Sayfalar

Sayfalar

14 Ekim 2011 Cuma

17 üniversite hala başartüsünüe direniyor; başörtüsü yasağı uygulayan üniversiteler.

Başörtüsü serbestisine karşı duran 30 - 35 hocanın üniversitleri belli oldu...

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan'ın üniversitelere getirilen başörtüsü serbestisine karşı duran 30 - 35 hoca olduğunu belirterek yaptığı, "Onları yakından talep ediyoruz, yakında bu mesele de hallolmuş olacak" sözlerinin ayrıntıları ortaya çıktı. Başörtülü öğrencilerin derse girişinde sıkıntı yaşanan üniversite sayısının 17 olduğu öğrenildi.
YÖK'ten alınan bilgilere göre, üniversitelerden gelen bilgiler ve öğrencilerin şikayetinin ardından değişik üniversitelerde 30 -35 öğretim görevlisinin adı ortaya çıktı.
İŞTE BAŞÖRTÜSÜ SIKINTISINI DEVAM ETTİĞİ 17 ÜNİVERSİTE
  1. Ege
  2. Dokuz Eylül
  3. Akdeniz
  4. Karadeniz Teknik
  5. Ankara
  6. ODTÜ
  7. Gazi
  8. Kastamonu
  9. Trakya
  10. Yüzüncü Yıl
  11. Hacettepe
  12. Selçuk
  13. Fırat
  14. Çukurova
  15. Ondokuz Mayıs
  16. Dumlupınar
  17. Beykoz Lojistik Meslek Yüksek Okulu 

italyada unutulmuş türk varlığı "moena türkleri, moena türklerinin hikayesi"

orsamın yayınlamış olduğu italyada unutulmuş türk varlığı "moena türkleri, isimli çalışmayı sizlere sunuyoruz:

dikkat bu araştırma orsam (ortadoğu stratejik araştırmalar merkezi tarafından yapılmıştır) bilgi amaçlı olarak siz okuyucularımızın dikkatine sunulmuştur. bu konuyla ilgili detaylı bilgi yazı içerisinde en lat kısımda yer almaktadır.
orsam a bu güzel aaştırmasından ötürü bir kez daha teşekkür ediyoruz.

 araştırmayı orjinalinden okumak için tıklayınız  diğer

İTALYA’DA UNUTULMUŞ TÜRK VARLIĞI:
MOENA TÜRKLERİ
LA PRESENZA TURCA DIMENTICATA IN ITALIA:
I TURCHI DI MOENA
THE FORGOTTEN TURKS IN ITALY:
MOENA TURKS
 Ankara - TÜRKİYE          ORSAM © 2011
Bu raporun içeriğinin telif hakları ORSAM’a ait olup, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu uyarınca kaynak gösterilerek kısmen yapılacak
makul alıntılar ve yararlanma dışında, hiçbir şekilde önceden izin alınmaksızın kullanılamaz, yeniden yayımlanamaz. Bu raporda yer alan
değerlendirmeler yazarına aittir; ORSAM’ın kurumsal görüşünü yansıtmamaktadır.
ORSAM Rapor No: 76
ORSAM Avrasya Stratejileri Rapor No: 14
Ekim 2011ORTADOĞU STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ
Tarihçe
Türkiye’de eksikliği hissedilmeye başlayan Ortadoğu araştırmaları konusunda kamuoyunun
ve dış politika çevrelerinin ihtiyaçlarına yanıt verebilmek amacıyla, 1 Ocak 2009 tarihinde Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi (ORSAM) kurulmuştur. Kısa sürede yapılanan kurum,
çalışmalarını Ortadoğu özelinde yoğunlaştırmıştır.

STRATEJİK BİLGİ YÖNETİMİ, ÖZGÜR DÜŞÜNCE ÜRETİMİ
ORSAM ORTADOĞU STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ
www.orsam.org.trİçindekiler
Takdim...................................................................................................................................................4
Özet........................................................................................................................................................5
1. Moena Kasabası ..............................................................................................................................6
2. “Rione Turchia” (Türk Bölgesi).....................................................................................................6TAKDİM
ORSAM olarak daha önce Ortadoğu coğrafyasında Irak, Suriye, Lübnan gibi ülkelerdeki Türk topluluklarına ilişkin çalışmalar hazırlamıştık. Bu sefer farklı bir coğrafyada ve
Türkiye’de muhtemelen çok az sayıda kişinin varlığından haberdar olduğu İtalya’daki
“Moena Türkleri” üzerine bir çalışmayı ilginize sunuyoruz.
Vox Populi (Halkın Sesi) isimli İtalyan düşünce ve araştırma kuruluşunun İtalya’da
düzenlediği “Akdeniz: Sıvı Kıta” adlı çalıştaya katılımım sırasında kurumun Başkanı
Dr. Ermanno Visintainer ile tanışma imkanı buldum. Dr. Ermanno Visintainer, dünyaca
tanınmış bir Türkolog. Ama, sadece akademik olarak değil, gönülden bir Türkolog. Eşi
Gerelma Borcigin Moğol kökenli. Cengiz Han ile aynı soydan gelen eşiyle İstanbul’da
tanışmış. Minik oğlu Timuçin, hem İtalyanca hem de Moğolca biliyor.
Aynı zamanda bir Türk dostu olan Visintainer “Moena Türkleri” ile tanışmasını şöyle
anlatıyor: “Moena; İtalya’nın kuzeyinde bulunan Trento iline bağlı küçük bir kasabadır. Moena’da yaşayan Türk kökenli insanların varlığını ilk keşfim, 1970’li yılların
sonlarında tesadüfen olmuştu. Avisio ve San Pellegrino dereleri boyunca devam eden
keçiyolunun sonunda Moena karşıma çıktı. Moena’nın turizm bürosuna İtalyan bayra-
ğından farklı bir bayrak asılmıştı. Bu bayrakta, kırmızı zemin üzerinde beyaz bir hilâl
vardı. İtalya’da hilâl görmek olağanüstü bir durumdu. 1990’lı yılların ortasında, Türkoloji öğrencisi olarak araştırmalar yaptığım yıllarda Moena’ya bir Türk araştırmacısına
refakat etmek için gitmiştim. Moena’da Türk asıllı insanların bulunduğu bana söyledi-
ğinde, yıllar önce Moena’da gördüğüm ‘hilâl’i hatırladım. Moena’da Türk bayrağının ne
işi vardı? Bu bayrağın Moena’da bulunmasının nedeni, kasabanın tarihi kökenlerinin
olağanüstü özel bir bağlantıya sahip olmasıydı. “Rione Turchia” (Türk Bölgesi) isimli
yerin mevcudiyetine bağlıydı.”
Ermanno Visintainer, ilk tanışmanın ardından Moena Türkleri üzerine araştırmaları-
nı derinleştirmiş. Türk dostu Visintainer’in hazırladığı bu çalışma Moena Türklerinin
tanımak, kökenlerini öğrenmek için bir ilk adım niteliğinde. Daha derin çalışmalara
öncülük etmesi dileği ile “İtalya’da Unutulmuş Türk Varlığı: Moena Türkleri” başlıklı bu
ilginç çalışmayı ilginize sunuyoruz.
Saygılarımızla.
Doç. Dr. Hasan Ali Karasar
ORSAM Avrasya Stratejileri
Koordinatörü
Ermanno Visintainer
Vox Populi Direktörü
Hasan Kanbolat

ORSAM BaşkanıORSAM avrasya STRATEJİLERİ
Rapor No: 14, Ekim 2011
5
Özet
- İtalya’da bulunan “Rione Turchia” (Türk Bölgesi), II. Viyana Kuşatması sırasında Viyana’nın
200 km. güneyinde bulunan Moena’ya kadar kaçan bir Türk yeniçeri askeriyle bağlantılıdır.
Soyundan gelenler onun hatırasını yaşattılar ve orası tek bir Türk’ün orada yaşaması ve yaşatılmasından sonra “Rione Turchia” (Türk Bölgesi) adını aldı.
- Türkler’in dili ve gelenekleri o kadar baskın ve çekici bir çekim kuvvetine sahiptir ki, tek bir fert
bile bir toplumu etkileyebilmektedir.
- Moena’da Türk bayrağının bulunmasının nedeni, kasabanın tarihi kökenlerinin olağanüstü
özel bir bağlantıya, “Rione Turchia” (Türk Bölgesi) isimli yerin mevcudiyetine bağlıdır.
- Moena’da Türk geleneği derin bir derecede hissedilmektedir. Moena halkı her yıl Temmuz
ayında Türk kökenlerinin efsanevi kaynağını hatırlamak amacıyla sultan, harem kadınları,
yeniçerileriyle sesli ve renkli bir şekilde karnaval düzenlemektedir. Karnavalda Moena kadınları, başörtülü, şalvarlı ve uçları yukarıya doğru kıvrık olan pabuçları giymiş Türk kadınlarına
bürünürken, erkekler ise kılıçlı sultan, vezir ve gazilerin biçimine bürünmektedir. Ayrıca, her
yıl Temmuz ayında Moena evlerinin pencerelerinden Türk bayrağı sarkıtılır. Böylece, “Rione
Turchia” (Türk Bölgesi)’nin adı yaşatılmaya çalışılmaktadır.

hızlı trende içki sevisine hayır. yht lerden içki servisi kaldırılsın.


Hızlı trende içki servisine tepki14.10.2011
Hizmete giren hızlı trenlerde yapılan içki servisi vatandaşlar tarafından tepkiyle karşılanıyor. Vatandaşlar, hızlı treni TCDD’nin güzel bir hizmeti olarak takdirle karşıladıklarını, ancak yemek vagonlarında içki servisi olmasının aileleri rahatsız ettiğini söylüyor ve “Bu durum bizi üzüyor” diyorlar
 
Hızlı trenlerde içki servisine tepki
Vatandaşlar, hızlı trenlerde içki servisi yapılmasından şikâyetçi. Adem Akyol isimli vatandaş, hızlı trenlerin uzun sefer yolculuklarında yemekli vagonlarda içki servisi yapıldığını belirtti. Bu yemekli vagonlarda aileleriyle rahat yiyemediklerini ifade eden Akyol, bu sebeble şehirler arası yolculuklarda aç kaldıklarını söyledi. Trenle seyahat etmeyi sevdiklerini ancak bu durumdan rahatsız olduklarını kaydeden Akyol, şunları söyledi; “Devlet kapalı alanlarda sigara içmeyi yasaklamışsa, bir ulaşım aracı olan bu trenlerde de içki servisini kaldırmasını ve bizim mağduriyetimizi gidermesini istiyoruz.”


gimdes helal gıda furarı; 4. gıda fuarı istanbulda açıldı



GİMDES 4. Uluslararası Helal ve Sağlıklı Ürünler Fuarı İstanbul CNR fuar kompleksi 13.10 2011 tarihinde açılmıştır ziyaretçilere 16 10.2011 tarihine kadar hizmet verecektir ilgilenenlerin ve istanbulda olanların kaçırmaması temennisiyle.

Risale-i Nur Enstitüsü “Sosyal Bilimler Semineri” yeni öğrenci alımı.


Risale-i Nur Enstitüsü “Sosyal Bilimler Semineri”14.10.2011
RİSALE-İ NUR Enstitüsü tarafından ücretsiz olarak bu yıl dördüncüsü gerçekleşecek olan Sosyal Bilimler Semineri için başvurular başladı. Başvuru yapabilmek için üniversitelerin 3. ve 4. sınıf öğrencisi veya 4 yıllık lisans mezunu olma şartı aranıyor.
Risale-i Nur Enstitüsü tarafından düzenlenen ve bu yıl dördüncüsü gerçekleşecek olan Sosyal Bilimler Semineri için başvurular başladı. 21 Ekim’e kadar başvuruların alınacağı seminerin başlangıç tarihi ise 29 Ekim 2011. Eğitim günleri ise çalışanları da düşünerek Cumartesi ve Pazar olarak belirlenmiş. Risale-i Nur Enstitüsü’nden yapılan açıklamaya göre seminere kabul edilecek olan kişiler, bir eğitim-öğretim yılı içerisindeki iki yarıyıl teorik eğitimi başarıyla tamamlamaları akabinde yapacakları tez çalışması sonrasında mezun olup sertifika kazanmaya hak kazanabilecekler. Konuyla ilgili ayrıntılı bir açıklama yapan Risale-i Nur Enstitüsü Genel Sekreteri Şener Boztaş, bu seminer faaliyeti ile akademiye geçiş süreçlerini hızlandırmayı amaçladıklarını ifade ederek; “Bu yıl, hiçbir ücret talep etmeden, dördüncüsünü düzenleyecek olduğumuz Sosyal Bilimler Semineri’ne katılmaya hak kazanan öğrenciler, ülkemizin önde gelen akademisyenlerinden ders alma fırsatı bulacaklar. İki yarıyıl süresince teoriden oluşacak derslerini başarıyla tamamlayan öğrenciler, son sene tez çalışması yaparak bu eğitimi sonlandıracaklar. Bu eğitimi açmamızın en büyük sebebi, zaten ülkemizde üniversite okuyan, araştırmayı seven insanları akademiye yönlendirmektir. Bu amaçla sosyal bilimler alanında çalışmayı amaçlayan ve Risâle-i Nur Külliyatı’nı referans alan tüm arkadaşları bu seminere katılmaya davet ediyorum.” dedi.
Başvuru sırasında özgeçmiş, öğrenci belgesi/diploma ve başvuru formu isteniyor. Daha sonra mülâkata alınacak olan aday, mülâkatta da başarılı olduğu takdirde kaydını yaptırıp 29 Ekim 2011’de derslere başlayabilecek. % 80 devam zorunluluğunun bulunduğu seminer hakkında daha fazla bilgi için “www.rne.com.tr” adresini ziyaret edebilirsiniz.
Seminerin ilk yılında verilecek olan dersler:
1. YARIYIL
lİslâm Düşünce Tarihi
lSosyoloji
lKelâm
lYakınçağ Tarihi
lOsmanlıca
2. YARIYIL
*Siyaset Bilimi
*Tefsir
*Dinler Tarihi
*İktisat
*Araştırma ve Yazma Teknikleri

Günün risalei nur dersi: Kadının yaratılışı tesettürü gerektiriyor


Kadının yaratılışı tesettürü gerektiriyor14.10.2011
Kur’ân’ın tesettür emri fıtrî olmakla beraber, o maden-i şefkat ve kıymettar birer refika-i ebediye
olabilen kadınları, tesettür ile sukuttan, zilletten ve mânevî esaretten ve sefaletten kurtarıyor.
 
Birinci Hikmet
Tesettür, kadınlar için fıtrîdir ve fıtratları iktizâ ediyor. Çünkü kadınlar hilkaten zayıf ve nazik olduklarından, kendilerini ve hayatından ziyade sevdiği yavrularını himaye edecek bir erkeğin himaye ve yardımına muhtaç bulunduğundan, kendini sevdirmek ve nefret ettirmemek ve istiskale mâruz kalmamak için fıtrî bir meyli var.
Hem kadınların on adetten altı yedisi, ya ihtiyardır, ya çirkindir ki, ihtiyarlığını ve çirkinliğini herkese göstermek istemezler. Ya kıskançtır, kendinden daha güzellere nisbeten çirkin düşmemek veya tecavüzden ve ittihamdan korkar; taarruza mâruz kalmamak ve kocası nazarında hıyanetle müttehem olmamak için, fıtraten tesettür isterler. Hattâ dikkat edilse, en ziyade kendini saklayan, ihtiyarlardır. Ve on adetten ancak iki üç tanesi bulunabilir ki, hem genç olsun, hem güzel olsun, hem kendini göstermekten sıkılmasın.
Malûmdur ki, insan sevmediği ve istiskal ettiği adamların nazarından sıkılır, müteessir olur. Elbette açık saçıklık kıyafetine giren güzel bir kadın, bakmasına hoşlandığı nâmahrem erkeklerden onda iki üçü varsa, yedi sekizinden istiskal eder. Hem tefahhuş ve tefessüh etmeyen bir güzel kadın, nazik ve serîü’t-teessür olduğundan, maddeten tesiri tecrübe edilen, belki semlendiren pis nazarlardan elbette sıkılır. Hattâ işitiyoruz, açık saçıklık yeri olan Avrupa’da çok kadınlar, bu dikkat-i nazardan sıkılarak, “Bu alçaklar bizi göz hapsine alıp sıkıyorlar” diye polislere şekvâ ediyorlar. Demek, medeniyetin ref-i tesettürü hilâf-ı fıtrattır. Kur’ân’ın tesettür emri fıtrî olmakla beraber, o maden-i şefkat ve kıymettar birer refika-i ebediye olabilen kadınları, tesettür ile sukuttan, zilletten ve mânevî esaretten ve sefaletten kurtarıyor.
Hem kadınlarda ecnebî erkeklere karşı, fıtraten korkaklık, tahavvüf var. Tahavvüf ise, fıtraten, tesettürü iktiza ediyor. Çünkü, sekiz dokuz dakika bir zevki cidden acılaştıracak sekiz dokuz ay ağır bir veled yükünü zahmetle çekmekle beraber, hâmisiz bir veledin terbiyesiyle, sekiz dokuz sene, o sekiz dokuz dakika gayr-ı meşrû zevkin belâsını çekmek ihtimali var. Ve kesretle vâki olduğundan, cidden şiddetle nâmahremlerden fıtratı korkar ve cibilliyeti sakınmak ister. Ve tesettürle, nâmahremin iştahını açmamak ve tecavüzüne meydan vermemek, zayıf hilkati emreder ve kuvvetli ihtar eder. Ve bir siperi ve kalesi, çarşafı olduğunu gösteriyor.
Mesmûâtıma göre, merkez ve payitaht-ı hükümette, çarşı içinde, gündüzde, ahalinin gözleri önünde, gayet âdi bir kundura boyacısı, dünyaca rütbeten büyük bir adamın açık bacaklı karısına bilfiil sarkıntılık etmesi, tesettür aleyhinde olanların hayâsız yüzlerine bir şamar vuruyor!
Lem’alar, 24. Lem’a
 
 
LÜGATÇE
 
cibilliyet: Yaratılıştan olan, huy, tabiat, karakter.
fıtrat: Yaratılış.
fıtrî: Yaratılıştan, yaratılışla ilgili, yaratılışa ait.
hamî: Himaye eden, koruyan, sahip çıkan.
hilâf-ı fıtrat: Yaradılış maksadına zıt.
hilkat: Yaratılış.
hilkaten: Yaratılış yönüyle.
istiskal: Sakîl görme, ağır bulup hoşlanmadığını belirtme.
kesretle: Çoklukla.
mâden-i şefkat: Şefkat madeni, kaynağı.
mesmuât: Duyulanlar, işitilenler.
müttehem: Suçlanan.
payitaht-ı hükümet: Hükümetin, devletin merkezi; başşehri.
ref-i tesettür: Tesettürün kaldırılması.
refika-i ebediye: Ebedî hayat arkadaşı.
semlendirmek: Zehirlemek; kirletmek.
serîü’t-teessür: Çabuk müteessir olan, çabuk üzülen.
sukut: Alçalma.
tahavvüf: Korkuya düşme, korkma.
tefahhuş: Fuhşa girme, ahlâksızlık.
tefessüh: Bozulma, kokuşma.
tesettür: Örtünme.

Atatürkçülük dayatması bitmeli; yeni anayasada atatürkçülük dayatması sona erdirilmelidir.

13.10.2011 tarihli yeni asya gazetesinde kazım güleçyüz imzalı atatürkçü dayatma bitmeli isimli yazıyı sizlerle paylaşıyoruz.
yazıyı orjinalinden okumak için tıklayınız



Atatürkçülük dayatması bitmeli
Artık herkes—29 yıl önce “evet” diyenler de dahil olmak üzere—Türkiye’nin ihtilâl ürünü 12 Eylül Anayasası ile daha fazla devam edemeyeceği noktasında müttefik. 


Geldiğimiz aşamada, yeni, demokratik, sivil ve özgürlükçü bir anayasa, hepimizin ortak talebi.
Temennîmiz, TBMM Başkanı Çiçek’in ifadesiyle kangren olmuş bu sorunun artık çözülmesi.
Bunun için siyasetin neticesiz polemiklerle “top çevirme”yi bırakıp, demokrat düşünceye sahip akademisyenleri motive ederek ve onlardan âzamî destek ve katkı alarak, sivil toplumla da sıkı bir irtibat ve iletişim halinde konunun takipçisi olacak bir iradeyi ortaya koyması şart.
Bu iradenin, değişmez maddeler adı altında sürdürülmek istenen resmî ideoloji tabularına dokunma konusunda da gösterilmesi gerekiyor.
Dileğimiz, bu sınavın artık başarılması.
Gelinen noktada aşılması gereken kritik eşik, Atatürk’e atıf yapılarak oluşturulan bilumum kalıpların terk edilmesi olarak önümüze çıkıyor.
Atatürk ilke ve inkılâpları...
Atatürk milliyetçiliği...
Atatürk medeniyetçiliği...
61 yıllık demokrasi sürecimiz hep bu kalıplara dayanılarak defalarca kesintiye uğratıldı. Darbelerin “en önemli” gerekçesi, “Devrimler elden gidiyor” sloganıyla dile getirildi. Böylece devrimlerle demokrasinin bir arada yürütülebilmesinin imkânsızlığı, darbeciler tarafından ikrar edildi.
Onun için, siyasetçiler başta olmak üzere herkesi ikiyüzlü davranmaya mecbur eden Atatürkçülük dayatmasına artık bir son verilmeli.
Eğer demokrasiden söz edilecekse, Atatürkçülük dayatması mutlaka bitmeli. “Hem Atatürkçü, hem demokratız” deniliyorsa, bunu seslendirenlerden M. Kemal’in fikriyat ve icraatında, ilke ve inkılâplarında demokrasiye neden yer olmadığı sualinin ikna edici cevabını vermeleri istenmeli.
Veremiyor ve buna rağmen bu iddialarını sürdürüyorlarsa, o zaman “Bu son derece açık bir çelişki ve saplantı, ama insanlar çelişkiye düşme ve bunda ısrar etme özgürlüğüne de sahip olmalı” denilerek, tercih hakkına saygı gösterilmeli.
Ancak Atatürkçülüğü tek doğru fikir olarak dayatma alışkanlıklarına artık set çekilmeli ve demokraside böyle bir tavrın hiçbir şekilde yeri olmadığı kesin bir dille anlatılmalı. Atatürkçü bir rejimin demokrasiyle uzaktan yakından ilgisi bulunmadığı, cumhuriyet tarihinde yaşanmış çarpıcı örnekleriyle sabit. Ama demokrasinin sağladığı özgürlükler, diğer fikirler gibi Atatürkçülüğü de güvence altına alıyor.
Yeter ki, dayatma ya da kayırma olmasın ve her türlü fikir eşit şartlarda özgürce yarışabilsin.
Türkiye artık bu aşamaya geçebilmeli.
Bunun için de, anayasanın başlangıç kısmı ile ikinci maddesinden itibaren değişik maddelerine sokuşturulan ve hiçbir şekilde hukuk normu niteliği taşımayan, çünkü hukukî tanımları yapılamayan ve bilimsel bir değeri de bulunmayan Atatürk ilke ve inkılâpları, Atatürk milliyetçiliği ve Atatürk medeniyetçiliği gibi kalıpların, yeni hazırlanacak anayasaya asla taşınmaması lâzım.

alkol ve türün mamüllerine ötv zammı

hükümet halkın sağlığını havaya üfüren sigara ve bütün kötülüklerin beşiği olan alkol ve çeşitlerine ötv zammı yapmıştır hükümeti bu noktada tebrik ediyoruz. bu tür zararlı alışkanlıkları caydırıcı tedbirler almaya itmeleri sayesinde bir nebzede olsa tiryaki ve içicilere düşündürtmesini temenni ediyoruz.


İşte kalem kalem gelen vergi zamları:
Tütün içeren purolar, uçları açık purolar ve sigarilloların vergi oranları yüzde 30'dan yüzde 69'a, asgari maktu vergi tutarları ise 0,1325 liradan 0,1450 liraya çıkarıldı.

Tütün içeren sigaraların ve tütün yerine geçen maddelerden yapılmış sigaraların da vergi oranı yüzde 63'ten yüzde 69'a, asgari maktu vergi tutarı da 0,1325 liradan 0,1450 liraya yükseltildi.

Alkollü içkilerde asgari maktu vergi tutarları artırıldı.

2011 dgs ek yerleştirme ve ilitam ek yerleştirme kontenjanları

2011 dgs ek yerleştirme kılavuzuna göre üniversitelerde boş kalan kontenjanlar ve taban puanları şöyledir.

ankara üniversitesi


 kontenjan  32     taban  puanı 262.33

Erzurum üniversitesi
  kontenjan 7  taban  puanı 248.59

sivas cumhuriyet üniversitesi

 kontenjan  6  taban  puanı 249.65

diyarbakır dicle üniversitesi

  kontenjan 18 taban  puanı 247.09

izmir 9 eylül

 kontenjan  14 taban  puanı 253.09

elazığ fırat üniversitesi

 kontenjan  32 taban  puanı 246.86

malatya üniversitesi

 kontenjan  10 taban  puanı248.45

istanbul üniversitesi

 kontenjan 24 taban  puanı 258.85

samsun 19 mayıs üniversitesi
 kontenjan  6 taban  puanı 251.08

sakarya üniversitesi

 kontenjan 21  taban  puanı 253.77


olmak üzere toplam 10 üniversitede 170 ilitam kontenjanı mevcuttur.


adaylar tercih işlemlerini 10-13 eylül tarihleri arasında yapmış olmaları gerekmektedir.

retail news de yer alan büyük ticaret devlerinin satış politikası hakkındaki yazısından alıntıdır.

yazıyı orjinalinden okumak için tıklayınız.


Walmart gözünü Bakkal Mehmet'e dikti!

Walmart'ın son dönem icraatları sıranın artık 'Bakkal Mehmet'e geldiğini gösteriyor.

Articles.boston.com’un haberinde şöyle bir detay var:

“Bir Wal-mart mağazasını anlamak için bir kutu dilimlenmiş domates ve acı biberi düşünün.

Texas mutfağının temel malzemelerinden biri olan bu ürünün bir tenekesini bölgenin yerel marketi Albertson’s  1,20 dolara satarken, birkaç mil ötedeki Walmart  süpermarketi sadece 88 sente sattı. Asıl büyük teklif ise sadece şarküteri ürünleri satan bir Walmart mağazasından geldi:  sadece 78 sent!
Alışveriş sepetini Ro-Tel marka konservelerle dolduran müşterilerden Lajuanda Bennett itiraf ediyor: ‘Buna asla karşı koyamazsınız!’ ”

Boston’un kuzeydoğusundaki başlangıcını Somerville’de bir mağaza ile yapmak isteyen Walmart, bölgeye her zaman bölgenin en düşük fiyatıyla ürün sunmayı vadediyor.

Devasa marketlerinin yanında, bakkalı andıran küçük marketlerle tüketiciye ulaşarak ve rakip marketlerin fiyatlarını kırarak büyüyen Walmart, 2 yılda bölgede 150 şarküteri mağazası açmayı düşünüyor. Eleştirmenler zaten dünyanın en büyük market zinciri olan Walmart’ın yerel ticareti baltaladığına işaret ediyorlar.
Walmart yetkilileri ise bu iddialara karşı ‘insanların ucuz ve sağlıklı beslenme haklarının engellenemeyeceğini’ söylüyorlar.

Somerville’deki yerel ve bağımsız işletmelerin bağlı olduğu birlik, düşük fiyatın tüketicinin hakkı olduğunu belirtirken, Walmart’ın yıkıcı bir rekabetçi olduğunu ve fiyatlandırmasının rakiplerini batırmaya yönelik olduğunu belirtti.