Sayfalar

Sayfalar

25 Şubat 2012 Cumartesi

evde eğitim sistemi (homeschooling) nedir.

Şu anda onlarca ülkede uygulanan bu model, uygulandığı her ülkede kendine özgü farklılıklar taşıyor.

  

Zorunlu eğitimin 13 yıla çıkarılması talebi Milli Eğitim Şûrası'ndan oy birliği ile çıktı.

Koca şûrada bir tane eğitimcimiz bile; "Bu zorunlu eğitim tutkusu da ne oluyor? Hele bir bakalım, dünya nereye gidiyor" demedi.

Eğitimcilerimiz, "Ne kadar uzun zorunlu eğitim, o kadar garantili çağdaşlaşma" mottosundan ayrılmadan lisenin de zorunlu yapılması noktasında birleştiler.

Oysa eğer şûra dünyada neler olup bittiğine şöyle bir bakma zahmetine girseydi, bütün dünyada 18. yüzyıl başlarında açılan bir parantezin artık kapanmakta olduğunu; kitlesel-zorunlu-tek tip eğitimin yerini yavaş yavaş çeşitli-esnek-butik eğitim tercihlerinin almaya başladığını fark edecekti.

Bu farklı eğitim modeli arayışları içinde evde eğitim (homeschooling) akımının özellikle ilgi gördüğünü fark edecek ve belki de bundan sonraki ilk şûrayı "evde eğitim" konusuna ayıracaktı.

"Evde eğitim" başlığına bakıp, bütün dünyada tek tip bir sistemin olduğu zannedilmesin. Şu anda onlarca ülkede uygulanan bu model, uygulandığı her ülkede (hatta eyalet sistemi söz konusu ise her eyalette) kendine özgü farklılıklar taşıyor.

Örneğin bazı ülkelerde devlet velinin çocuğuna belli bir müfredat uygulamasını zorunlu kılıyor. Bazı ülkelerde ise veliler müfredat konusunda tamamen serbest bırakılıyor.

Bazı yerlerde (mesela Fransa'da) bakanlık evde eğitilen çocukları yılda bir kere denetliyor. Çocukların gelişim grafiğine, özellikle de bir yıl önceki durumuna göre gösterdiği gelişmenin yeterli olup olmadığına bakılıyor.

Eğer çocuğun yeterli gelişimi gösteremediği görülürse tedbirler alınması gündeme geliyor.

Rusya'da (ki 1994'ten beri evde eğitilen çocukların sayısı üçe katlanmış durumda ve şu anda yaklaşık bir milyon evde eğitilen çocuk var) devletin evde eğitimle ilgilenen özel bir kurumu var.

Aileler bu kurumdan her türlü eğitim materyali ve öğretmen desteği talep edebiliyorlar. Ayrıca devlet bu ailelere, kendi okullarındaki öğrencilere yaptığı ortalama yıllık harcama kadar miktarda para ödemesi yapıyor.

dünyada evde eğitim in uygulandığı ülkeler

son günlerde tartışılan büyük patronlar kulübü tüsiad ın ısrarla karşı çıktığı(tüsiad ın karşı çıktığı her haltı desteklemek lazımdır ki o başka bir konu) eğitime yeni bir ivme kaznadıracak olan 4+4+4 sistemi ve  sitemle beraber yoğunlaşan evde eğtim meselesiyle ilgili nternetten toplana bir kaç veriyi paylaşmak istiyorum

Dünyada Evde Eğitimin Yapıldığı ve Uygulandığı Ülkeler

Avusturya: Evde eğitim yasal. Ancak devlet okullarında veya ona denk okullarda kısıtlayıcı koşullarda izin veriliyor. 

Belçika: Kısıtlayıcı koşullar altında evde eğitim verilmesi anayasal bir hak. Bugün itibariyle Belçika’da yaklaşık 500 kişi evde eğitim alıyor. 

Bulgaristan: Yasal düzenlemesi yok. Ancak sınırlı olarak özel eğitim almaya ihtiyacı olan çocuklar için evde eğitim veriliyor. 

Çek Cumhuriyeti: Yasal, ancak 5-12 yaş arası çocuklarda Geçici Deneysel Kanun uyarınca sınırlı olarak evde eğitim yapılıyor. 

Danimarka: Kamu halk okul sistemindeki öğrencilerin yüzde 1’ine evde eğitim veriliyor. 

- Fransa: Yasal olarak kamu halk okul sistemindeki öğrencilere evde eğitim veriliyor. 6-16 yaş arasındaki çocukların evde eğitim görebilmesi için belediyeler ve teftiş kurulunun izni gerekiyor.  bakanlık evde eğitilen çocukları yılda bir kere denetliyor. Çocukların gelişim grafiğine, özellikle de bir yıl önceki durumuna göre gösterdiği gelişmenin yeterli olup olmadığına bakılıyor.

- Almanya: Yasal düzenlemesi yok. Ancak Federal Anayasa Mahkemesi bazı ailelerin durumunu dikkate alarak sınırlı sayıda onay vermiş durumda. Bu rakam 600 ile 1000 arasında. 

- İtalya: Kanunlar çerçevesinde evde eğitime izin veriliyor. Fakat çok genel bir uygulaması yok. 

- Polonya: Sınırlı olarak yasal. Her evde eğitim alan çocuk, yetkilendirilmiş okul tarafından denetleniyor ve yıllık sınava alınıyor. 

- Rusya:  1994'ten beri evde eğitilen çocukların sayısı üçe katlanmış durumda ve şu anda yaklaşık bir milyon evde eğitilen çocuk var) devletin evde eğitimle ilgilenen özel bir kurumu var.Aileler bu kurumdan her türlü eğitim materyali ve öğretmen desteği talep edebiliyorlar. Ayrıca devlet bu ailelere, kendi okullarındaki öğrencilere yaptığı ortalama yıllık harcama kadar miktarda para ödemesi yapıyor.



- İngiltere: Yasal olarak kamu okul sistemine alternatif bir model olarak uygulanıyor. 
kanunlara göre ebeveynler çocuklarını hiç bir zaman okula göndermek mecburiyetinde değiller


izlanda: bu küçük ada ülkesinde evde eğitim serbest bunun yanında sınıflarda sıra nın yerine halıların üzerine bağdaş kurarak ders işlenen ve okulda terlikle dolaşılan ülke.

- Çin: Çin vatandaşları için yasal değil. 

- ABD: Yasal. Uygulaması eyatlere göre değişiklik gösteriyor. Evde eğitime katılan öğrenci sayısı 2007’de 1,5 milyondu,
Evde eğitimi okulla birleştiren sistemler olduğu gibi okuldan tamamen koparan sistemler de var. ABD'nin birçok eyaletinde, devlet okulları bütün imkânlarını evde eğitim yapan çocuklara açmak zorunda.

Çocuk evde eğitim gördüğü halde, bölgesinde bulunan devlet okulunun istediği her faaliyetine katılabiliyor. Okul korosuna girebiliyor, okul takımında oynayabiliyor, sanat dersleri alabiliyor, çeşitli atölyelerinden yararlanabiliyor.

Evde eğitim yapılırken benimsenen eğitim felsefesi, kullanılan yöntemler, teknikler ve eğitim malzemesi de ailenin seçimine bağlı olarak birbirinden çok farklılık gösteriyor.

Birden fazla yöntemi bir arada kullananlar oldukça yaygın. Bazen aile, çocuk için en iyi yöntemi buluncaya kadar birkaçını bir arada kullanıyor.

Yapılan araştırmalar ABD'de evde eğitim gören çocukların yaklaşık yarısının, bir Homeschooling Kurumu tarafından geliştirilmiş eğitim malzemelerini ve müfredat paketlerini kullandığını ortaya koyuyor.


bu konuyla ilgili bir diğer haber olan evde eğitim sistemi (homeschooling) nedir. okumak için tıklayınız.

23 Şubat 2012 Perşembe

CHP'nin trajikomik kurultayları

hasan celal güzel  23,02,2012 tarihli sabah gazetesinde yer alan chp nin kurultaylarına ilişkin bir yazı ben okudum çok eğlendim sizinde biraz neşeye ihtiyacınız olduğunu düşünerek bu yazıyı sizlerle paylaşmak istedim.


CHP'nin trajikomik kurultayları

Gazeteye gelirken, Ankara'nın her köşesine asılmış, CHP'nin 26 Şubat Pazar günü yapılacak 16. Olağanüstü Kurultayı'nın 'Büyük Demokrasi Şöleni'afişlerini gördüğüm zaman, yılların gerisinden hoş bir melodi dilimin ucuna geldi:'Hisseli Harikalar Kumpanyası açıyor perdesini açıyor...' Millet olarak CHP'ye medyûnu şükrânız... CHPDP gibi refah seviyesini arttırmadı;AP gibi altyapı yatırımlarına önem vermedi; ANAP gibi ülkeye çağ atlatmadı veAK Parti gibi demokratik Büyük Türkiye hedefini gerçekleştirmedi ama her yıl topladığı bol kavgalı, patırtılı ve şenlikli kurultaylarla milletimizin gönlünü eğlendirmesini bildi. 
HP 'Kurultayların Partisi...' Acıların kadını gibi oldu ama kimse kusura bakmasın. Eğer bir siyasî parti, kurulduğundan bu yana 33 olağan ve 17 olağanüstü kurultay topluyorsa, bunu başka türlü adlandırmanız mümkün değildir. Sevgili dostum Salih Memecan, dünkü Sabah Gazetesi'nde yayınlanan harika karikatüründe ne güzel ifade etmiş: Erdoğan, artan oy oranına sevinirken,Kılıçdaroğlu artan kurultay sayısıyla övünüyor. 
Büyük kısmı son dönemde toplanan bu olağan ve olağanüstü kurultay sayısının çokluğuna bakıp da CHP'nin demokratik ve özgürlükçü zihniyetinden dolayı çok sayıda kurultay düzenlediği zannedilmesin. Bunun sebebi, özellikle 1960 sonrasında CHP'nin hizipçi, klikçi, ayrımcı ve hoşgörüsüz bir siyasî parti olmasıdır.
Düşünebiliyor musunuz?... CHP, siyasî partiler tarihinde bir trajikomik hâdiseye imzasını koydu ve bir gün arayla iki olağanüstü kurultay kararı aldı. 

***

Helal gıda pazarının %80 i yabancıların elinde,

gimdes in yapmış oldugğu araştırmaya göre dünyadaki helal gıda sektöründe faaliyet gösteren firmaların %80 i gayrimüslümlerin elinde. müslüman üreticilerin elindeki helal gıda pazarı ise hızla artmasına rağmen şu anda sadece %14 seviyesinde.


Helal Gıda pazarı yabancıların elinde!

"Helal Gıda" sertifikasına sahip ürünlerin global ekonomide 2 trilyon dolarlık bir pazara sahip olduğu bildirildi. Peki müslümanların pastadaki payı ne kadar?


Dünya ekonomisinde gittikçe artan bir rağbet gören, "Helal Gıda" sertifikasına sahip ürünlerin global ekonomide 2 trilyon dolarlık bir pazara sahip olduğu bildirildi.

Balıkesir'de, Güney Marmara Kalkınma Ajansı (GMKA) tarafından düzenlenen, "Helal Gıda" sempozyumu ilgi gördü. Sempozyumda, konunun uzmanları ve sektörün ileri gelenleri, dünyadaki 2 trilyon dolarlık helal ürün pazarında Türkiye'nin öncü olması gerektiğini belirterek Türk firmalarına ortak çağrı yaptılar. GMKA'nın, "İhracat için Helal Sertifikalama Sempozyumu" sempozyumunda, dünyada hızla yükselen 'helal ürün' sertifikasının özellikle Balıkesir ve Çanakkale başta olmak üzere Güney Marmara Bölgesinde özellikle gıda firmaları arasında yaygınlaştırılması ve konuyla ilgili farkındalık oluşturulmasının amaçlandığı kaydedildi. Sempozyuma, Hollanda İslam Üniversitesi Rektörü ve GİMDES Danışmanı Prof. Dr. Ahmed Akgündüz, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkan Vekili Mustafa Çıkrıkçıoğlu, Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Denetleme, Sertifikalama ve Araştırma Derneği (GİMDES) Teknik Kurul Başkanı Ahmet Cengiz ile sektörlerinde öncü firmalar olan YÖRSAN Genel Müdür Yardımcısı Ayhan Ödekbaş ve Hamidiye Suları A.Ş. Kalite Müdürü Necdet Çetin konuşmacı olarak katıldılar. GMKA hizmet binasındaki sempozyuma Balıkesir ve çevresinden birçok gıda firması ve resmi kurum temsilcisi ile çeşitli sektörlerden izleyiciler katıldı. Sempozyumun açılış konuşmasını GMKA Genel Sekreteri Mustafa Gündoğan yaptı. Gündoğan, Balıkesir ve Çanakkale illerinde helal sertifikasına sahip firma sayısının iki elin parmaklarını geçmediğini, bu sempozyum ile bölgede bir farkındalık amaçladıklarını söyledi. GMKA Genel Sekreteri Mustafa Gündoğan, "Güney Marmara Kalkınma Ajansı olarak bölgemizin ihracat kapasitesinin sadece hibe desteklerinden faydalanılarak istenen düzeye gelemeyeceğini biliyoruz. Bu bilinç ile fuar, eğitim organizasyonları, toplantı gibi faaliyetlerle de bölgenin ihracatının geliştirilmesine yönelik farkındalığı artırmaya çalışmaktayız. Bu amaçla gıda sektöründe Türkiye'nin önde gelen bölgelerinden olmamıza karşın ihracat için önemli bir yeri olan 'Helal Sertifikası' istenilen düzeyin çok altındadır" dedi.



HELAL GIDALARIN YÜZDE 80'İNİ GAYRİMÜSLİMLER ÜRETİYOR

GMKA Genel Sekreteri Mustafa Gündoğan, helal gıda konusunda Türkiye'nin dünyada neredeyse yaya kaldığını ifade etti. Mustafa Gündoğan, Ajans uzmanlarının helal ürün pazarıyla ilgili hazırladığı rapordan çarpıcı bilgiler aktardı.

12 Şubat 2012 Pazar

tufan buzpınar , yök üyeliği

tufan buzpınar mtg editörümüzün mensubu olduğu 29 mayıs üniversitesi edebiyat fakültesi dekanıdır. ayrıca kendisi bu hafta içerisinde cumhurbaşkanı tarafından yök üyeliğine seçilmiştir. hocamızı tebrik eder rabbim den başarılarının devamını niyaz ederiz.

bu konuyla ilgili daha fazla bilgiye erişmek için tıklayınız

29 mayıs üniversitesinin yök üyeliğine seçilen dekanımız hakkında yayınladığı kutlama tebriği
--  alıntı  --
Üniversitemiz Rektör Yardımcısı ve Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ş. Tufan BUZPINAR’ı Yükseköğretim Kurulu üyeliğine seçilmesinden dolayı içtenlikle tebrik eder, ülkemiz yükseköğretim camiasına yapacağı değerli katkıları sağlık ve huzur içinde sürdürmesini dileriz.
İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi Rektörlüğü



--  alıntı --

NOBEL DEDİĞİN NEDİR Kİ? nobel ödüllü yazarların nobelle alakalı düşünceleri.

NOBEL DEDİĞİN NEDİR Kİ?

XAVİ AYEN’İN YAZDIĞI, KİM MANRESA’NIN FOTOĞRAFLADIĞI ‘NOBEL’DEN DE ÖTE’ ADLI, NOBEL EDEBİYAT ÖDÜLLÜ 16 YAZARLA SÖYLEŞİLER KİTABI DOĞAN KİTAP TARAFINDAN YAYIMLANDI
Her edebiyat ödülünün sonrasında muhakkak bir tartışma olur. Bunların bazıları oldukça gürültülü olur, bazıları sessiz sedasız bir kenarda konuşulur. Belki de bu ödüller arasında, dünya çapında -olumlu veya olumsuz- en çok ses getireni Nobel Edebiyat Ödülü’dür. O yılın en güçlü adayı ödülü alamamışsa ilk önce onun üzerinden konuşulur ödül, sonra kazanan yazarın ülkesinde büyük tartışmalar olur. Orhan Pamuk, Nobel ödülünü kazandığı zaman çıkan tartışmaları bir hatırlayın… Oysa. Nöbel kazanan yazarların hayatlarında başka birçok şey var. Barselonalı gazeteci yazar Xavi Ayen, Nobel edebiyat ödülü kazanmış yaşayan 16 isimle evlerinde, yani kimilerine göre “fildişi kuleleri”nde bir araya gelerek onlarla hayatlarını, yazma tutkularını, yazıya olan bakışlarını, Nobel sonrası hayatlarında gerçekleşen değişimleri konuşmuş. Öyle ki konuştuğu bazı isimlerin en önemli ve ilk resmi açıklamaları veya son röportajları olmuş. Örneğin Marquez, artık yazmayacağını açıklamış, Necib Mahfuz kısa bir süre sonra hayata veda etmiş… Kimler yok ki kitapta: Wole Soyinka, Doris Lessing, Jose Saramago, Nadine Gordimer, Gao Xingjian, Gabriel Garcia Marquez, Günter Grass, Necib Mahfuz, Toni Morrison, V.S. Naipaul, Kenzaburo Oe, Derek Walcott, Orhan Pamuk, Wislawa Szymborska ve Dario Fo… Bazı bölümleri birlikte okuyalım…
—OYNAKBEYi—
  • Wole Soyinka: Nijeryalı Mandela olacağıma Hapishane Bakanı olurum”
Zaten hareketli bir renk, gürültü ve koku kaosu olan şehir pazarı Soyinka’nın adımını atmasıyla tam bir insan pazarına dönüşüyor. Kadınlar sevgilerini göstermek üzere ona, yaşlarına göre, “Baba!” ya da “Oğlum!” diye sesleniyorlar. Herkes cep telefonuyla fotoğrafını çekiyor, satıcılar ve müşteriler yaptıkları işleri bırakıyor, hatta bir çocuk Nobelli yazarın hareketini engelleyen inatçı bir keçinin kıçına bir tekme atıyor. Ona niçin “Nijeryalı Mandela” dedikleri ve pek çoğunun neden ülke başkanlığına aday olmasını istediği ortada. “Sonunda reddettim. Benim tabiatıma ters düşüyor. Özgürlük ve güç muhaliftir.” Kültür Bakanı? “Hayııır! O zaman dünyanın en sorunlu insanları olup hiçbir zaman tatmin olmayan sanatçılarla uğraşmam gerekirdi. Hapishane Bakanı olurum daha iyi…”

gabriel garcia marquez müslüman mı oldu, muslim 2012

meksika da yayın yapan aguascalientes tv kanalında katıldığı bir programda müslüman olduğunu açıkladığı iddia edilen nobel ödüllü yazar. nette çok fazla bilgi bulamadım ama bulduğum sitedeki adamınyorumlarına bakılırsa hayranlarından büyük tepki aldığı söyleniyormuş.

talinn , estonya nın başkenti talinn

 Estonya’nın başkenti Tallinn . Kış aylarında sıcaklığın -30 derecelere kadar düştüğü Tallinn, Ortaçağ’dan kalma yapıları ve üzerindeki bembeyaz örtüsüyle ziyaretçilerini güzelliğine hayran bırakıyor. kuzey avrupada yer alan talinn avrupaya göre uygun fiyatlarıyla kış turizminde cazibe olma yolunda önünde çok yol olzada epey mesafe kat etmiş durumdu.


Türkler ne kadar kitap okuyor, kitap türkler için kaçıncı ihtiyaç maddesi

Kitap, ihtiyaç sıralamamızda kaçıncı oldu?
‘Okuma Alışkanlığı’ raporu, Türkiye’nin kitap ve okuma kültüründe sınıfta kaldığını gözler önüne serdi


Demokrat Eğitimciler Sendikası’nın (DES) ‘Okuma Alışkanlığı’ raporu, Türkiye’nin kitap ve okuma kültüründe sınıfta kaldığını gözler önüne serdi.
Rapora göre, Türkiye’de kitap, genel ihtiyaç maddeleri sıralamasında 235inci sırada yer alıyor.
10 yılda 1 kitap
Türk halkı, kitap okumaya yılda yalnızca 6 saat ayırıyor. Türkiye, kitap okuma konusunda çoğu Afrika ülkelerinin gerisinde kalmış durumda. Japonya’da toplumun yüzde 14’ü, Amerika’da yüzde 12’si, İngiltere ve Fransa’da yüzde 21’i düzenli kitap okurken, Türkiye’de yalnızca 1000’de 1 kişi kitap okuyor. Bir Japon yılda ortalama 25, bir İsviçreli yılda ortalama 10, bir Fransız yılda ortalama 7, bir Türk ise 10 yılda ancak 1 kitap okuyor. DES Genel Başkanı Gürkan Avcı, raporun detaylarına ilişkin şu bilgileri verdi:
“2007 yılı rakamlarına göre, Türkiye’deki kütüphanelerde 13 milyon kitap olmasına karşılık, Bulgaristan’da 46 milyon, Rusya’da 739 milyon, Almanya’daki kütüphanelerde 104 milyon kitap mevcut. Türkiye’de kütüphanelere kayıtlı üye sayısı 493 bin 500 iken, İran’da 7 milyon, Fransa’da 16 milyon, İngiltere’de 35 milyon kütüphane üyesi bulunuyor.

95 kişiye bir kahvehane 

Almanya’da 7 bin 500 kişiye 1 kütüphane düşerken Türkiye’de 68 bin 500 kişiye 1 halk kütüphanesi düşmektedir. Öte yandan Türkiye’de 95 kişiye bir kahvehane düşüyor. Almanya’da halk kütüphanelerinde çalışan kütüphaneci sayısı 8 bin 337, Fransa’da 7 bin 88, İngiltere’de 6 bin 978, İspanya’da 3 bin 794, Türkiye’de sadece 333 kişidir.”

6 Şubat 2012 Pazartesi

medaştan tüketiciye akıllı sayaç tezgahı,

konya medaş elektrik dağıtım aş özelleştikten sonra vatandaşın kafaını ağrıtmaya başlayan şirketlerden birisi olma yolunda hızla ilerlemektedir.

son oalrak 10 yıl süresi bulunan elektrik sayaçlarının değişimi noktasında tüketiciyi enayi yerine koymaya çalışması vatandaşlardan büyük tepki almaktadır.

yılın ilk ayı merkez selçuklu ilçesinde apartman ve sitelere gelen medaş görevileri 36 tl ye değiştireceklerini söyleyerek değiştirdikleri akıllı sayaçlar faturaların gelmesi ile resmen tüketicileri şoka uğratmış durumda.
36 tl + 9 tl kdv ve + 5 tl (6 ayrı madde var kimisi 0,10 krş kimisi 3 tl gibi )toplam 51 tl tutan fatura medaşın halkı nasıl kandırdığını ortaya çıkarmış durumda. özelleştikten sonra medaş tarafından gönderilen kazıklardan bıkan konyalılar olarak medaşı yapmış olduğu bu iki yüzlü sahtekarlıktan dolayı kınıyoruz

 vatandaşlarımızı ise bu haksız uygulamadan mağdur olmamaları için ilçelerinde bulunan kaymakamlıklardaki tüketici hakem heyetine başvurup haklarını arayabilirler.

Üç zamanlı tarife için akıllı sayaç yeterli olmuyor, elektrik dağıtıcıları vatandaşı oyuna getiriyoror.

elektrik dağıtım şirketlerinin son oyunu meydana çıktı 10 yıl kullanım süresi olan sayaçları yenisiyle fahiş fiyata değiştiren elektrik dağıtım şirketleri şimdilerde de bu sayaçları türkiyede yasal olarak uygulanması zorunlu olan 3 zamalı tarifeyi sayaçlara aktarmayarak en pahalı devirden işlem yaptırdıkları yönünde duyumlar ne yazık ki gerçek çıkmıştır.
konyada medaş ın 35 tl ye değiştiriyoruz dedikleri sayaçların 51 tl çıkmasından sonra izmirde de gediz dağıtım aş nin vatandaşa attığı kazık zaman gazetesini haberi kamuoyuna çıktı.
Tasarruf yapmak amacıyla kullanılan elektronik sayaçlar, dikkat edilmezse kullanıcıların elektrik faturasını kabartıyor.
Türkiye Elektrik Dağıtım AŞ (TEDAŞ), halk arasında 'akıllı sayaç' olarak bilinen üç zamanlı faturalandırmayı, ancak abonenin başvurusu halinde uyguluyor. Aksi halde gün boyunca harcanan elektriğin tek fiyat üzerinden hesaplandığı klasik tarife geçerli oluyor. İzmir'de Doğan Yıldız isimli bir vatandaş, evinde akıllı sayaç olmasına rağmen tek tarifeden fiyatlandırıldığı için 108 lira fazladan fatura ödemek zorunda kaldığını belirtiyor. İzmir'in Menderes ilçesinde Gediz Elektrik Dağıtım AŞ'ye başvuran Yıldız, "Üç zamanlı tarife için başvurunuz yok." cevabıyla karşılaşınca Menderes ilçesinde Tüketici Hakem Heyeti'ne başvurdu. Doğan Yıldız, "Ocak ayı faturam 226 lira geldi. Üç zamanlı tarife olsaydı 118 lira olacaktı. Benden 108 lira fazla para aldılar." dedi. TEDAŞ, 10 yılını dolduran sayaçları, aboneye haber vermeden elektronik olanlarıyla değiştirerek bedelini taksitle faturaya ilave ediyor. Bu sayaçlarda üç zamanlı tarife, abone başvurmadan uygulanmıyor. Yerine kilovatsaati 16,1086 kuruş olan tek tarife geçerli oluyor. Elektronik sayaçlar, üç zamanlı tarifeye göre çalışabiliyor. 06.00-17.00 arasında gündüz, 17.00-22.00 arasında puant ve 22.00-06.00 arasında gece tarifesi işliyor. Buna göre en pahalı elektrik puant tarifesinde. Bu saat dilimindeki harcamanın kilovat/saati 26,878 kuruş. Gündüz tarifesi 14,804, gece ise 6,098 kuruş.

en ucuz elektrik ne zaman, hangi saatler arasında?

Hepimizin şikayetidir elektrik faurlarının çok fazla kabarık gelmesi bununla ilgili bir kaç püf nokta bulunmaktadır. bu noktalara uyduğumuz zaman elektirik faturamızda gözle görülür ve cebe kolaylık sağlayacak miktarlarda indirim imkanları mevcuttur.
bunun için yapmamız gereken tek şey zaruri aletler dışında elektrik li eşyaları günün her vakti değil aşağıda yazan zamanların en uygun olanlarında kullanmaktır.


Elektronik sayaçlar, üç zamanlı tarifeye göre çalışabiliyor. 06.00-17.00 arasında gündüz, 17.00-22.00 arasında puant ve 22.00-06.00 arasında gece tarifesi işliyor. Buna göre en pahalı elektrik puant tarifesinde. Bu saat dilimindeki harcamanın kilovat/saati 26,878 kuruş. Gündüz tarifesi 14,804, gece ise 6,098 kuruş.





Gece tarifesi faturayı yarı yarıya düşürüyor
Akıllı sayaçların diğer sayaçlara göre iki farkı bulunuyor. 1- Elektronik ekrana sahip olması. 2- Günün farklı saatlerinde ne kadar elektrik enerjisi kullanıldığını rapor etmesi. Analog saatlerde tüketilen elektrik bir zaman ayrımına tabi tutulmaksızın toplam bir değer olarak faturada belirtiliyor. Oysa akıllı sayaç, faturayı sabah, akşam ve gece saatleri olmak üzere tüketimi üç aşamaya ayrılmış olarak gösteriyor.
Mesut Efe'nin verdiği bilgiye göre akıllı sayaç tarifeleri elektrik faturasını yarı yarıya düşürebiliyor. Örneğin elektrik faturası 17,94 TL gelen bir ev abonesi, akıllı sayaçla birlikte tarifeli sisteme geçtiğinde, elektriği en ucuz tarife zamanı olan 22.00-06.00 arasında tüketirse ödeyeceği tutar 9,64 TL'ye düşüyor. Eğer tüketimini 06.00-17.00 arasında gerçekleştirirse tutar 16,85 TL'ye iniyor. Ancak elektrik en pahalı zaman dilimi olan 17.00-22.00 saatleri arasında kullanılırsa fatura 26,89 TL'ye yükseliyor. Efe, abonelere kendilerine en uygun tarifeyi seçmeleri önerisinde bulunarak, özellikle çamaşır makinesi, ütü, bulaşık makinesi gibi elektriği fazla tüketen aletlerin 22.00'den sonra kullanılması durumunda elektrik faturasının yarı yarıya düşürülebileceğini aktarıyor.

Ucuz elektrik için akıllı sayaç yeterli mi?

Tasarruf etmek ve elektriği ucuza tüketmek için akıllı sayaç taktırmak yeterli gelmiyor. Yetkililer, sayaçlarını değiştiren abonelerin aynı zamanda 3 zamanlı tarifeye geçmek için bağlı bulundukları bölgenin dağıtım şirketine başvurarak, tarife değiştirmeleri gerektiği uyarısında bulunuyor.
Elektronik sayaçlar, gündüz (06.00-17.00), elektrik tüketiminin en yüksek olduğu puant saat (17.00-22.00) ve gece (22.00-06.00) olmak üzere 3 zamanlı tarifesiyle çalışıyor. En ucuz elektrik 22.00-06.00, en pahalısı ise 17.00-22.00 saatleri arasında tüketiliyor. Akıllı sayaç olarak bilinen elektronik sayaçları taktıran çok sayıda abone, elektrik tüketimini saat 22.00-06.00 saatlerine kaydırsa bile tarife değişikliği yaptırmadığından ücreti gündüz tarifesinden ödüyor.
Sakarya Elektrik Dağıtım AŞ (SEDAŞ) İcra Başkanı Bekir Sami Güven, tasarruf amacıyla sayaçlarını değiştiren tüketicilerin, elektronik sayaçlarla ilgili önemli bir hususu ihmal ettikleri ve tüketimle ilgili bilgi eksikleri olduğunu söyledi. Güven, tüketicilerin tasarrufta bilinçli olmaları gerektiğini belirtti. Tasarruf etmek ve elektriği ucuza tüketmek isteyen tüketicilerin, sadece sayaçlarını değiştirmekle yetindiklerini kaydeden Güven, şunları söyledi:
"Oysa, akıllı sayaçların sağladığı ucuzluktan faydalanmak için sayaç değişim protokolleri ile bağlı bulunan dağıtım şirketine tarife değişikliği içinde talepte bulunulması gerekiyor. Puant tarife talebinde bulunulmaması durumunda, gündüz tarifesinden ücretlendirme yapılacağından, sayaç değişimiyle birlikte abone, elektrik tüketimini saat 22.00-06.00 saatlerine kaydırsa bile fatura bedelinde bir düşme olmuyor."