bir giriş okuması denilebilir. Konunun bugüne kadar yeterince incelenmediğinin farkında olan yazar bunu sık sık okuyucuya hatırlatarak; kabul görmüş ve neredeyse hiç sorgulanmayan sabitelerimizi iyice sarsmak istemektedir. bu işi yaparken bir ideolojik temel yerine ilmi açıdan daha tutarlı bilgilerin elde edilmesini istemesi kitabın yazıldığı dönemin 28 Şubat'ın hemen ertesinde olması da yazarın ele aldığı konunun önemine dair özgün ayrıntıdır.

M.T.G. tarafından Mayıs 2015 de okumuş ve son derece kişisel hassasiyetleri göz önünde bulundurarak subjektif bir değerleme ile değerlendirilmiştir puanı 10/8

16 Mayıs 2015 Cumartesi

Matematiksel olarak hâlâ şansımız var; hayatım futbol bahadır bozkurt


Matematiksel olarak hâlâ şansımız var; hayatım futbol

Futbolu sevmişimdir, hayatımda hiç bir saçma şeyi bu kadar sevdiğimi de bilmiyorum ve hala da seviyorum. Sanırım futbolun basitliği, sadeliği ve herkes için olması bunda büyük etken. Ayrıca kazanmak ve kaybetmenin çok olağan olduğu bir oyun olmasıda bundan olsa gerek.
Ama modern çağda futbolun işine teknoloji ve sayısal verilerin devreye girmesiyle futbola dari çok fazla yeni şeyler ortaya çıkıyor. bunlardan birisi de istatiksel futbol ile mantaliteyi birleştiren sistem ortaya çıkaran Danimarka Ekibi FC Midtjylland takımına dair Hayatımfutbol sitesinde bahadır bozkurtun kaleme almış olduğu yazıyı da paylaşayım istedim.
Futbolun içerisindeki birçok kişinin ortak kanısı, istatistiklerin tam olarak futbolu etkisi altına alamayacağıdır. Peki ya yanılıyorsak? Bugüne kadar rakamları doğru okumadıysak? İşte Danimarka’nın küçük bir şehrinde bunun için küçük bir laboratuvar kuruldu: FC Midtjylland Rasmus Ankersen’e emanet
Yazar: Bahadır Bozkurt

“Bir kartalın pençelerinden kayan kaplumbağanın kafanıza düşerek ölümünüze neden olması ihtimali 2 milyar 500 milyonda bir.”
Murat Menteş – Dublörün Dileması
Bir antropolog yazar ve bir bahisçi bir gün futbol takımına sahip olsa ne olur? Hiç düşündünüz mü? Hatta o yazarın eski bir futbolcu olduğunu, bahisçinin Oxford’da eğitim almış bir matematikçi olduğunu varsayalım. Futbolcu yazarımız altyapısında oynadığı takımın başkanı olsun, profesyonel matematik dehası bahisçimizin ise kazandığı servetle çocukluk takımını satın aldığını düşleyelim. Hatta bir adım daha öteye geçip onlarla tanışalım; Midtjylland başkanı Rasmus Ankersen (eski futbolcu ve antropolog yazar) ile Brentford FC’nin ve Midtjylland’in sahibi Matthew Benham (bahis uzmanı).
Matthew Benham
Matthew Benham
Ankersen ve Benham ortaklığı
Rasmus Ankersen birçok genç gibi futbola gönül verip Midtjylland takımının altyapısında oynayan, profesyonel olmayı düşleyen genç bir yetenektir. Geçirdiği ağır sakatlıkların ardından bu hayaline son vermek zorunda kalır. Futbola gönülden bağlı olan bu genç adam uzun bir dünya seyahatine çıktıktan sonra tekrar ülkesine döndüğünde futboldan kopamayacağına karar verir. Alt kategorilerde hocalık yapmaya başlayan  Ankersen, kısa sürede Midtjylland’ın U17 takımının yardımcı antrenörü olur. Bu takımda, şimdilerde  West Ham United forması giyen Winston Reid ve Lille forması giyen Simon Kjaer gibi Danimarka’nın önemli gençlerine mental destek vererek, kariyerlerine yön veren isimlerden biridir. Futbolun psikolojik  yönüne önem veren Rasmus Ankersen mental yönden oyuncularını geliştirmek için sayısız kitap okumaya başlar. Okuduklarını insanlarla paylaşmak isteyen Ankersen “DNA of Winner” ( Kazanın DNA’sı) isimli bir kitap yazarak yazarlığa ilk adımı atar.  Kitap, ülkedeki tüm sporcuların dikkatini çekmeyi başarır.  Midtylland’daki görevini bırakan Ankersen, Kopenhag’a taşınır ve burada farklı sporcularla çalışma imkânına erişir. Ankersen  farklı spor disiplinlerinden edindiği deneyimlerle “Leadership DNA” (Liderliğin DNA’sı) ve “The Gold Mine Effect” (Altın Madeni Etkisi) adlı kitapları yazarak spor dünyasına katkılar vermeye devam eder. Özellikle “The Gold Mine Effect” kitabı tüm dünyada dikkat çeken bir fenomen yazar olmasına katkıda bulunur. Kitabını İngilizce yayınlamak adına Londra’da kendine yayınevi aramaya başlar.
Matthew Benham ise futbol tutkusunu matematik dehasıyla birleştiren ünlü bir bahisçidir. Oxford Üniversitesi’nde eğitim gören Yetenekli Bay Benham kazandığı paralarla bahis ve analiz siteleri kurar. Bu sektörde servetini oluşturan İngiliz iş adamı, 2006 senesinde Londra’da çocukken taraftarı olduğu Brentford FC’nin sahibi olur. Takımını 2. Lig’den Championship’e yükselten Benham, global anlamda da bir atılım planlar.  Benham’ın aklında, Afrika’da veya Amerika kıtasındaki akademilere yatırımcı olmak ya da Avrupa kulüplerinden bir tanesine ortak olmak vardır. İngiltere’de futbolculara çalışma izni zor alındığı için bu yolu tercih etmektedir. Amacı bu akademilerde gördüğü ve uygulayacağı sistemin tutması durumunda, Brentford’a bu modeli uygulayarak takımı Premier League’e çıkarmanın yolunu bulmaktır. Benham, Belçika’da takım aradığı sırada Rasmus Ankersen’in kitabı bir İngiliz yayınevi tarafından basılır. Kitabının tanıtımı için Londra’da kalan Ankersen, Benham’la tanışma fırsatı bulur. Ankersen, futboldaki olasılıkları hesaplayarak büyük bir servet edinen Benham’ın teklifi üzerine kendisine  danışmanlık yapmaya başlar. Avrupa’da  yeni bir kulüp almayı hedeflediğini açıklayan Benham’a, Ankersen’in önerdiği ekip ise 1999 yılında kurulan Danimarka’nın küçük ekibi Midtjylland olur. Danimarka’daki çalışma ortamının uygun olacağına karar veren ikiliden Benham 2014/15 sezonu başlamadan takımı satın alır, Ankersen ise başkan olarak takıma atanır.
ankersen 1
Altın madenlerinde arananlar

15 Mayıs 2015 Cuma

Eskimeyen Battal Ebrularım 12


Bu seferki ebrularım çok eskilerden taaa 2012 ve 2013 yıllarından.
Kursumuzun ilk yıllarında Seher hocam tarafından kamulaştırılmış ebrularım.
Arşive bakarken rast geldim ve bunları da unutmayayım diye birer kare aldım...
Şuan bakıyorumda o zamanlara göre (Seher Hocamın üzerimde emeği çok büyük) bayağı yol kat etmişim. Battallarım daha güzel oluyor, inşallah daha da güzel olacaklar...
Acele etmiyorum ve sabırla yol alıyoruz inşallah.







10 Mayıs 2015 Pazar

Batttal Ebrularım 11 ve ilk karanfil denemelerim


1 mayıs'ın cuma denk gelmesi hasebiyle geçtiğimiz hafta ki ebrularımı seher hocama göstermeden yayınlamak istememiştim. Ama ebru yapmaya tabiki de devam ettik. İki hafta içerisinde tam 52 adet ebru yapmışım.
Bereketin böylesini ise sanırım hiç rast gelmemişti.
Sanırım acılar insana daha fazla ilham veriyor olsa gerek.
Bütün bu ızdırapların üstüne ise
Seher hocam tam 52/9 battal ebrumu (%17 başarı) kamulaştırarak kariyerime bir rekor daha eklememe vesile oldu.

Ayrıca nisanın son haftasında yapmaya başladığım karanfil çalışmalarına da devam ettik. işe yarar bir ürün elde edemesem de çalışmaya devam ediyoruz. durmak yok, bu iş çalışmayla olacak.
(kamulaştırılan hepsi birbirinden güzel ebrularım:D)










Bu sıradan itibaren yapılan ebruları 90 gr 'lık beyaz kağıt üzerine alınmıştır.

bu altılı ve üstlü ebruda aynı renkler kullanılmış olup; yukarıdakinde sarı en altta,
aşağıdakinde ise turuncuyu altta kullandım. ren tonlamasındaki ayrıntılar siz fark edin artık.







Hatip vb çalışmalar...
bu ebrunun altındaki deseni fatma zehra yaptı, teknik açıdan kusurlu idi. ama üzerine çift kat aldıktan sonra benim bayağı hoşuma gitti.