Sayfalar

Sayfalar

18 Mayıs 2014 Pazar

Rodos Şövalyeleri ve Osmanlılar Doğu Akdenizde Savaş Diplomasi ve Korsanlık – Nicolas Vatin özet

Osmanlı Tarihi dersi için hazırlanmış bir ödevdir. Ödev içeriği Nicolas Vatin'in Rodos Şövalyeleri ve Osmanlılar: Doğu Akdeniz'de Savaş, Dİplomasi ve Korsanlık Kitabı için hazırlanmış bir bireysel yorum içerikli ve de bütün bölümlerden hususi olarak bahsedildiği uzun bir kitap tanıtım ve incelemesidir.

Rodos Şövalyeleri ve Osmanlılar: Doğu Akdeniz’de Savaş, Diplomasi ve Korsanlık – Nicolas Vatin
( Kitap İnceleme Ders Ödevi)


Rodos Şövalyeleri ve Osmanlılar: Doğu Akdeniz’de Savaş, Diplomasi ve Korsanlık
  “Yazar Nicolas Vatin bu eseri kalem almasının nedenini Doğu Akdeniz’de önemli bir yeri olan Rodos Şövalyelerinin tarihini efsanelerden arındırmaya ve belgesel bir zeminde oturtmaya girişmiştir.”
Coğrafya ve İnsan Unsuruna Toplu bir Bakış
    Yazar bu bölümde “Hospitaller” şövalyeleri tarikatının Rodos’a geliş sürecini anlatmıştır. Ardından Rodos’un coğrafi ve fiziki yapısını bize göstermiştir. Rodos ile 12 adanın Anadolu ile olan bağı ve fetih öncesi buradaki yaşam hakkında bize kesitler sunmaktadır. Son olarak bu bölgede Rodos Şövalyelerinin askeri bakımdan nasıl konumlandıklarını anlatmaktadır.  
    “Rodos Toplumu” başlıklı bölümde ise Rodos ve civarında şövalyelerin egemenliği altındaki bölgelerde yaşayan halkların sosyal durumlarıyla ilgili bilgiler verilmektedir. Ayrıca şövalyelerin hangi milletlerden oluştuğu ve idari yapıyı nasıl seçtiğine dair bilgilerde mevcuttur. Adada ki şövalyeler İtalya, Almanya, İngiltere, Fransa, Auvergne(Fransanın güneyinde bir bölge), Provence(Marsilya yakınlarında bir bölge), Kastilya (Portekiz), Aragon(Katalonya) milletlerinden oluşmakta ve her milletin başında bir amiral/baş balyos/ şansölye ve büyük komodor gibi adlar verilen liderler mevcuttur. Bir dini tarikat olduğu için adada ki dini masrafların tüm gruplar tarafından ortak karşılandığı bilgiside metnin son bölümlerinde verilmektedir.
 Yazar birinci bölümde “Ekonomiye Toplu Bakış” adlı bölümde Rodos’un etrafındaki adaların tarım için verimli arazilerin mevcut olduğunu ama etraflarında her daim tehlikenin mevcut olması ve düşmanlardan gelecek baskın tehditlerine karşı tetikte olunması nedeniyle yeterince gelişmediğini öne sürmüştür. Bundan dolayı bu bölgede ki ekonominin ana damarını ticaretin oluşturduğunu ve bunun aynı zamanda bir canlılık ve süreklilik arz ettiğini söyler. Bu ticaret Rodos ve çevresini daima dışa bağımlı bir hale de getirmiştir.
  “Rodos’un Gereksinimlerinin karşılanması” bölümünde Rodos ve çevresi için en hayati nesne olan gıda ihtiyacının ve Rodosluların baskın ve savunma için levazımat ve materyallerin nasıl ve nerelerden temin edildiği açıklanmıştır.  Burada yazara ilginç gelen nokta ise, Rodosluların dibinde Anadolu, Yunanistan, Kıbrıs ve Mısır dururken, ispanya ve İtalya’dan tahıl ithal etmesidir. Askeri levazımat ve gemi temin noktasında ise Rodos tamamen ithal edici konumdadır ve her türlü askeri malzeme ve gereçler Batı’dan gelmektedir.

Annales Ekolü/Okulu özet değerlendirme ödev metni

Sosyolojide yöntem sorunu dersi için 2014 bahar döneminde hazırlanmış ve deerste sunum yapılması için hazırlanmış ve ağırlıklı olarak Peter Burke'nin kitabından yararlanılmış Annales okulu/ekolü hakkında kısa ve özet bir bilgi çalışmasıdır.



Annales Ekolü/Okulu
1929 yılında Lucien Febvre ve Marc Bloch tarafından Fransa da kurulmuş olan Annales dergisi etrafında ortaya çıkmış olan ekoldür. Bu derginin amacı standart tarihi dergilerin aksine, diğer coğrafya, ekonomi, siyaset vb. bilimleri de kullanarak disiplinlerarası bir yöntem düşüncesi geliştirmektir istemişlerdir.[1]
Tarihçi olarak bu dergiyi kurmalarında diğer disiplinlerden neler öğrenebileceklerinin farkına varmayı amaçlamışlardır. “Bloch ve Febvre, sosyal bilimcilerin öncelikle çağdaş sorunlarla ilgilendiklerini belirtmekle birlikte, tarihçilerin kaynaklarına hangi sorunlarla yaklaşacaklarını ancak toplumsal bilginin diğer alanlarıyla uğraşan meslektaşlarının yardımıyla kavrayabileceklerini savunmuşlardır.[2]

Kurucular
Annales hareketinin ilk kurucuları 16.yy uzmanı Lucien Febvre ile Ortaçağ uzmanı Marc Bloch’dur. L. Febvre, Ecole Normale Superior’a 1897 yılında kaydolmuştur. “Bu okul o yıllarda Paris üniversitesinden ayrı küçük ama düşünsel etki gücü geniş olan bir kolejdir. Her sene 40 kadar öğrenci kabul eder ve bunları standart üniversite eğitimi yerine, seminer tarzında; bir öğretim üyesinin önderliğinde bir konuyu incelemek veya tartışmak için genellikle ileri düzeydeki öğrencilerden oluşan gruplara verilen metod ile işlemektedir.” L. Febvre’nin burada ilerdeki bilimsel çalışma hayatına etki edecek 5 önemli isimden ders alma imkanı bulmuştur. Felsefeci Henri Bergson, coğrafyacı Paul Vidal de La Blache, Felsefeci-antropolog Lucien Lewy-Bruhl, Snat Tarihçisi Emile Male ve Emile Durkheim’in öğrencisi olan dilbilimci Antoine Meillet idi. Özellikle Meillet’e hayranlığını, Febvre devamlı dile getirecektir. Kendisi ayrıca sol çizgide çıkarılan ekonomik ve toplumsal kurumlar hakkında incelemeler açısından çok zengin bir çalışma olarak nitelendirdiği “Historie Socialiste de la revolution Française’in (1901-03) etkisinden de söz etmektedir.”[3]
Marc Bloch’da Ecole Normale Superior’a girmiştir. Babası bu okulda eski çağ tarih kürsüsü olan bir araştırmacıdır. Marc bloch Ecole’de kendisine en çok etki eden kişinin Emile Durkheim olduğunu söylemiş ve özellikle onun çıkarmış olduğu “Anne sociologique” dergisinin kendisinde tesirinin büyük olduğunu ifade etmiştir. M. Bloch burada çağdaş siyasete ilgi duymasına rağmen orta Çağ tarihi üzerine uzmanlaşmayı tercih etmiştir.[4]
                                                          
Marc Bloch ve L. Febvre aynı okulda okumalarına rağmen Febvre, Bloch’dan 8 yaş büyüktür. İkili 1920 yılında Strasbourg üniversitesinde ki görevlerine başlayıncaya kadar ortak bir birliktelikleri olmamıştır. “M. Bloch’ün coğrafyaya ilgisi, Febvre’ün ise sosyolojiye olan merakı daha güçlüdür. Bununla birlikte ikisi de disiplinlerarası ve sorun odaklı bir düşünme tarzına sahiptiler. Bütün bunlar Strasbourg üniversitesinde hoca olmalarıyla aralarındaki bağın daha da güçlü bir şekilde oluşmasıyla sonuçlanacaktı.[5]
 “Bloch ile febvre’in her ün bir araya geldikleri 1920-1933 arasındaki Strasbourg dönemi Annales hareketinin filizlenmesi ve doğmasına yol açacaktır. Bu ikilinin çevresinde son derece canlı bir disiplinlerarası grubun yer alması, ayrıca onların bir araya gelmesine vesile olan Strasbourg kentinin Almanlardan daha yeni geri alınmasından dolayı ve de Strasbourg üniversitesinin yeni oluşturulmakta olması, ortamın da düşünsel yeniliğe elverişli olması sayesinde disipliner sınırların aşılarak fikir alışverişinin yapılmasını kolaylaştırıyordu.[6]
Avrupa da Annales Öncesi Tarih Yazımı

“Heredotus ve Thukydides’in çağından beri Batı’da tarih çeşitli janrlar içerisinde- manastır vakayınameleri, siyasi anılar, antika meraklısı denemeler vb.- yazıldı. Gelgelelim büyük adamların –şeflerin ve kralların- yaptıkları büyük işlerin öyküsü olarak sunulan siyasi ve askeri olayların anlatısı uzun bir süre tarih yazımının başat biçimi oldu. Bu başat biçim ilk ciddi itirazlarla Aydınlanma döneminde karşılaştı.[7]

“PİAGET’NİN AHLAKİ GELİŞİM EVRELERİNİ TESPİT ETMEYE YÖNELİK HAZIRLADIĞI HİKÂYELER” İLE 6-13 YAŞ ARASINDA ÇOCUKLARDA AHLAKİ GELİŞİM TESPİT ÇALIŞMASI



“PİAGET’NİN AHLAKİ GELİŞİM EVRELERİNİ TESPİT ETMEYE YÖNELİK HAZIRLADIĞI HİKÂYELER” İLE 6-13 YAŞ ARASINDA ÇOCUKLARDA AHLAKİ GELİŞİM TESPİT ÇALIŞMASI
( Ahlak Psikolojisi Final Ders Ödevi)


1 ) - Erkek –  9 Yaşında –  3. Sınıf
Hikâye 1
1- “Ali, odasında iken annesi onu yemeğe çağırır, fakat Ali annesinin çağırdığı odadan içeri girerken kapının arkasındaki sandalyede içinde on beş bardak bulunan tepsiyi devirir ve bardaklar kırılır.”
2- “Mehmet, annesi evde yokken kavanozdan şeker almak ister ve rafa uzanır ancak kavanozu yere düşürür ve kırılır”.

Soru 1: Hangi çocuk daha suçludur? Hangi çocuk daha yaramazdır? Neden?
Soru 2: Sence ceza verilmeli mi? Nasıl bir ceza verilmeli?
1 -  Ali suçludur çünkü 15 tane bardak kırıyor.
Mehmet’e normal, Ali’ye fazla ceza verilmeli.
Ali den bardakların parasını alalım; Mehmet’ten hem şekerin’ hem de şekerliğin parasını alalım.

Henüz Dışa bağımlı dönemi yaşamaktadır, olaylarda niyeti görememekte sadece sonuca göre değerlendirmektedir. Ceza değerlendirmesini ise sadece maddi olgulara göre vermiştir.

Hikâye 2
1- “Emre isminde küçük bir çocuk, babasının masasının üzerinde unuttuğu dolma kalemi ile oynamaya başlar. O sırada da masa örtüsünü küçük bir damla mürekkeple lekeler.”

2- “Can isminde başka bir çocuk, babasının masanın üzerinde bıraktığı dolma kalemin bittiğini görür. Babasına yardımcı olmak için kaleme mürekkep doldurmak isterken, mürekkep şişesine eli çarpar, masa örtüsü üzerinde kocaman bir leke oluşur.”
Soru 1: Hangi çocuk daha suçludur? Hangi çocuk daha yaramazdır? Neden?
Soru 2: Sence ceza verilmeli mi? Nasıl bir ceza verilmeli?
2 -  Emre yaramazdır, çünkü kalemle izinsiz oynamıştır.
Can da yaramazlık yapmıştır ama babasına yardım etmek istiyor.
Can’a da Emre’ye de ceza verilmelidir.
Can’ın cezası döktüğü mürekkepleri temizlemesi;
Emre den ise döktüğü mürekkeplerin parasını isteyelim.

Burada niyet görülmüş ve ona göre özerk dönem yaklaştığının ilk işaretleri sezilmiştir. Cezalar ise orantılıdır.


Hikâye 3
1- “Ali çok fakir ve küçük olan bir arkadaşı ile karşılaşır. Bu arkadaşı ona evde yiyecek bir şey olmadığı için o gün hiçbir şey yemediğini söyler. Sonra Ali bir fırına girer, parası yoktur ve fırıncının arkasını dönmesini bekler, bir ekmek çalarak kaçar. Ekmeği arkadaşına verir.”
2- “Ayşe dükkâna girer, tezgâhın üzerinde çok güzel bir kurdele görür ve kurdelenin elbisesinin üzerinde çok güzel duracağını düşünür. Böylece dükkân sahibesi arkasını dönünce onu alarak kaçar.

Soru 1: Hangi çocuk daha suçludur? Hangi çocuk daha yaramazdır? Neden?
Soru 2: Sence ceza verilmeli mi? Nasıl bir ceza verilmeli?
3 -  Ayşe daha suçludur çünkü kendini beğendirmek için hırsızlık yapıyor.
Ali de suçludur ama o arkadaşına yardım etmek için hırsızlık yapıyor.
Ali’ye biraz kızalım; Ayşe’ye çok kızalım ve 5 tane kurdele parası isteyelim.

Burada da niyet görülmüş ve ona göre ceza muamelesi verilmesi istenmiştir. Burada bağımlı dönemden çıkılmaya başlandığının işaretleri daha somuttur.

Genel Değerlendirme:
Bağımlı dönemden genel itibariyle çıkmaya başlanmıştır. Ama henüz bu devre tam olarak atlatılamamıştır. Özerk dönem’in ilk safhalarında bulunmaktadır. Cezalar ise olaylar ile orantılı ve bağım dönem ile özerk dönem arasındaki çocukların algılayışlarına göre verilmesi muhtemelen cezalardandır.