Sayfalar

Sayfalar

29 Kasım 2014 Cumartesi

Eugene Scribe Bir Bardak Su takdim özet ve değerlendirme yazısı



Tiyatro ile aram çok iyi sayılmayabilir, çünkü çok fazla teşrik-i mesaiye sahip değiliz. Yıllardır bir tiyatroya gitmişliğim yok, sanırım 3 yıl olacak. ama bazen bir kaç ayda bir tiyatro metinleri okuyabiliyorum. Biraz nefes almama ve yukarıda bahsi geçen üzücü duruma geçici bir merhem sürmüş sayabilirim.

Bu seferki tiyatro metnim Fransız usta Eugene Scribe'nin di. İlk defa karşılaştık kendisi ile, gerçekten arada kurulan dostluğu devam ettirebilecek kadar güçlü bir yazar. Ömrünü tiyatroya adamış tam 51 sene tiyatro ile yaşamış 400'e yakın eser vermiş bir muharrir.
Bugüne kadar tanımadığım bir insandı, suçun hepsi bendemiydi derseniz, cevabını eğitim sistemimiz versin...

"Bir Bardak Su" 18.yy İngiltere'sinde Saray'da geçiyor. Bir saray olunca içinde ne olmaz ki; hırs, entrika, intikam, nefret, aşk ve savaş. Eserde hepsi mevcut. Hemde güzel bir anlatım ile...
Okurken zerre miktar sıkılmıyorsunuz ve tiyatro okumaya çok alışık olmayanlar için bir handikap olan akıcılık, bu eserde ekmeğin üzerindeki tereyağı gibi kendini salmış. Sanırım yazarın yarım yüzyıllık tiyatro ile hemhalliği bu başarısında başat aktör olsa gerek.
Eseri niye bu kadar fazla beğendiğimin tam olarak bir rasyonel açıklamasını yapamayacağım, ama hissi olarak bayağı güzel değerlendirmesini hak ediyor.

M.T.G. tarafından Kasım 2014 de okumuş ve son derece kişisel hassasiyetleri göz önünde bulundurarak subjektif bir değerleme değerlendirilmiştir puanı 10/8,2. 


28 Kasım 2014 Cuma

Alparslan Babaoğlunun Ebru Atölyemizi ziyareti ve günün süprizi


29 Mayıs üniversitesinin öğrencileri için  sunmuş olduğu farklı ve özel bir çalışma olan AGEP (akademik gelişim programı) kapsamında 3 yıldır devam eden Ebru Kursumuzun konuğu Büyük Usta Ebrucu Alparslan Babaoğlu idi.

Ebru Kursu Hocamız Seher Aşıcı Hocamızın da hocası olan Alparslan hoca, Ebrucu Mustafa Düzgünman'ın talebesi olup, günümüzde Klasik-Türk Ebrusu alanında icazetli en yetkin isim olarak kabul edilmektedir.

3. yılımızda büyük hocanın ziyareti sebebiyle, öğrenci arkadaşların bugünkü Ebru Atölyesine ilgileri gerçekten yoğundu. O kadar ki bizim mücahit bile geldi.:d)
şaka bir yana erkeklerden başta sınıfımızın gediklisi Tosun olmak üzere, Yunus emre, Mücahit ve Yahya'ya çok teşekkür ediyorum, bu özel günde erkeklerinde ebru yapabilmek için uğraştıklarını ispat ettikleri için:D

Ebru Sınıfı pür dikkat Alparslan Hoca'yı dinlerken... 

Hocamız da hocasını büyük bir dikkatle dinliyor

Ebru sınıfımız darlığı sebebiyle, Alparslan Hocanın Ebru'ya dair söyleyeceklerini yan sınıfta dinledik.
Ebrunun ne olduğu, ne ye Ebru denileceği,
Ebru ve Tasavvuf ilişkisi,
Ebru sanatındaki Külli irade cüz'i irade ayrıntısını
Ebru'nun nasıl yapılacağı ve bu işi yapmak istiyorsanız neler yapmanız gerektiğine dair,
Ebru öğreniminde Hoca talebe ilişkisi,
Modern Zamanlarda Ebru Sanatı,
Ebru'nun modernleşmesi(!),
Kimlerin Ebrucu olabileceği, ve hangi aşamalardan geçmesi gerektiği
Battal Ebrusunun önemi
ve
kursa adım attığının ikinci günü çiçekli böcekli ebru yapma isteğinin aslında ne kadar boş bir hayal olduğunu (valla hocam ben buralara bayıldım, özellikle Alparslan hocanın Battal ebrusuna dair söylediklerini duyunca,  gözlerimdeki mutluluk parıltılarına inanamazdınız:D ; 
öyle yurtta arkamdan dedikodu yapıp acımasız hoca lakabı takmalarından sonra böyle bir şey duymak inanın bana çok iyi geldi :):):) )


Ebru'ya dair mini konferans sonrası Alparslan Hocamızla Ebru Teknesinin başına geçsek de, bazen nasipte olmayınca Sultan Mahmut'un bile çaresizzz kaldığı bir dünyada, Alparslan Hoca ayağımıza kadar gelmesine rağmen, hocadan ders alma şansımızı malesef yakalayamadık.
Kader, siz nasıl bütün sebepleri oluştursanızda, bazen bir şeyler oluvermiyor.
Teknemizin ayarlarındaki sorunu çözemeyince Alparslan hocadan istifade edemeden hocayı uğurlamış olduk.
Ama günün en kazançlı çıkanı Eslem olmuş; benim bir koşturu taksime DAAD'a evrak götürmeye gittiğim anda kendisinin Hatip ebrularına Alparslan Hoca tarafından bir beğeni gelmiş, havasını görmeliydiniz...(şaka bir yana Eslem'in içimizdeki en iyi öğrenci olması sebebiyle bu övgüyü hak ettiğini söylemeliyim, yolun açık olsun değerli tekne arkadaşım ve güzel kardeşim,
Allah bir ömür boyu seni ebru teknesinden ayırmasın:D)

25 Kasım 2014 Salı

Anadolujet Ihlara Uçağı


Anadolu Jet Ihlara Boeing 737-700 TC-SAE Uçağı

Anadolu Jet'in 24.11.2014 tarihinde 20:40 Konya-İstanbul Sabiha Gökçen Seferi yapan Boeing 737-700 tipi kuyruk numarası TC-SAE olan Ihlara adlı uçağıdır.

Ihlara uçağını daha önce Aralık 2013'te Mardin - İstanbul Sabiha Gökçen uçuşunu yaparken kullanmıştım, ikinci kez binmek nasip oldu.
Bana Mardin'i ve Mardinden kalan hatıraları hatırlattığı için biraz duygulanmadım değil.:D




Anadolujet Abant Uçağı


Anadolu Jet Abant Boeing 737-700 TC-SAL Uçağı

Anadolu Jet'in 23.11.2014 tarihinde 19:00 İstanbul Sabiha Gökçen - Konya- Seferi yapan Boeing 737-700 tipi kuyruk numarası TC-SAL olan Abant adlı uçağıdır.





22 Kasım 2014 Cumartesi

Battal Ebrularım 3


Battal Ebrularım 3

21.11.2014 tarihinde Ebru kurusunda yaptığımız Battal ebrulardan seçmeler.
Aralarında bazıları sadece neftli boyalardan yaptık, ve neftli boyaları bol bol kullandık, ilginç ve güzel ebrular çıktı, onun dışında 2-3 tane çift katlı yaptım, daha fazla yapmadığım için alt başlık altında paylaşmak istemiyorum.
Ayrıca iki ebrumda hava kabarcığı kaldı, o an felaket derecede sinir oldum, ama nazar boncuğu diye öfkeme hakim oldum, bazen çok enaniyet yapıyoruz, böyle ufacık bir delik bütün havanızı indiriveriyor.
Birde bu hafta paylaştığım ebrulardan 3 tanesi Hocama ait, fakat burada belirtmeyeceğim, ama ebrudan anlayan erbabı resimlerden hangilerini benim(MTG) yaptığımı hangilerini hocamın yaptığını çok rahat fark edebileceklerdir.
Belirtmeliyim ki bu hafta paylaştığım en güzel Ebru çalışması hocamın ebrusu (Hadi bakalım ilk kopya geldi)
Bu hafta teknemizin suyunu yeniledik, inşallah haftaya güzel battal desenli ebrular yapabilme ümidiyle...








21 Kasım 2014 Cuma

Daniel Corney Yaban Kazları takdim özet ve değerlendirme yazısı


Daniel Corney Yaban Kazları

 Çok nadirdir önce filmini izleyip ardından kitabını okuduğum eserler. Yaban kazlarıda bunlardan birisi. Sanırım 2003-04 olması lazımdı filmi izlediğim seneler. Kitabın başlığı direkt olarak filmi getiriverse de önüme, 4,5 saatlik bir YHT(istanbul-eskişehir, eskişehir-konya) yolculuğunu geçirecek bir alternatif olmadığından biraz da mecburiyetten başladım okumaya.

Gerçi filmi sevmiştim, çünkü başrol oyuncusu ölmüş, hikaye klasik Amerikan kurtarma algısıyla hiç kimsenin burnu bile kanamadan almak yerine hikayenin en başat 2 karakterini de öldürerek ve bu adam ölmemeliydi dedirtecek iken beni ters yüz ettiği için sevmiş olmalıyım..

Hayata benzer paralellerde giden kurguları seviyorum, aşırısı kafamı çok zorluyor rahat edemiyorum... olmayacak bir şey ile zihnimi meşgul etmenin gereksizliği (kendi hayallerimi kurarken değil tabiii...) başkalarının kurgusu ve hayaline adım attırdığı için uzak duruyorum.

Filmden aklımda kalan en son sahne Janders'in uçağa yetişemediği için arkadaşına "beni vur, canlı geçmeyeyim ellerine" sözleri sonrası Jeremy tarafından vurulması benim zihnimde hala canlı yaşayan enteresan enstantanelerden birisi olarak hala durmaktaydı, kitabı okuyunca o sahnenin büyüsüde sanırım bir kez daha beni düşündürttü!
"sen olsan aynısını yapar mıydın?"
Büyük muamma, özellikle benim için.

20 Kasım 2014 Perşembe

Sadık Hidayet Kör Baykuş takdim özet ve değerlendirme yazısı


Kör Baykuş - Sadık Hidayet
 Bir bohem hikayesi, yazarın ruhsal manada isyanını anlattığı bir eser. Biraz realist duygularla ve inançsızlığın kol gezdiği bir adamın iç isyanına ve ruhsal nazariyesine bakılan bir öykü. Hikaye oldukça kasvet içeriyor, aranan şeyin ne olduğu belirsiz bir arayış ve kavuşma umudundan çok bir yok olma/hiçlik haykırışı diye nitelendirebiliriz.

Dini ve ahlaki hiçbir kaygıyı dikkate almayan, salt yaşamın realistçe, sırf bu yüzden birazda acımasız aktarıldığı bir öykü. Romanda denilebilir aslında; küçücük ebadına rağmen çok yoğun ve kastedilen içeriği devasa boyutta.

Kısaca ruhsal acıyı yazınsal açıdan güzel betimlemiş, tıpkı ilk girişte özetlediği gibi:
"Yaralar vardır hayatta, ruhu cüzzam gibi yavaş yavaş ve yalnızlıkta yiyen, kemiren yaralar."

M.T.G. tarafından Kasım 2014 de okumuş ve son derece kişisel hassasiyetleri göz önünde bulundurarak subjektif bir değerleme değerlendirilmiştir puanı 10/6. 

17 Kasım 2014 Pazartesi

Battal Ebrularım 2


14.11.2014 tarihinde kursta yaptığım son battal ebru çalışmaları.
Teknemiz yaklaşık 4 haftadır aynı suyla idare ettiği için biraz can çekişti, genede işe yarayabilecek bir kaç ürün çıkarttık.
Haftaya Battal Ebru adına daha güzel çalışmalar yapabilme ümidiyle şimdilik bunlarla idare edeceğiz.














16 Kasım 2014 Pazar

16 Kasım 2014 bir Çeyreğe ramak kalmış Yaşam

24 yıl ya da 8766 gündür nefes almaktayım. Bir çeyrek yüzyıla ramak kalmış bir ömürdeyim.
ilk nefes aldığım günden beri geçen saniyeler akan zaman hepsi geride kalmış, hala uçup gidiyor,
arkada bir ömür bırakarak.

aslında hiç sevmemişimdir, sevememişimdir, dünyaya ilk adım attığımız günü,kutlamayı,
hele birde şu asrımızda neredeyse hep bankalar tarafından hatırlanan bir güne dönüşmesi, sabahın ilk ışıklarında telefonu elinize alınca, bankaların kalın ve kocaman harflerle ekranda beliren isimleri ardılında sağlık, esenlik ve mutluluklar diledikleri resmiyet kokan kibar naziklikleri beni bir kez daha soğutuyor bu günden. ama şu da bir gerçek, sabahın ilk saatlerinde mailime ve telefonuma gelen her 10 mesajdan 7-8 tanesinin bankalardan olması acaba kapitalist dünyadaki tek halden anlayanların bankalar mı olduğu sorusunu da bana sordurtmuyor değil!!!

aynısını bende yapıyorum, toplumsal kabulün çok aşırı olduğu bir gün.
yada hala kafam karışık.

her şey bir yana şuanda 25 yaşındayım ve en kötüsü de sağlık güvencemi ve genç olarak sahip olduğum indirimli seyahat hakkımı kaybetmek üzreyim. yaşlanmak bir yana bu beni çok endişelendiriyor:)