Sayfalar

Sayfalar

28 Aralık 2010 Salı

Kaçmak isterken vuruldu ismet özel

ismet özel in fikirlerini kendime yakın hissetmem ama şiirlerindeki ironi ve ahkam katıksız derecede hoşuma gitmektedir.. 

Kaçmak isterken vuruldu

gök gürledi 
canı sarsılmadı şimşek çakışından 
ve yağışlar dilinden döküleni epritemedi 
sert esen poyrazın dayattığı siliklik 
ağustos sıcağı gerekçesiyle pelteleşme 
dilsizlik sağırlık çolaklık körlük 
mızrak değdiremediler güzelim gövdesine 
değiştirilsin aniden coğrafya dersinde konu 
kaçmak isterken vuruldu. 

burukluk enginine düşsek kalfadır aradığımız 
yücelik katlarına çıksak gözleri yakan yazıt 
kıt 
vurulduğunu bilmesek 
daha da kıt kalırdı hakkında malumatımız 
oydu dalgınlık arastamızdan belli belirsiz 
belli belirsiz belki utangaç geçiveren karaltı 
göz göze geldiğimizde bize düşen yutkunuş 
paydoslar çalkantısından yara almamış çehre 
türkçe konuşmasıyla hayranlık uyandıran 
duruşu çocuklara örnek olur diye korktuğumuz 
kanamayı durdurmak için gerek duyduklarımızın ilki 
neye acıktığımızı tek fark eden oydu 
kaçmak isterken vuruldu. 

tarihten kopmuş yaprakları sığaya çeken hançer 
denk getirilmiş bütün şeylerin kırbası 
kırbacı kötülükten zevk çıkaranların 
neyi ihmal ettiysek utanmamıza sebep 
bize bundan böyle onu hep 
yakınımızda peyda olan hışırtı 
yakınlık yakınmalarımızda kopan tel 
bize bundan böyle hep onu hatırlatacak 
çalılar aşk acısı çingeneler 
ondan aldıkları komutla 
tecavüz tadı yaydılar ortalığa 
vitrinlere mitralyöz 
kaldıysa inek fışkısı neonlu lambalara 
işini tek koluyla görürdü 
tek koluyla eziyet ederdi sakız çiğneyen erkeklere 
çiğ renkleri tek koluyla canından bıktırtırdı 
boştaydı, bizi kollamak üzere boştaydı öbür kolu 
kaçmak isterken vuruldu. 

cesedinin savcılıkça görüldüğünü söylediler bize 
rafta matlup kataloglu kayda geçen cansız bedeni 
cansız ama kim hele bir 
canlanma furyası açılsın onsuz edecek 
her an itirafı gereken şeymiş gibi kalacak akıllarda 
yüz yıkar saç tarar diş fırçalarken 
giyinirken buluşur karşılaşır vedalaşırken 
neden uğramaz oldu bize artık sorusu 
kefeyi ağdıracak ciğeri gerdirecek 
düştüğü yerin tozuna bulanmış karnındaki kıllar 
dizlerine kadar ıslak kollarında tırnak izleri var 
bu bir elmas kol düğmesi tekidir ki yelek 
astarına teyellenmiş bulundu 
kaçmak isterken vuruldu. 

kapandı mahremiyetine kapanıp yere düştü 
kan yok işte kan çekilmiş meleksi çehresinden 
kül gibi benzi gövdesinin görebildiğimiz yerleri külrengi 
kaçı aklındaydı acaba annesinin tembihlediklerinin 
en küçük kardeşine en son neyi vaat etti 
fütursuz ömürler kısadır bilmez miydi 
bilmez miydi herkesten iyi bunu 
kaçmak isterken vuruldu. 

ey pazarlıkçı dul kadınların dillerindeki yapışkan! 
ey kusurları tadat edip vakit öldüren tembel amcazadeler! 
ey gişelerin önünde sabırsızca bekleşenlerin bahanesi! 
ey gövdelerin pişmanlığı! 
ey en çürük meyvesi dünya dillerinin! 
bayramın hamursuzu! 
iftar vaktinin kuşkusu! 
haçın dumuru! 
kaçmak isterken vuruldu. 

yetti yokuşların yarılandığı saatte hatırdan çıkarıldığı 
endamını ilginç bulmak yetti kilosunda esrar bulmak 
yazın kumsalda el yapımı kunduralarını görmek 
kışın ayağında sandalet omuzsunda harmani 
yetti alelusul yetti ayaküstü yetti baştan savma 
yetti saydamlığın inkarı 
her kıpırdayan şeye ateş etmek emri alan nemrutun 
silahından fırlayan kurşun değil 
beklentisindeki asit öldürdü onu 
kaçmak isterken vuruldu. 

bakakaldık bakakaldık bakakaldık bak gücümüz 
sessiz kalmakla ıssız kalmak arasına sarkıtıldığımız kadarmış 
yıldızların zillerini çaldıramıyoruz karanlık bastırınca 
acı gün yasa kesiyor vurduramıyoruz güneşe gongunu 
bir sevişme fasılasından santur imal edemiyoruz 
dolunay imbiğinden damıtamıyoruz bir çalpara 
bizi sarmış bizi sarmış bizi sarmış baştanbaşa mucizesizlik 
ferman okuyan kölenin yan tarafında mahcubiyetinden 
kıvrılmış son sayfanın ütüsünde hiçbir keramet yoktu 
kaçmak isterken vuruldu. 


ismet özel.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder