Sayfalar

Sayfalar

19 Mayıs 2015 Salı

Doğu Türkistandan Gelen Çok farklı bir Lezzet GÜLKEND Gül Ezmesi

Doğu Türkistandan Glen Çok farklı bir Lezzet Gülkend Gül Ezmesi

Hiç gül reçeli ve şerbeti dışında gülden yapılmış bir lezzet tattınız mı?
Ben daha önce çok güzel bir güllü çay deneyimi yaşamıştım, bu sefer ise katı bir kıvamı olan Gül ezmesi/kreması diyebileceğimiz Doğu Türkistanlıların(Uygur) "GÜLKEND" adı verdikleri çok hoş bir tatlı ile tanışmış bulundum.



Aslında hikayemiz yaklaşık 1 ay önce Ebru Sınıfımızın müdavimlerinden olan yapışık ikizlerimizden konyalı ve MSRAİHL'den benden çeyrek nesil sonra mezun olmuş Fatma Zehra ile Uygur kızımız Hatice Nimet ikilisinden Fatma Zehra'nın doğal bir kış hastalığı olan gribe karşı 10-15 bitki karışımından oluşan içinde küçük küçük gül yaprakları bulunan çayı içerken görmemle başladı.
Tabiatta bulunan bitkilerden içilebilecek her türlü bitkiyi tüketebilme kabiliyetine sahip biri olarak bu ilginç karışımı da tabii ki de denememezlik edemezdim...
Her ne kadar bir bardak çaya sadece bir tutam yeterli iken, Fatma Zehra'nın beni de hasta zannedip "iki tatlı kaşığı" ölçüsünde bardağın dibini "2 cm" kaplayacak derecede (bitki karışımı) doldurmasıyla ağır bir boğaz yanması ve hararet basmasını hissetmedim değil...
Yüz hatalarımda ki kızarıklık ve ifadem deki değişimi hemen hisseden Uygur Kızımız Hatice'nin müdahalesiyle  bir fecaate kadar ulaşabilecek yanlıştan dönmüş olsak da çayın tadı damağımda kalmıştı. Ardı sıra bu nedir? neden yapılıyor? nasıl içiliyor? ne işe yarıyor? gibi meraklandığım anlarda karşımdakini soru bombardımanına tuttuktan sonra Haticeden Talha abisine de bu çaydan bir miktar getirme sözü alıvermiştik.
Bitki karışımının içinde ki gül parçacıklarına kayan dikkatimin getirdiği bir başka fasıl sonucu Hatice gülden bir de tatlı ezme/kremamsı türü bir şeyler yaptıklarını ağzından kaçırıvermişti.
Yeni tatlar deneme pisboğazlığında bazen üzerime adam tanımadığımdan olsa gerek, Hatice'ye bu güllü ezme/Krema/sos vb şeyden de getirmesi için bir söz daha alıyordum.

(Gülkend ve Güllü karışık bitki çayı)

Bazen insafsızlığım tuttuğu zaman karşımdakini çok fazla düşünmediğim maalesef doğrudur.
Saolsun bir kaç gün sonra Uygur kızımız Hatice karışık bitki çayımızı getirmiş ve yaklaşık 2-3 haftadır bu güzel karışımın lezzetinden istifade edebilirken, gülkend adı verilen gül ezmemiz/sosumuz elimize ulaşamamıştı. Taa ki geçtiğimiz cuma öncesine kadar.

Ufak bir kase içinde getirilen ve oldukça katı halde bulunan gül sosumuza kesinlikle ıslak malzeme değmemesi gerekiyormuş. Çok hassas olduğundan dolayı bir anda bozulabiliyormuş. Ayrıca kırk yıllık uygurlu gibi nasihat veren Fatma Zehra'ya göre de bir buzdolabına koyup bir ortalık yerde de bırakmamamız gerekiyormuş.

Tabii bu arkadaşımız kendi devasa ve neredeyse 3,5 tan 4 yıldıza çalacak yurtlarının konforu ile bizim  okul bahçesindeki prefabriği karıştırsada (şaka bir yana bizim prefabriği emin olun İstanbul'daki bir çok mekana değişmeyeceğimi de bilmenizi isterim; dört yıl içinde  o kadar çok sevmişim ki burayı...)
hemen bir baş üstüne çekip, "tamam Fatma Zehra abla tavsiyenizi aklımdan çıkartmayacağım" diyerek  gül tatlısının yanında günlük nasihat kotamızı da doldurmuş oluyorduk.

Bir kase gül sosuna bir sayfadan oluşan bir giriş yaptıktan sonra bu gülümsü şeyin ne menem bir şey olduğuna, nasıl yapıldığına ve tadının nice olduğuna geçmek istiyorum.

Öncelikle bu gül sosunun ismine GÜLKEND diyorlarmış. Gül yapraklarını güneşin altında bekletip ve iyice kuruduktan sonra şeker karıştırıp ardından tekrar güneşin altına bırakıp katı kıvama gelinceye kadar bekletip resimlerde gördüğünüz hala geliyormuş.

Tadı ise ilk ısırdığınızda boğazınıza gülün o sıcak yakıcılığı bir anda dağılıveriyor ki ben bunu çok sevdim. Güzel bir tat bırakıyor.
Tadı çok hafif, bir reçele göre bayağı bayağı hafif, tatlılık ağzınızda çok az kalıyor baki olan gül oluyor.
Gül ağzınızda hafifçe duruyor. Bilmiyorum başka nasıl tarif edilir. Tatmanız lazım.
Yutkunsanız bile gülün tadı ağzınızdan yabancı bir tat gibi hemen kaybolmuyor.
O sabah GÜLKEND'in tadına ne olduğunu bilmediği binlerce km öteden gelmiş görünüşü biraz acayip durduğu halde sırf ufak kardeşinin hatırına hiç itiraz etmeden bakan ayşe ablamın ve arkadaşının da dediği gibi hafif bir tadı ve lezzeti varmış.

Ayrıca bu GÜLKEND'i eve götürüp Torku kaymak ile karıştırıp neredeyse haftalık olağan ist-konya-ist YHT seyahatlerimin birisinde yol azığı yapmışlığım dahi olmuş ve lezzet olarak da bayağı keyif almıştım

Hasılı kelam ben bu tadı çok sevdim ve böyle bir lezzetle beni tanıştırdığı için yapışık ikizlerimizden Uygur kızımız Hatice'ye ve dolaylı olarak güllü bitki karışımını fazla dökerek abisinin boğazını yaksada böyle güzel bir lezzet ile tanışmama vesile olan siyam/yapışık ikizlerimizin diğer versiyonu olan Fatma Zehra'ya da çok çok teşekkür ediyorum.

Bu resim ise o sabah GÜLKEND'in tadına bakarken  beni önce büyük bir merakla izleyen ardından ölmediğimi ve gayet iştahlı yediğimi görünce abi bize de biraz uzatsan da biz de tadına bakalım diyen 29 mayıs ahalisinden küçük bir enstantene.
Tabii ki de 4 yıl boyunca beyoğlu ihl de her sabah gül reçeli yiyen cesur bey bu Güllü lezzetin tadına bakmaktan imtina ettiğini de dillendirmemize gerek olmadığını da söylemeliyim.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder