Filmin beyazpedede yer alan konu ve özeti şu şekilde:
Fury, 1945 yılının Nisan ayında, İkinci Dünya Savaşı'nın son günlerinde geçiyor ve Komutan Wardaddy, topçu Boyd Swan, yükleyici Grady Travis, şoför Trini Garcia ve yardımcı şoför Norman'dan oluşan müfrezenin, 300 düşman askeriyle karşılaştığı ve tüm imkansızlıklarla savaşmak zorunda kaldığı 24 saati konu alıyor. Beş askerden oluşan küçük ekip, zırhlı tanklarıyla, Almanya'da savaşın ortasında kalır ve bu ekip bölgede kalan son Amerikan ordusu askerlerinden oluşur. Birlik az sayıda askerden oluşmasının yanı sıra cephane anlamında da bir hayli zor durumdadır. Gruba komuta eden Çavuş Wardaddy'nin Avrupa'nın tamamını yıkıma uğratan bu savaştaki son görevi, askerlerini Nazi birliklerinin kuşatması altında olan bu bölgeden sağ salim çıkarabilmektir. 20. yüzyılın en kanlı senelerinden biri olan 1945 yılında geçen ve müfrezenin geçirdiği bir günü ele alan savaş dramının yönetmeni ve senaristi David Ayer. Filmin başrollerini ise Brad Pitt, Shia LaBeouf ve Logan Lerman paylaşıyor
Gelelim spoilere:
Baence filmin tüm özeti aşağıdaki 5 kareden oluşan cümlede yatıyor
Amerikan ordusunun Almanya içlerindeki ilerleyişi/işgali devam ederken verilen mesajlar bayağı bayağı filmin önüne geçmiş; gerçi her zaman öyleydi ya!
Film gene salt iyi kötü teması üzerine kurulu;
almanlar kötü, naziler daha da kötü; SS'ler ölmeyi her halükarda hak ediyorlar...
amerikalılar iyi için çapışıyorlar ve Tanrı bunu onlardan istedi.
Amerikalıların kötülükleri ise o anlık öfkeden kaynaklanıyor ve pişmanlık sonrası her şey unutabilir!
iyilerde bazen kötü şeyler yapabilir.
Almanların kendi topraklarında yenilmiş olsalar bile hala ülkeleri için savaşmalarına bile; yenildiler hala ne diye savaşıyorlar, her iş bitti denilen onursuzca bir hakaretin filmin çoğu yerinde geçtiğini söyleyebilirim.
Bu enstanteneler filmin ruhuna işlediğinden olsa gerek
Bu noktada antiamerikan karşıtlığım ve doğal alman sempatimin bile devreye hiç girmesine gerek kalmıyor.
küçük bir tank birliğinin etrafında gelişen hikaye amerikalıların hep kazanması gıcıklığını saymaz isek; oyunculuk bakımından ve bir savaş filmin olması gerektiği açıdan güzel çekilmiş.
Bir tank içindeki 5-6 askerin gözünden bakmak güzeldi.
savaşları hep piyadeler yahut denizciler gözünden izlemek yerine bu sefer tanklardan izleyebiliyorsunuz.
Başta dediğim gibi film hep amerikalıların kazanması üzerine kurulduğu için ayrıca Tanrının yardımı hep onlardan yana olduğundan dolayı, mantıksal hatalar gırla gidiyor. ama bunu yönetmenin mantıksal bir kırılmadan ziyade Tanrının lütfu olarak izleyiciye yedirmeye çalıştığını düşünüyorum.
Because: They are Heros!
filmin mantıksal kurgusu bu "ilahi mucizelerle örülmüş kurguları" dışında güzel gelişmiş, Filmi izlerken savaşı hissedebiliyorsunuz.
Filmi kaybedeceğimi bile bile alman gözüyle bakmaya çalışan ben bile Zaman zaman öldürmenin gerekliliğine kapıldıysam, yönetmen iyi biri iş başarmış diyebilirim.
Gerçi 3 amerikan tankına karşı bir alman Tiger tankının sahnesi
ve
paletleri bozulmuş bir tankın 150-200 kişilik bir SS birliğine karşı durarak onlarla savaşma gibi aptalca kahramanlıkta! sınır olmadığını gösteren sahnelerde olmasaymış film daha izlenebilir olabilirmiş.
Film değerlendirme puanıma gelirsek;
savaş filmi olarak 10/7 yi hak ediyor.
ama çekiliş amacında aşırı derecede saptırmalar ve izleyiciyi aptal derecesine sokacak kadar amerikan üstünlüğü dayatma gölgesi düştüğü için ha ettiği değer 10/5.
eğer savaş filmlerini seviyorsanız ve de vaktiniz den 2 saati ayırabilecekseniz. hoşunuza gidecektir.
Savaş filmleri sevmeyenler için ise kesinlikle bir zaman kaybı olarak değerlendirileceğini düşünüyorum
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder