Sayfalar

Sayfalar

27 Şubat 2011 Pazar

Necmettin Erbakan vefat etti.

57. hükümet Başbakanı Prof Dr necmettin erbakanın  bugün (27,02,2011)saat 11:30 civarında vefat ettiği haberi geldi. Allah gani gani rahmet eylesin.

24 Şubat 2011 Perşembe

Komutan eşleri fişleme yaptılar.



Komutan eşinden tuhaf fişleme: Duvarda hat yazılı tablo görüldü

Ağrı´da görev yaptığı sırada suçsuz yere ordudan atılan Mehmet Kanmaz (50), ziyaret bahanesiyle evlerine gelen komutan eşlerinin ´Duvarda asılı duran hat yazılı tablo, kızlarının isimleri ve eşinin kıyafet durumu´ gibi bilgileri not ettiğini belirtti. Hakkında hazırlanan bir raporda bu notların yer aldığını dile getiren Kanmaz, ordudan atılmasında bu raporun etkili olduğunu vurguladı.



Hiçbir gerekçe gösterilmeden yıllarca emek verdikleri Türk Silahlı Kuvvetleri´nden bir çırpıda atılan askerlerin kimi seyyar satıcılık yapmış, kimi yıllarca işsiz dolaşmış. İş için çaldıkları kapılar ise baskılar yüzünden bir bir yüzlerine kapanmış. En sevdikleri meslektaşları bile selamı kesip, onlara sırtlarını dönmüş. Ailelerini bile ´Peygamber Ocağı´ndan suçsuz yere atıldıklarına ikna etmekte zorlanmışlar. Haklarını aramak için yaptıkları tüm başvurular, yeterli kanuni dayanak olmadığı gerekçesiyle sonuçsuz kalmış. Şimdi ise 12 Eylül referandumu sonrası kaybettikleri haklarının tazminini ve itibarlarının iadesini istiyorlar.

KOMUTAN EŞLERİNİN ZİYARETİNİN ARDINDAN UYARILAR BAŞLADI

Mehmet Kanmaz (50), Ağrı´da görev yaparken Ağustos 1997´de ordudan ihraç edilmiş. Ziyaret bahanesiyle evlerine gelen komutan eşlerinin istihbarat topladığını sonradan öğrendiğini bildiren Kanmaz, evlerinde astıkları tablolardan, kızlarına verdikleri isimlerine ve eşinin elbisesine kadar her türlü bilginin not edildiğini belirtiyor.

Komutan eşlerinin ziyaretinin ardından ´eşin başını açmalı ve birlikte sosyal faaliyetlere katılmalısınız´ uyarılarıyla karşılaştıklarını anlatan Kanmaz, ayrıca ´Namaz kılmamalısın´ şeklinde ikaz edildiğini dile getiriyor.

Sürekli arayan dostlarının TSK´dan atıldıktan sonra arayıp sormaz olduğuna dikkat çeken Kanmaz, başvuru yaptığı iş yerlerinin baskılara maruz kalması sebebiyle iş bulmakta zorlandığını vurguluyor.

Sonunda bir medikal şirketine ortak olduğunu ifade eden Kanmaz, "Sivil toplum kuruluşları aracılığıyla yıllarca hakkımızı aradık. Bunları yaparken de müspet hareket ettik. Devlet, ordu bizim. Sağ olsun siyasi iktidar haklarımızı geri almamız için bazı çalışmalara imza atıyor." diye konuşuyor.

TİMAV konferans :Kuran İkliminde Değişim ve Gelişim

İHL´liler Kuran ve Sünnet İkliminde Değişimi yazdı

TİMAV´ın İHL´liler arası kompozisyon yarışması sonuçları belli oldu


Kuran-ı Kerimin nüzulunun 1400. yılı sebebiyetiyle Türkiye genelinde  Türkiye İmam-Hatipliler Vakfı´nın  (TİMAV) düzenlediği kompozisyon yarışmasının sonuçları belli oldu. "Kuran İkliminde Değişim ve Gelişim" konulu kompozisyon yarışması imam-hatipli öğrenciler arasında düzenlendi. 26 Şubat 2011 Cumartesi günü Timav Genel Kurulu´nun ardından yapılacak ödül töreniyle yarışmada dereceye girenlere ödülleri teslim edilecek. Ödül töreninden önce Prof. Dr. Mevlüt Güngör´ün bir konferansı da programda yer alacak.

Konferans saati: 19.30

Ödül Töreni Saati: 20.30

Ağladıkça elif çakır star gazetesi

Ağladıkça --- Elif Çakır



Siz hiç şimdiye kadar ekranlarda ağlayan bir komutan eşi görmüş müydünüz?
Geçen gece televizyon karşısında haberleri izlerken, Anıtkabir’e yürüyüp Atatürk’ün mozolesini ziyaret eden komutan eşlerini gördüm.
Kimi taşların üzerine kapanmış mozoleyi okşuyordu.
Ayaktakilerden bir kısmının gözlerinden boncuk boncuk yaşlar dökülüyordu.
Kamera birkaç saniye ağlayan komutan eşlerini gösterirken, bir anda kulağımda yankılandığını hissettiğim Ahmet Kaya’nın “Ağladıkça” şarkısıyla birlikte ben de duygulandım. (Çok dinlenirdi, dinlendirirdi herkesi bu şarkı.)
Birkaç saniye (ama o birkaç saniyede zihnime o kadar çok şey hücum etti ki, birkaç saat gibi yaşadım) ekrana baktım öylece.
Sonra biraz toparlandım, “galiba bu iyiye işaret” dedim kendi kendime.
İşte yanlış anlaşılmaktan korkma noktam da burası.
“Oh ne iyi oldu, varın biraz da siz ağlayın” gibisinden bir duygu değildi bu.
Çünkü Ahmet Kaya bu şarkıyı bunun için yapmamıştı.
“Ağladıkça, bozkırlar yeşerecek, göreceksin” diye hep bir ağızdan söylerken insanlar, kendi hallerini dile getirmekten başka bir şey yapmıyorlardı.
Yüzbinler ağladı bu ülkede yıllarca. Milyonlar hatta.
Ağlayanların sesi hiç bu komutan eşlerinin kulaklarına ulaştı mı acaba, en çok bunu merak ettim ekrandaki görüntüyü izlerken.
28 Şubat sürecinden bu yana, gözyaşı döken çok subay eşiyle karşılaştım; hikayelerini dinledim, acılarına, üzüntülerine şahit oldum.

16 Şubat 2011 Çarşamba

Başörtüsü eylemcileri tek çatıda birleşiyor. Adalet ve Özgürlükler Platformu

Başörtüsüne özgürlük’ parolasıyla her hafta meydanlara inen STK’lar, bundan sonraki çalışmalarını ‘Adalet ve Özgürlükler Platformu’ adı altında gerçekleştirme kararı aldı.

Başörtüsü yasağına karşı 6 yıldan beri farklı ortamlarda eylemlerini sürdüren sivil toplum örgütleri, Bursa’da yaptıkları toplantıda bundan sonraki çalışmalarını ‘Adalet ve Özgürlükler Platformu’ adı altında gerçekleştirme kararı aldı. Toplantının ardından yayınlanan sonuç bildirgesinde, özgürlük meselesinin bütün olarak ele alındığının altı çizildi.



 2005 yılında İzmit’te başlayan özgürlük eylemlerinin geleceğine yön vermek amacıyla 10. istişare toplantısını Bursa’da gerçekleştiren platformlar, iki gün süren çalışmada önemli kararlar aldı. 12 farklı şehirden katılan temsilciler, bundan sonra ‘Adalet ve Özgürlükler Platformu’ adı altında çalışma kararı aldı. Bursa Buluşması’nda görüşülen gündem maddeleriyle ilgili olarak Türkçe, Kürtçe ve İngilizce dillerinde ortak bir sonuç bildirgesi hazırlandı. Afyonkarahisar, Ankara, Antalya, Akyazı, Bursa, Kocaeli, Konya, Kütahya, Sakarya, Tokat ve Van’dan platform ve kuruluşların yer aldığı çatıda amaç ve ilkeler şöyle ifade edildi:

13 Şubat 2011 Pazar

Vay be! İslamcılar namaz kılmıyormuş!


Vay be! İslamcılar namaz kılmıyormuş!
Türkiye’de şu anda İslamcı dendiğinde, hayatını Kur’an ve sünnete göre dizayn etmeye çalışan kişiler anlaşılmıyor mu? Peki bu İslamcılar'ın diğer 

                                  

İslamcıları günah keçisi olarak seçmek bazı entel dindarlara niçin bu kadar cazip geliyor acaba? Orda burda duyuyoruz, okuyoruz: Efendim İslamcılar şöyle samimiyetsiz, böyle ikiyüzlü, şöyle kafasız, kafasız değilseler bile o kafaları ne kadar da karışık falan filan. Güya İslam’ı yanlış biliyorlar, bu toprakların ruhuna yabancılar, kolaycılar, batı kompleksini yenip aşamadılar, zenginliğe ve konfora düşkünler, namazlarını bile kılmıyorlar… konuşup duruyorlar sadece. Herşeyi kendi rahatları için kendilerine yontup duruyorlar.
Dikte eden diktacı mıdır?
Atasoy Müftüoğlu
Atasoy Müftüoğlu
Olumsuzluklar listesi böyle uzayıp gidiyor. Bir kere bile bize bu İslamcılar’ın kimler olduğunu söylemiyorlar. Arasıra bir iki isim sayıp İslamcılar’ı topyekün eleştirmeye, yermeye, onlara saldırmaya devam ediyorlar. Sanki İslamcı denilen bu kişilerin hepsi tıpatıp birbirinin aynıymış gibi düşünmemizi istiyorlar. Hadi aynı değilseler bile birbirlerine çok benzeyen olumsuz bir güruh olduklarını kabullenmemizi dikte ediyorlar bize.
Üstelik bunu yapanlar kimler derseniz, onlar da başka birileri tarafından İslamcı olarak yaftalanmaktan kutulamayan tipler, kendi içimizdekiler yapıyor bunu. Biraz da Boğaziçili liberal entelektüeller ve gazete yazılarını bunları okuyarak yazanlar bu suçlamalarla geliyorlar.

6 Şubat 2011 Pazar

Washington DC Nur Talebeleri, Amerika'da Risale-i Nur Hizmetleri

Amerika'da Risale-i Nur'u bulan milletler
Amerika'nın Washington şehrinde yaşayan Nur Talebelerinin hizmet mektubu

Dünyanın her tarafından bulunan Nur Talebeleri, içinde bulundukları Kur'an ve iman hizmetlerini zaman zaman mektuplarıyla paylaşıyor. Bunlardan biri de Amerika'nın Washington şehrinde yaşayan Nur Talebelerinin hizmet mektubu. Çok ilginç haberlerin yer aldığı mektubu yayınlıyoruz.

Esselamun Aleykum ve Rahmetullahu ve Berakatuhu,
Washington DC'den kiymettar siz abilerimize binler selam ederiz...
Elhamdulillah her gecen gun dunya Islamiyetin lehine donuyor  ve Kuran-I Hakim envarini etraf-I aleme nesrediyor. Bunun bir numunesi olarakta,  Washington DC dersanemizde de, elhamdulillah, Risale-I Nur hakikatlarini  nesrediyor, muhtac gonulleri etrafinda biraraya getiriyor..
Dersanemizden ve buradaki Kur 'an hizmetlerimizden tahdis-I nimet ve sukur suretinde ve siz kiymettar abilerimizin dualarini istirham niyetiyle bir parca bahsetmek isteriz...
Dersanemiz yaklasik bir sene once acildi. Dersanemizde 5 kisi kaliyoruz;
 kismen master ogrencileri kismen dil okulu ogrencileri olmak uzere. 
Dersanemizde her Pazar aksamlari Ingilizce Risale-I Nur dersleri olmakta, 
bu vesileyle Nurlar bu bolgede nesrolunmaktadir. 
Her gece yatsi namazinin akabinde ise, biz dersane talebeleri olarak kendi aramizda 
mutalaali dersler  yapmaktayiz. Rabbim bu dersaneyi ve bu dersanedeki hizmetleri
 munkesifane daim ve kaim eylesin. Amin.
2010 Mart ayinda iki sinif arkadasimizla baslattigimiz Risale-I Nur derslerimiz her hafta
 mutemadiyen devam ediyor ve elhamdulillah simdi katilanlarin sayisi yirmiyi asmis bulunuyor.
 Bu derslerimiz vesilesiyle yasadigimiz bir kac guzel hadiseyi paylasmak isteriz;

Washington DC Nur Talebeleri varmıdır, Amerika'da Risale-i Nur Hizmetleri nasıl işliyor

Risale haberde bugün (06.02.2011) amerika Washington DC  yaşayan bir grup risalei nur talebesinin yolladıkları mektuba yer verdi bizide sizinle paylaşıyoruz.

Dünyanın her tarafından bulunan Nur Talebeleri, içinde bulundukları Kur'an ve iman hizmetlerini zaman zaman mektuplarıyla paylaşıyor. Bunlardan biri de Amerika'nın Washington şehrinde yaşayan Nur Talebelerinin hizmet mektubu. Çok ilginç haberlerin yer aldığı mektubu yayınlıyoruz.

rus yahudi fıkrası

Hıncal uluç un 06.02.2011 tarihli köşe yazısında paylaştığı bir fıkra çok hoşuma gitti paylaşmak istedim:d


Fıkra
 Rus Yahudisi Tevye, İsrail'e göç izni alır.
Gümrükte Ruslar bagajını kontrol ederken elbiseleri arasında Lenin'in büstünü bulurlar, sorarlar :
- Bu ne ?
Tevye:
- Bu ne değil, bu kim diye sormanız gerekirdi.. Bu Lenin.. Rus halkını kurtaran adam.. Ben de onun anısını yanıma aldım.
-Tamam, der Ruslar. Tevye geçer.. Tel Aviv havaalanında İsrail gümrük memuru büstü görür ve sorar :
- Bu ne?
Tevye:
- Bu ne değil, bu kim diye sormanız gerekirdi.. Bu Lenin. Bu cani yüzünden baba ocağımı terk etmek zorunda kaldım! Bu heykelini yanıma aldım ki, her gün hatırlayıp lanet okuyayım!
-Tamam, der İsrailliler. Tevye geçer.. Tel Aviv'e yerleşir. Ev tutar, orda yaşayan akrabalarını davet eder..
Kuzenlerden biri, büfenin üstünde duran büstü gösterir ve sorar:
- Bu kim ?
Tevye:
- Bu kim değil, bu ne diye sorman gerekirdi.. Tam on kilo, yirmi dört ayar altın, vergisiz, gümrüksüz..