Sayfalar

Sayfalar

28 Haziran 2012 Perşembe

Torku Konyaspor , Anadolu Selçukluspor

  Konyasporun 212-2013 yılında anadolu birlik holding yada daha bilinen ismiyle konya şeker fabrikaları binrliği pankobirliğin ürettiği çikolata markası olan torku ismini alarak
 Torku Konyaspor
yola devam etmesiyle oluşacak ve konyamıza hayırlar getirmesini umduğumuz yeni oluşumdur...

bu durumda konya torku şeker sporun ise devam ettiği 2 lig beyaz grupta ise ismini  ANADOLU SELÇUKLUSPOR olarak değiştireceği öngörülmektedir.

bu değişikliklerin ve birlikteliklerin şehrimize ve takımıza hayırlı olmasını temenni ediyorum ve her iki takıma başarı dileklerinde bulunurken anadolu birlik holding başkanı recep konuk beye de konyaspora sağladığı bu destekten ötürü teşekkür ediyorum...

haberle ilgili ayrıntılara ulaşmak için alt başlıklara tıklayınz

Konya'yı heyecanlandıran haber!


Konyaspor resmen açıkladı: Anlaşma sağlandı


Konya Şekerspor'un tüm oyuncaları artık Konyaspor'un

Konyaspor olağanüstü genel kurula gidiyor

Bir militan olarak Kemal Gürüz , ahmet kekeç

kemal gürüz deyince aklınıza ne gelir bilmiyorum ama benim aklıma ihl lisesinde okuduğum 4 yıl ve mezuniyet sonrası 3 yıl boyunca ve aşağı yukarı 7-8 yıllık bir psikolojik aşınma evresi hissiyatımızı kelimelere dökememem endişesi ve rahatsızlığı.... imam hatip liselerine uygulanan katsayının mimarı ve uygulayıcısı olan zamanın yök başkanı olan bu şahıs yüzünden bilhassa onbinlerce imam hatipli kardeşimizin ve abilerimizin mağdur edilmesi sonrasında tahayyüllere sığmayacak manzaralrın oluşması... bu herif denilince aklıma her zaman bir ürperme ve tiksinti geliyor nedendir bilmiyorum... bugün star gazetesinde ahmet kekeçin kaleme aldığı "Bir militan olarak Kemal Gürüz "yazıyı görünce 
dedim ki hissiyatımıza tam tercüman olmasada ulşusal basın dilinde düşüncelerimin ardından kopup gelsede bizi anlayan bizim muhayyileimizi yansıtmış bir yazı...

28.06.2012 tarihli star gazetesinde yer alan ahmet kekeç imzalı yazı

Bir militan olarak Kemal Gürüz

Eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş“Militan Demokrasi” adını verdiği “derleme” kitabında, icabında laik demokratik cumhuriyetin militanı olunabileceğini anlatıyordu.
Bir fikrin militanı olmak, elbette aranan hususiyettir.
Muhterem Vural Savaş da, savunduğu fikriyatın militanı olarak öne çıktı, parti kapatma davaları açtı, harikulade iddianameler yazdı ve sonucunda son derece yararlı bir “vatan hizmeti” görmüş oldu.
Peki, bizi “icabında laik demokratik cumhuriyetin militanı olunabileceğine” inandırmaya çalışan ve bazılarımızı inandıran kıymetli Savaş, verdiği “savaşımla”, gerçekten de laik demokratik cumhuriyeti mi korumuş oldu?
Bu soruya ihtirazi kayıt düşebiliriz ve yığınla gerekçe sıralayabiliriz...
Bana sorarsanız, laik demokratik cumhuriyeti değil, bazı statükoları, bazı değişmezleri, bazı dokunulmazları korumuş oldu. Geçelim...
Eski YÖK Başkanı Kemal Gürüz’ü de, eşzamanlı olarak, mahut koruma ameliyesi içinde görüyoruz ve hiç şaşırmıyoruz.
 Kemal Bey de, “bir fikriyatın militanı” olarak öne çıktı ve çok yararlı hizmetler gördü.
Hayır, “Ordu Göreve” pankartlarından söz etmiyorum.
Bu pankartların, bizzat Gürüz’ün emriyle hazırlanıp miting meydanına getirildiği yönünde iddialar var ama bu meseleyi açıklığı çıkarma görevi bize değil, yargıya ait... Bunu da geçelim...
Kemal Gürüz ismiyle ilk nerede karşılaşıyoruz?
Geçmiş gün, aklımda kalmamış... Galiba Türkçeyi küçümseyen, Türkçenin “bilim dili” olamayacağını savunan bir açıklaması vardı.
Bu açıklamaya, bilim çevrelerinden hayli sert cevaplar gelmişti.
Kemal Bey, bu defa, gelen cevapları küçümseyen bir açıklama yapmış, sinirleri iyice germişti.
Sonra YÖK’ün başında gördük kendisini.
Farklı ve müdanası olmayan bir başkan portresi çiziyordu.
Bu müdanasızlığı, “siyaset kurumuna” karşıydı elbette...
Siyaset dışı odaklara karşı oldukça kırılgandı ve askerle arasını hep hoş tutuyordu.
Mesela, TBMM’den çıkmış “meşru hükümeti” tahkir edici açıklamalar yapabiliyordu; “Bunlar gericileri YÖK’e yerleştirmek ve Kemalist düzeni yıkmak istiyorlar... Maksatları İmam Hatiplerin önünü açmak, İmam Hatiplileri üniversitelere yerleştirmek...” diyebiliyordu.
Başörtülüleri “insan” saymayabiliyordu...

24 Haziran 2012 Pazar

Tüm ilahiyat fakülteleri haziran 2012


Haziran 2012 tarihi itibariyle Türkiyede kurulmuş olan tüm ilahiyat 
fakültelerinin tam listesidir. 
fakültelerin ilgili web sayfasına ulaşmak için bu bağlantı noktasını kullanabilirsiniz.
yada üniversite adlarının üzerine tıklayınız
1.         Abant İzzet Baysal Üniversitesi İlahiyat Fakültesi (Bolu)     
2.         Adıyaman Üniversitesi İslamî İlimler Fakültesi (Adıyaman)
5.         Amasya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi (Amasya)
8.         Balıkesir Üniversitesi İlahiyat Fakültesi (Balıkesir)
9.         Bitlis Eren Üniversitesi İslâmî İlimler Fakültesi (Bitlis)
12.      Bülent Ecevit Üniversitesi İlahiyat fakültesi (Zonguldak)
18.      Dumlupınar Üniversitesi İlahiyat Fakültesi (Kütahya)
22.      Fatih Üniversitesi İlahiyat Fakültesi (İstanbul)
36.      İzmir Üniversitesi Uluslararası İslâm ve Din Bilimleri Fakültesi (İzmir)
41.      Kastamonu Üniversitesi İlahiyat Fakültesi (Kastamonu)
42.      Kilis 7 Aralık Üniversitesi İlahiyat Fakültesi (Kilis)
43.      Mardin Artuklu Üniversitesi İlahiyat Bilimleri Fakültesi (Mardin)
46.      Muğla Üniversitesi İlahiyat Fakültesi (Muğla)
47.      Muş Alparslan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi (Muş)
48.      Necmettin Erbakan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi (Konya)
49.      Nevşehir Üniversitesi İlahiyat Fakültesi (Nevşehir)
51.      Ordu Üniversitesi İlahiyat fakültesi (Ordu)
52.      Pamukkale Üniversitesi İlahiyat Fakültesi (Denizli)
55.      Siirt Üniversitesi İlahiyat Fakültesi (Siirt)
58.      Trakya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi (Edirne) 
60.      Uşak Üniversitesi İslâmî İlimler Fakültesi (Uşak)
63.      Yıldırım Beyazıt Üniversitesi İslamî İlimler Fakültesi (Ankara)





15 Haziran 2012 Cuma

İsmet Özel Sen ve Ben


ismet özel çok okumam öyle en fazla 3 kitabını okumuşumdur. sever miyim derseniz daha çok sayarım büyüğümüzdür çok şey katmıştır bizlere o olmasa bir tarafa ciddi şekilde eksik olurdu yada yavan olurdu ismet abisiz bir çevre o yüzden paylaşmak istedim.


You and I are human beings, most people are snobs”
William Shakespeare
Ben sen de benim kadar 
çıkmaza girmeyesin diye girdim 
çıkmaza.
Şimdi senin felaketini istemedikçe
kendimi felâketten kurtaramayacağımı görüyorum.
Anladım ki benim felâketimi tatmamış olan benim
hangi felâkete uğradığımı bilemez. Benim 
kurtuluşum ancak benim gibi, benim kadar
kurtuluşu özleyenin bana el vermesiyle mümkün.

Senin felâkete uğramanı istemem. Çünkü seni 
öldürürsem (seni kendi duygu ve düşüncelerim
içinde eritip, kendime benzetirsem) bana yardım
edemezsin. Sen ölmezsen (benim alter ego’m 
olmazsan), benim ölümümün sona ermesi 
gerektiğini anlayamaz, bana yardım için bir şey
yapamazsın.
Seni öldürürsem kendi kurtuluş yolumdaki ışığı
söndürmüş olurum.
Seni öldürmezsem kendi kurtuluşuma
açılan yolu tamamen tıkamış olurum.

İsmet Özel / Tahrir Vazifeleri

lam elif şiiri



lâm ve elif 
yan yana

elif sen olmalısın 

ince, nârin, selvi boylu 
ben de lâm 
dizlerim kırılmış 
gönlümde merâm 
lâline râm olmuş 
âciz, bîkelâm 

uzatsam elimi 

bir’leşsek 
hakîkî'yi mecazî'ye nakşetsek 
çözülüyorum zamanla 
sonluluk girdâbında 
anla 

lâm ve elif 

lâmelif 




Mehmet Akif Marabaoğlu 

aysel git başımdan

attila ilhan şiiri. 

aysel git başımdan ben sana göre değilim 
ölümüm birden olacak seziyorum. 
hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim 
aysel git başımdan istemiyorum. 

benim yağmurumda gezinemezsin üşürsün 
dağıtır gecelerim sarışınlığını 
uykularımı uyusan nasıl korkarsın,
hiçbir dakikamı yaşayamazsın.
aysel git başımdan ben sana göre değilim.
 
benim için kirletme aydınlığını, 
hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim 

islığımı denesen hemen düşürürsün, 
gözlerim hızlandırır tenhalığını 
yanlış şehirlere götürür trenlerim. 
ya ölmek ustalığını kazanırsın, 
ya korku biriktirmek yetisini. 
acılarım iyice bol gelir sana, 
sevincim bir türlü tutmaz sevincini. 
aysel git başımdan ben sana göre değilim. 
ümitsizliğimi olsun anlasana 
hem kötüyüm, karanlığım biraz, çirkinim. 

sevindiğim anda sen üzülürsün. 
sonbahar uğultusu duymamışsın ki 
içinden bir gemi kalkıp gitmemiş, 
uzak yalnızlık limanlarına. 
aykırı bir yolcuyum dünya geniş, 
büyük bir kulak çınlıyor içimdeki. 
çetrefil yolculuğum kesinleşmiş. 
sakın başka bir şey getirme aklına. 
aysel git başımdan ben sana göre değilim, 
ölümüm birden olacak seziyorum, 
hem kötüyüm, karanlığım biraz, çirkinim. 
aysel git başımdan seni seviyorum... 

Emmaus , Alessandro Baricco


alessandro baricco nun kalem aldığı katolik italyasında geçen 4 gencin sıradn başlayıp koyboluşa uzanan hikayelerinin anlatıldığı bir eserdir. çok kısadır 130 sayfa( 128) yoktur ama size 300 sayfalık bir kitabın yoğunluğunu aşılayabilmektedir.
4 tane muhafazakr ve dindar ailenin çocuğu olan gencin nasıl kaybolduklarını ve içlerinde yaşadıkları tufanları aktarmaktadır.aslında bir italyanın portresidir , ( emmaus).
ismini ise yazar hz isa ya atfedilen çok yalın bir öyküden almıştır.

hikaye ye göre bir gün 2 adam kudus yakınlarında hristiyanlara göre hz isa öldürüldükten 2 gün sonra, bir adam görürler... devamında anlatılan bir yalın öykü vardır.(u: ilk okuduğumda bana çok saçma gelmişti) ve isanın öldüğünden habersizidir. o iki adam ona kudüsün bu kadar yakınında yaşayıp da isanın öldürülüşünden haberi olmayan tek işi senmisin diye sitem ederler. bunu üzerine isa gitmek ister. fakat o iki adam onu bırakmazlar derler ki yemeğimizi paylaşalım... yemekte o iki adam karşıdaki yabancının mütavaziliği ve hissiyatından onun isa olduğunu anlarlar , isa da o zaman anlar ki kendisinin öldüğünü.

ilginç bir hikayeydi...


kitabın arka kapağında ise şunlar yazmaktadır.

emmaus zaman mekan ve cinsiyet gözetmeksizin insanın mutluluk arayışına dair meselesi olacak herkesi cezbedecek bir metin. karşılarına çıkan sonsuzlukta yollarını bulmaya çalışan gençlere dair bir cesaret öyküsü.

kitap bize göre bir hayli fazla batılı tasvir dediğimiz nesne  içermekte fakat yazar bütün bunlara bağlı kalmamış , kitabını salt bir temadan yola çıkararak pazarlamamış italya ya göre doğal karşılanan her şeyi sürmüş o yüzden bize göre çok farklı bir yaşam tarzı...

mutlu ve her şeyleri olan 4 genç luca, boby santo ve isimsiz anlatıcı ve romanda her şeyin kopuşunu temsil eden yıkımın eşiğinin sebebi olan kız andre yada andrea.... süregelen olayları bozacak kapasitede bir kız andre tüm bu 4 arkadaşı yoldan çıkaracak kadar dişil ve de hiç bir kızla ilgilenmeyecek kadar erkeksi bir havası var...

isimsiz kullanıcı dışındaki diğer 3 arkadaşın hayat hikayelrin çok acı sonlanmasına rağmen isimsiz kullanıcının eski günlerde olduğu gibi kiliseye dönmesi ve yaşanan ların o çevrede çok iyi bilinmesine rağmen tekrar sahneye çıkıp papaz tarafından isminin yeniden aramızda sözüyle tekrar duyrulması ve yaşadığı çelişkiler azabı kitap ta okunması gereken bir temaaşa olarak sunulmakta.

isimsiz anlatıcının o anki hissettikleri ve yaşadıklarını kusursuza yakın bir biçimde anlatan yazar bu işin üstesinden gelmiş.

kısacık bir öykü ama avrupa ve modern hayatın gerçeklerine cevap  vermeyen kilisenin ve
dindar katoliklerin ailelerinde yaşanan sallatıların oluşturduğu koparmalar... ve sonuç...

1 Haziran 2012 Cuma

çamlıca ya yapılacak caminin ismi recep tayyip erdoğan camisi olsun kampanyası

bugün sabah kahvaltıda istanbuldan ve çamlıcadan bahsederken söz dönüp dolaşıp kahvaltı masamızın arkasında ihtişamla yükselen çamlıca tepesine geldi bir arnavut arkadaşımızın sultanahmet camii varda neden recep tayyip erdoğan camii yok demesi üzerine bildiğin kafama dank eden düşüncedir. çamlıca tepesine yapılması planlanan camiye memleketimizi bizden daha iyi gözlemleyen bu yabancı kardeşlerimizin tefekküründen ve büyük bu çıkarım yada hakkaniyet ölçülerinde yapmış oldukları bu varsayımdan sonra büyük başbakanımız tayyip erdoğan beyin adının çamlıcada yapılması gereken camiye verilmesi vacip olması sonucunda başlatılmasını düşündüğüm bir kampanyadır. 



(bkz: çamlıca recep tayyip erdoğan camii