Sayfalar

Sayfalar

15 Haziran 2012 Cuma

İsmet Özel Sen ve Ben


ismet özel çok okumam öyle en fazla 3 kitabını okumuşumdur. sever miyim derseniz daha çok sayarım büyüğümüzdür çok şey katmıştır bizlere o olmasa bir tarafa ciddi şekilde eksik olurdu yada yavan olurdu ismet abisiz bir çevre o yüzden paylaşmak istedim.


You and I are human beings, most people are snobs”
William Shakespeare
Ben sen de benim kadar 
çıkmaza girmeyesin diye girdim 
çıkmaza.
Şimdi senin felaketini istemedikçe
kendimi felâketten kurtaramayacağımı görüyorum.
Anladım ki benim felâketimi tatmamış olan benim
hangi felâkete uğradığımı bilemez. Benim 
kurtuluşum ancak benim gibi, benim kadar
kurtuluşu özleyenin bana el vermesiyle mümkün.

Senin felâkete uğramanı istemem. Çünkü seni 
öldürürsem (seni kendi duygu ve düşüncelerim
içinde eritip, kendime benzetirsem) bana yardım
edemezsin. Sen ölmezsen (benim alter ego’m 
olmazsan), benim ölümümün sona ermesi 
gerektiğini anlayamaz, bana yardım için bir şey
yapamazsın.
Seni öldürürsem kendi kurtuluş yolumdaki ışığı
söndürmüş olurum.
Seni öldürmezsem kendi kurtuluşuma
açılan yolu tamamen tıkamış olurum.

İsmet Özel / Tahrir Vazifeleri

lam elif şiiri



lâm ve elif 
yan yana

elif sen olmalısın 

ince, nârin, selvi boylu 
ben de lâm 
dizlerim kırılmış 
gönlümde merâm 
lâline râm olmuş 
âciz, bîkelâm 

uzatsam elimi 

bir’leşsek 
hakîkî'yi mecazî'ye nakşetsek 
çözülüyorum zamanla 
sonluluk girdâbında 
anla 

lâm ve elif 

lâmelif 




Mehmet Akif Marabaoğlu 

aysel git başımdan

attila ilhan şiiri. 

aysel git başımdan ben sana göre değilim 
ölümüm birden olacak seziyorum. 
hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim 
aysel git başımdan istemiyorum. 

benim yağmurumda gezinemezsin üşürsün 
dağıtır gecelerim sarışınlığını 
uykularımı uyusan nasıl korkarsın,
hiçbir dakikamı yaşayamazsın.
aysel git başımdan ben sana göre değilim.
 
benim için kirletme aydınlığını, 
hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim 

islığımı denesen hemen düşürürsün, 
gözlerim hızlandırır tenhalığını 
yanlış şehirlere götürür trenlerim. 
ya ölmek ustalığını kazanırsın, 
ya korku biriktirmek yetisini. 
acılarım iyice bol gelir sana, 
sevincim bir türlü tutmaz sevincini. 
aysel git başımdan ben sana göre değilim. 
ümitsizliğimi olsun anlasana 
hem kötüyüm, karanlığım biraz, çirkinim. 

sevindiğim anda sen üzülürsün. 
sonbahar uğultusu duymamışsın ki 
içinden bir gemi kalkıp gitmemiş, 
uzak yalnızlık limanlarına. 
aykırı bir yolcuyum dünya geniş, 
büyük bir kulak çınlıyor içimdeki. 
çetrefil yolculuğum kesinleşmiş. 
sakın başka bir şey getirme aklına. 
aysel git başımdan ben sana göre değilim, 
ölümüm birden olacak seziyorum, 
hem kötüyüm, karanlığım biraz, çirkinim. 
aysel git başımdan seni seviyorum... 

Emmaus , Alessandro Baricco


alessandro baricco nun kalem aldığı katolik italyasında geçen 4 gencin sıradn başlayıp koyboluşa uzanan hikayelerinin anlatıldığı bir eserdir. çok kısadır 130 sayfa( 128) yoktur ama size 300 sayfalık bir kitabın yoğunluğunu aşılayabilmektedir.
4 tane muhafazakr ve dindar ailenin çocuğu olan gencin nasıl kaybolduklarını ve içlerinde yaşadıkları tufanları aktarmaktadır.aslında bir italyanın portresidir , ( emmaus).
ismini ise yazar hz isa ya atfedilen çok yalın bir öyküden almıştır.

hikaye ye göre bir gün 2 adam kudus yakınlarında hristiyanlara göre hz isa öldürüldükten 2 gün sonra, bir adam görürler... devamında anlatılan bir yalın öykü vardır.(u: ilk okuduğumda bana çok saçma gelmişti) ve isanın öldüğünden habersizidir. o iki adam ona kudüsün bu kadar yakınında yaşayıp da isanın öldürülüşünden haberi olmayan tek işi senmisin diye sitem ederler. bunu üzerine isa gitmek ister. fakat o iki adam onu bırakmazlar derler ki yemeğimizi paylaşalım... yemekte o iki adam karşıdaki yabancının mütavaziliği ve hissiyatından onun isa olduğunu anlarlar , isa da o zaman anlar ki kendisinin öldüğünü.

ilginç bir hikayeydi...


kitabın arka kapağında ise şunlar yazmaktadır.

emmaus zaman mekan ve cinsiyet gözetmeksizin insanın mutluluk arayışına dair meselesi olacak herkesi cezbedecek bir metin. karşılarına çıkan sonsuzlukta yollarını bulmaya çalışan gençlere dair bir cesaret öyküsü.

kitap bize göre bir hayli fazla batılı tasvir dediğimiz nesne  içermekte fakat yazar bütün bunlara bağlı kalmamış , kitabını salt bir temadan yola çıkararak pazarlamamış italya ya göre doğal karşılanan her şeyi sürmüş o yüzden bize göre çok farklı bir yaşam tarzı...

mutlu ve her şeyleri olan 4 genç luca, boby santo ve isimsiz anlatıcı ve romanda her şeyin kopuşunu temsil eden yıkımın eşiğinin sebebi olan kız andre yada andrea.... süregelen olayları bozacak kapasitede bir kız andre tüm bu 4 arkadaşı yoldan çıkaracak kadar dişil ve de hiç bir kızla ilgilenmeyecek kadar erkeksi bir havası var...

isimsiz kullanıcı dışındaki diğer 3 arkadaşın hayat hikayelrin çok acı sonlanmasına rağmen isimsiz kullanıcının eski günlerde olduğu gibi kiliseye dönmesi ve yaşanan ların o çevrede çok iyi bilinmesine rağmen tekrar sahneye çıkıp papaz tarafından isminin yeniden aramızda sözüyle tekrar duyrulması ve yaşadığı çelişkiler azabı kitap ta okunması gereken bir temaaşa olarak sunulmakta.

isimsiz anlatıcının o anki hissettikleri ve yaşadıklarını kusursuza yakın bir biçimde anlatan yazar bu işin üstesinden gelmiş.

kısacık bir öykü ama avrupa ve modern hayatın gerçeklerine cevap  vermeyen kilisenin ve
dindar katoliklerin ailelerinde yaşanan sallatıların oluşturduğu koparmalar... ve sonuç...