Sayfalar

Sayfalar

30 Haziran 2014 Pazartesi

oocl novorossiysk fotos

                                             OOCL NOVOROSSIYSK ZIMCZJ


İstanbul boğazından haziran ayı içerisinde geçen 40.000 tonluk malta bandıralı OOCL NOVOROSSIYSK gemisine ait fotoğraflar.


 gemiye ait teknik bilgiler
IMO: 9391268
MMSI: 249675000
Çağrı İşareti: 9HXJ9
Bayrak: Malta (MT)
AIS Type: Cargo
Gross Tonnage: 40030
Detveyt: 50829
Boy x Genişlik: 260.05m x 32.25m
Yapım Yılı: 2009
Durum: Active




İstanbul Büyükşehir Belediyesi Gençlik Meclisi Boğaz Turu 2014

İBB Gençlik Meclisi Boğaz Turu 2014

2 yıldır devam eden meclis görev sürelerimiz bu yılbaşında dolmuş durumdaydı, fakat malum yerel seçim vb nedenlerden dolayı yeni  meclis seçim çalışmaları biraz ağır aksak yürüdüğü için eski meclis ekibi olarak hala gözüküyoruz.

20.06.2014 tarihinde ise hem veda hem de moral olması amacıyla meclis üyelerine yönelik bir boğaz turu icra edildi. Kabataş sahilinden kalkan ve Anadolu sahili istikametinden ikinci köprü altına kadar gidilip oradan Avrupa kıyısı istikametinde yaklaşık 2 saat 20 dakika süren keyifli bir geziydi.
Ayrıca 3 yıldır İstanbul'da olmama rağmen neredeyse 2,5 yıldır boğaz turu yapmamış birisi olarak benim içinde gayet güzel geçen bir turdu.

biraz bol fotoğraf çektim, istanbul boğazı hatırası olarak meraklılarına ve sevenlerine faydalı olması amacıyla  

boğaz köprüsü

 

Gunday Jashn e Ishqa Türkçe altyazılı


Jashn e Ishqa - Full Song - GUNDAY


Uzun zamandır Dhoom3 filminden sonra güzel hint müziklerine denk gelememiştim. Dhoom3'ün müzikleri ise nağmeleri ve tınılar çok hoş olmasına rağmen hem sözlerinin içeriği hemde kliplerinin inanılmaz derecede cinsellik barındırmasından dolayı neredeyse hiç izleyemediğim ama çok sık dinlediğim için biraz bıkkıntı vermişti. Neredeyse 2 aydır doğru dürüst bir parçaya denk gelememiştim şöyle her gün dinleyebileceğim bir müzik ritmine ve tınısına sahip olsun diyebileceğim.
Gunday filmindne yeni haberdar oldum, youtube de YRJ(Yash Raj Films) kanalına abone olduğum için oradan her gün onlarca hint filmi ve müziğiyle karşılaşıyorum ama bu kadar seçenek içinde hem seçmek hem de dinleyebilmek gerçekten bayağı zor. İşiniz biraz rastgele ye kalıyor...

O rastgelelerin birisinde  Jashn-e Ishqa (Festival aşkta/Kutlama aşkta) adlı parça denk geldi. Açıkcası bayağı hoşuma gitti. paylaşayım istedim.

bu da youtube de Bolyywood takipçilerinin bildiği Ece Nur İnce'nin çevrisiyle şarkının türkçe alt yazılı kısmı.

TCG Kemalreis F-247 Firkateyn Fotoğrafları

TCG Kemalreis F-247 Firkateyn


 20.06.2014 tarihinde İstanbul boğazında demir atmış bulunan TCG KEmal Reis(F-247) Firkateynin Fotoğraflarıdır. Gemi de bayrak töreni esnasında fotoğrafladım ama maalesef fotolar deniz motorunun çok sallanmasından dolayı bulanık çıkmış o yüzden işe yarar sadece bir tane foto ekleye bildim.


Bediüzzaman hazretleriyle marka olmak istiyoruz - Bediüzzaman Said Nursi'nin adı caddeye verildi

Bediüzzaman Said Nursi'nin adı caddeye verildi

Kaymakam: Bediüzzaman hazretleriyle marka olmak istiyoruz

Bediüzzaman Said Nursi hazretlerinin ismi, doğup büyüdüğü yer olan Bitlis'in Hizan ilçesindeki ana caddeye verildi.
 
İlçe Kaymakamı Sedat İnci'nin girişimleri ve belediye meclisinin aldığı kararla daha önce Tatvan Caddesi olan ana caddenin ismi, Bediüzzaman Said Nursi Caddesi olarak değişti.
 
Kaymakam İnci, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Bediüzzaman hazretleriyle marka olmak isteyen bir şehrin ana caddesinin isminin de o şehrin oluşturmak istediği imaja uygun bir isim olması gerektiğini söyledi.
 
Bu nedenle kaymakamlık olarak belediye meclisine teklifte bulunduklarını ve caddenin ismininin "Bediüzzaman Said Nursi" olarak değiştirdiklerini ifade eden İnci, şöyle konuştu:
 

Bezmi Alem Valide Sultan Camii Fotoğrafları

Bezmi Alem Valide Sultan Camii

Son dönem Osmanlı Camii'lerinden ve deniz kenarında kendine has heybetiyle duran ve iç mimarisi oldukça süslemeli bir mabet. Alışılageldik Osmanlı Camii mimarisine hem benziyor hem de çok farklı, sanırım bu onu kendine has kılan başlıca özelliği. Kabataş'ta sakin bir iç huzuru geçirmek isterseniz 5 dakika havasını teneffüs edebileceğiniz bir mekan.

 camiinin mihrabı ve iç görünüşü
 kubbeden bir görüntü


 Geniş bakışla camiinin içi

21 Haziran 2014 Cumartesi

Yeni bir tad olarak DUKKA Baharatının lezzeti DUKKAH

Dukka/ Dukkah

geçenlerde yeni bir lezzet denedim; adı Dukka.
Bir baharat karışımı ve yoğurt ile tüketilen bir tad.
Arabistana giden oda arkadaşımın getirdiği ve mutlaka yemem noktasında övdüğü bir baharattı.
internette hakkında "dukkah olarak da bilinen bir baharat ve kuruyemiş karışımı.
içinde kinzi (yani diğer adlarıyla kişniş/kuzbara/aşotu) tohumu, kimyon tohumu, susam, toz kimyon, rezene tohumu, iri dövülmüş karabiber ve kavrulmuş badem bulunur.
yoğurtla olduğu kadar sızm zeytinyağıyla da pek güzel gider."
yorumları mevcut.
Mısır'a özgü bir baharatmış.

aha buda nasıl bir şey olduğu hakkında bir resmi

Arakdaşın ısrar etmesine gerek yoktu çünkü baharat severim ve yeni tadlar denemekten kaçınmayan birisi olduğum için çekinmeden denedim.
çeşitli yöntemleri varmış yemek için.
Yoğurtla karıştırılıp yeniyormuş,
zeytinyağına banılıyormuş yada yoğurt ve bal ile karıştırılıp baharat zevkinize damak tadınıza göre
ayarlanabiliyormuş.
ben hazır yoğurtla karıştırdım ve içine de bal döküp bir karışım yaptım aşağıda ki fotoğrafta olduğu gibi.

Dukka, yoğurt ve bal karışımı

Tadı nasıl oldu derseniz hayatımda buy tada benzer iç bir şey yediğimi hatırlamıyorum.
Etrafımda ki herkeste aynı şeyi söylediler.
bildiğimiz ya da alışık olduğumuz hiç bir Türkiye ye ait bir damak tadına benzemiyor.
Ben baharatı sevdiğim için bana ilginç bir tad olarak geldi ve zaman zaman yiyorum farklılık olsun diye.
tadını tarif etmek isterdim ama üzgünüm; neye benzeteceğimi bilemiyorum
ol sebep
kendiniz deneyip bakmak zorundasınız.

Gönüllüler Hareketi Nijer Afrika İftar programları

Bu yazı Gönüllüler hareketinin Nijerde ve diğer afrika ülkelerinde yapmış olduğu faaliyetleri destek olma ve duyurma amacıyla paylaşılmıştır.

Değerli Dostlarımız,
2010 Yılında Nijerde başlattığımız iftar programımıza geçtiğimiz yıllarda çad, Sİerra Leone, Tanzanya,  (Bengaldeş) Arakan kamplarını da dahil ettik ve otuz ramazan 12.000 Kişiye sizlerin ikramını ilettik.
Bu ülkelerde Ramazan da beklenir olduğumuzun haberlerini sıklıkla alıyoruz. Sizlerin yardım ve desteği ile bu  yılda bu ülkelerde iftar programı başlatmış bulunuyoruz.
Sizler bu yılda iftar programımıza katkıda bulunmak isterseniz, ekteki formumuzu doldurup gönderebilir veya Derneğimizi arayarak bağışlarınızı bildirebilirsiniz.
Bir Kişinin Günlük iftar bedeli . 1.- TL

Satır içi resim 1

Satır içi resim 2

17 Haziran 2014 Salı

bir anelka öyküsü

Nicolas Anelka, ya da Abdul-selam Bilal, burada yazılanlar acı bir hayranlık öyküsüdür.



futbolla bir erkek çocuk olarak çok erken yaşlardan itibaren tanıştım, ne zamandan beri fenerbahçeli oldum derseniz 5 yaşımda ki hatıralar beni dünün fenerbahçesi bugünün şikebahçelisi yapmış diye hatılıyorum. daha eskisi yok...

futbol biraz da hayranlık demektir.. . hani derler ya ortada bir gabak içinde 1 top, 22 salak ve milyonlarca avanak diye o avanklardan birisi olarak mutlaka kabağın içindeki salaklardan mutlaka bir kaçına hayranlık duyarak geçirmişizdir.

günümüz futbolun bir bela olduğunu reddetmiyorum, reddetmek gibi körlük de yapamam, çaresi olmadığını da düşünüyorum yakalanan için en basit tabirle sürünerek kalabilirsiniz.

her neyse ideolojik tartışma zemininde yenileceğim için fazla uzatmıyorum...
bir avanak taraftar olarak benimde büyük hayranlık duyduğum bugüne kadar 3-4 salak oldu...

bunlardan ilk başta ki elvir baliç ti tabiki çocukluğumda ki fırtına gibi esen bir rüzgar ve o dalgalı saçlarla elvir baliç hayatımda ki ilk hayranlık duyduğum futbolcu idi.


ama bu hayranlığımı bastıracak 2 oyuncu daha çıkmıştır.
bunlardan ilki gene baliç ile aynı jeneresyon döneminden olan Nicolas Anelka dır...

Anelka Anelka anelka çığlıkları sipikerin hala kulaklarımdadır.
artistik bir ismi var dı çocukluk ve gençlik dünyam için...

Bir serginin düşündürdükleri; 29 Mayıs Üniversitesi Ebru Atölyesi Sergisi ve bir eser sahibi olarak MTG

Bir serginin düşündürdükleri ve 29 Mayıs Üniversitesi Ebru Atölyesi Sergisi ve bir eser sahibi olarak 
MTG

Aslında sanat zevkim bayağı sınırlıdır yok bile sayabilirsiniz belki... 
Nedeni belkide hiç vakit ayırmadığım ya da önem atfetmediğim için olabilir belki.
Ama EBRU Sanatı müstesna
EBRU benim için çok farklı manalar ifade ediyor.
Bu sanatı bu odunsu ruh yapımla nasıl bu kadar sevdim hala bilemiyorum
çok bilmek önemli değil derler çünkü sevginin tanımı yapılamazmış...

Geleneksel Türk-İslam sanatlarından EBRU Sanatı ile ilk tanışmam sanırsam ilahiyat 1. sınıfı'ın yazında Konya B.B. Komek kurslarında tanışmıştım.
 onun öncesinde ise mazisi imama hatip yıllarıma giden ufak pürüzlü hatıralar mevcut, çok istediğim halde görevlilerin sen liselisin diye bir defa kurs listesinden adımın çıkarıldığı bir defada mesleki tatbikat kursuna seçilmem nedeniyle devamsızlıktan kaldığım 2 ayrı yılda 2 ayrı kurs maceram olmuştu.
Bu içimden gelen sese kulak verebilmek için tam 3 yıl beklemem gerekecekti.
En son sağolsun hem komşumuz olan ilk Ebru Hocam Kadriye Abla sayesinde 1 yaz döneminde haftanın 4 günü günde 6-7 saat süren bir eğitimden geçmiştim bundan 5-6 yıl önce.
Ta o zamandan içimde ki ses Talha bunu iyiki sevmişsin demişti
İnşallah ömür boyu uğraşacağım ve vaktimi harcayacağım bir uğraş olması temennisiyle

Ebru ile nasıl tanıştığıma dair bu kısa özetten sonra bugüne ait ebru çalışmalarından da bir kaç kelam etmek istiyorum.
Okumakta olduğum 29 Mayıs Üniversitesi bazı noktalarda öğrencilerine sınırsız ve dışarıda kolay bulunamayacak imkanlar açmakla haklı bir gurur duyabilir, çünkü öyle.
Bun imkanlardan biriside 1,5 yıl önce açılan Ebru Atölyesi.

Atölye Hocamız bize her hafta Marmara ünv. Güzel Sanatlar bölümünden gelerek bizlere yardımcı olan ve bu sanatı bize daha da sevdiren değerli Hocamız Seher Aşıcı Hanım; ki sayesinde bu yazının esbabı mucibesi olan serginin aslında baş mimarıdır.

Sergimiz 29 Mayıs ile 6 Haziran Tarihleri arasında İstanbul 29 Mayıs üniversitesi Bağlarbaşı yerleşkesinde ziyaretçilerini ağırlamıştır.

(Bu Yılın Son dersinde Seher hocamız, Eslem, YunusEmre ve Ben) 
(Aslında serginin %40 payını çeken iki aktör hocalarının yanına dizilmişler, )

16 Haziran 2014 Pazartesi

Bir 29 mayıs düğün hatırası


29 mayıs üniversitesinin bir çok özelliği mevcut.
İyi-kötü, güzel, mantıklı-saçma ve muhteşem olanaklara sahip
Hepsinden öte İSAM ile aynı kampüste olması her şeye değecek bir imkan gibi.
Ve belkide diğer üniversitelerden bizi ayıran en önemli hususta 4 yıldır aynı mekanları 24 saat boyunca(yemekhane, derslik, kütüphane ve yurt ve de o saklı bahçemiz) paylaşan bir topluluk olması.
 Bu topluluk da olmanın bazı fayda ve zararları da mevcut;
en büyük faydası (öyle diyorlar...) okul içinde evliliklerin yüksekliği ve evlenme yaşının bayağı gençleşmesi.
Bugünkü hikayemizde öyle bir evlilik hikayesinden.
14.06.2014 tarihinde Okulumuz öğrencilerinden Ömer Said ve Sümeyye hanımın düğün merasimlerini gerçekleştirmiş olduk.
(Allah mesut ve bahtiyar bir şekilde her iki dünyada da hayat arkadaşlıklarını daim eylesin inşallah..)

Okulumuzda bu 2. senede okul içi 3. evliliğimiz ve totalde 6. düğünümüzü yaptık.
İşin ilginç olan bir başka yanı ise evlenenlerden düğününü yeni yaptığımız ve aynı zamanda okulun bu yıl ilk mezunlarından olan ömer said hariç hiç birisinin mezun dahi olmaması.
ve daha korkunç olanı bugüne kadar evleeenenlerin hepsi aynı sınıftan..
ben bu uidb'nin ilk mezunlarına kocaman bir maşallah çekiyorum ve hepsinin (daha doğrusu bekarlarının) inşallah diplomalarını almadan düğününü görmek duasıyla diyorum
(artık amin dersiniz bu yazıya..)

hala okuyorlar...
aynı sıraları paylaşıyorlar... 
ilginç bir deneyim olsa gerek.
hasılı kelam bir bekar olarak bu mevzuyu fazla derinleştirmeden hikayemize devam ediyoruz.

Bir 29 Mayıs Düğün Hikayesi


Grup Kardelen Gidenlerin Ardından ve A.Rıdvan ile M. Ali Hatırasına

Bu sayfa bir sabahın alacasında Ürdün'e gönderdiğimiz Rıdvan ve M. Ali'nin ardından
hatıra niyetiyle içime doğan hislerin sanal mürekkebe dökülmesiyle ortaya çıkmıştır. 

o sabah aklıma sizi uğurlarken elimde makine ilk aklıma gelen şey Grup Kardelen'in "Gidenlerin Ardından Ağladılar" parçasının sözleriydi
bugünde bu parçayı her ikinize armağan ediyorum,
bol bol dinleyin. 

Gidenlerin Ardından
Çelik yürekleriyle
Eğilmeden yıkılmadan
Gidenlerin ardından
Ağladılar ağladı

9 Haziran 2014 Pazartesi

Om Shanti Om film değerlendirme yazısı


Om Shanti Om filmi değerlendirme yazısı

Klasik bir hint filmi tadında değil aslında
Sharukh Khan'ın bollywood'da yıllardır rol alan on binlerce ufak rol oyuncularından birisinin hayallerine dem vurduğu bir hikaye aslında.
biraz müzikal tadında ve hintlerin reankarnasyon inancı şeklinde şekillenmiş
ve bizde ki türk filmlerinde de geçerli olan yeşil çam tadı denilen
klasik öykü
zengin fakir aşk ve intikam üçgenine kurulmuş.

 küçük rol oyuncusu olan Sharukh khan'ın sıradan oyuncu rolünde dünya da ömrü film setlerinde aşık olduğu artist kız Priya  ile bir sebeple tanışması ve içinde bir umut kıvılcımının doğması ile sürüklenen film
 gerçekler acıdır metaforu ile bizi bile şaşırtacak karmaşık bir senaryo döngüsünde devam ediyor
ve asıl kızımızın öldürülmesine kadar tanıklık ediyoruz.
bu ölüme seyirci olan sharukh un ise buna karşı koyma çabasını bu dünya da rolünün sona ermesi ile bitiriliyor.
oha len en oldu şimdi derken
hint inanç dünyasındak ki ruh tenasülü ortaya çıkarak bizim oğlanı zengin artist oğlununda yeniden hayat bulduruyor
ve sonrasında gelen hayat ve bir gün kafaya düşen saksı neticesinde geçmişin hatra gelmesi ve bir intikam heyacanı ile bezelenmiş bir senaryo.

filmi aslında sadece Dastaan adlı parça için izlemiştim, (filmi izleyince fark ettim ki şarkı bütün filmi özetliyor aslında sadece son sahnesi hariç)

oyunculuk biraz sanatsal kalmış ve çok fazla sinematik o yüzden beni biraz sıktı..
şarkılar ortalamanın üzerindeydi ve kliplerin çoğu idare ederdi sanırım bir iki şarkı hariç lahmül ebyaz dediğimiz kadın etine fazla başvurmamışlar. (o şarkılarda yalnız bayağı aşmışlardı hele o oryantal müzik eşliğinde ki şarkı bayağı uçuktu, fantezi sınırlarını bile zorlamış)

Bertolt Brecht Cehennemdeki Günahkarlar şiiri


Cehennemdeki Günahkarlar

Cehennemdeki günahkarlar
Sandığınızdan daha çok yanarlar
Onlardan biri için ağlarsanız eğer
Gözyaşlarınız usulca başına damlar

Kavrulup iyice kararlar
Kimseden bir damla bile alamazlar
Bu yüzden izin günlerinde
Çıkarlar gözyaşı dilenmeye

Görünmez durular üçü beşi
Vücutları geçirir güneşi
Vücutları geçirir rüzgarı
İmkansızdır göze çarpmaları

İşte bizim Müllerreisert geliyor
Ölmüştü Amerika'da
Gelini hneüz bunu bilmiyor
Bu yüzden su gelmiyor ona da

İşte şu da Kaspar Neher
Hep gün doğarken gelir
Bir Tanrı bilir neden
Ona da gözyaşı dökülmemiştir

Walter Benjamin Brecht'i Anlamak kitap eleştirisi takdim ve özet


Brecht'i Anlamak

II. Dünya savaşı esnasında Hitler Almanyasından kaçarken yolda ölen, Yahudi, sosyalist ve bir arlar siyonizme bulaşmış Walter Benjamin tarafından, Bertolt Brecht hakkında bir tanımlama kitabı diyebiliriz.

Bu ikili çok uzun yıllar çok iyi arkadaştırlar. Benjamin'de tıpkı Brecht gibi sosyalizm için çabalamıştır ama Brecht'ten farkı zaman zaman kraldan çok kralcı olması ve siyonizmle çok yakın ilişkisi onun kendisiyle çelişmesine neden olmuştur.

Kitap'ta Brecht'in vermiş olduğu eserler ile ilgili açıklayıcı deneme yazıları mevcuttur. Özellikle Brecht'in tiyatro ve epik tiyatro üzerine kaleme aldığı eserler bir bütün içerisinde ve sosyalizm nazarında değinilmiştir.

Bence Walter Benjamin'in, Brecht'ten en büyük eksiği olaylara kendini çok fazla kaptırıyor olması ve anladığım kadarıyla hemen oluşçu bir tavırla hareket etmesi, bu olmadığında vazgeçip umutsuz olmasıdır. Nitekim intihar ettiği Fransa-İspanya sınırında da yaşadığı bunalımı ben okuduğum kadarıyla böyle yorumluyorum.

Bertolt Brecht'i  DW'de ki almanca dersleri esnasında tanımıştım, özellikle Sustalı Mc hikayesi diye kafamda yer edinen 3 kuruşluk opera (dreigroschenoper) merakımı celbetmişti

Kütüphane rafları içerisinde dolanırken W. Benjamin'in bu eserine rastlayınca bayağı meraklandım doğrusu. Eserin dili biraz sorunlu geldi özellikle ilk 3 yazı olan Brecht'in epik tiyatro üzerine yorumlamaları neredeyse anlayamadım ama 3-5 kırıntı kalmıştır diye düşünüyorum.

Daha sonra Brecht hakkında genel değerlendirmeler yapan W. Benjamin benim Brecht'i ikinci gözden daha rahat tanımamı sağlayacak bir kolaylaştırıcı rolünü görmüştür.

8 Haziran 2014 Pazar

Bir Sultan Ahmet Camii Ziyareti ve Bir gün giderim Özrü

3. yılımı dolduruyorum istanbulda,
Çeşitli nimetler ve külfetler hep peşi sıra.

Değerini bilmediğim nimetleri ne zaman aramaya başlayacağım emin değilim

Sınav haftası öğrenci milletinin telaşesi bayağı kendine has oluyor ama bazen bunu kırmak gerekiyor
ya da bende artık 100 ün üzerinde final ve bütü geride bıraktığım için resmen bağışıklık kazandığım için olsa gerek
artık eskisi gibi gelmiyor.
helede bu satırları
9 günde 21 sınavı verdikten sonraki saat yazan birisi olarak...

Formaya niyet SultanAhmet'e de Kısmet

Hayyam hocam ile beraber salı günü öğleden sonra birazıcık işimiz vardı karşıda yollandık yollara

5 Haziran 2014 Perşembe

Gençlik Güzel Şey Hermann Hesse kitap eleştirisi takdim ve özet


Gençlik Güzel Şey
-Schön ist die Jugend-
Klasik okumalarından bugüne kadar hiç vazgeçemedim, çünkü vazgeçilir gibi durmuyor benim için.
Hermann Hesse ile ilk tanışıklığım diyebilirim.
"Gençlik Güzel Şey" Herman Hesse'nin kendi mutlu gençlik yılların kaleme almasıyla ortaya çıkmış bir eser.

Bir genç adamın, ufak bir yerleşim yerinden, kanının kaynadığı zamanlarda verdiği kararla, başka diyarlara gitmesini ve ardından, çok uzun bir sürenin ardından doğup büyüdüğü topraklara, iznini geçirmek için gelmesinin hatırası...

İnsanın ait olduğu topraklara yeniden dönmesi bir fırsattır, eskimeyen hatıralarına ve unutulmayacakları bilinen tüm bu özlem dolu hissiyatın geçtiği yerler ile tekrar buluşmak, başlı başına bir mutluluk vesilesi olarak aktarılmış
Yazar"çocukluğumuzun geçtiği yerlerde her şey kutsaldır"diyerek özetliyor zaten...
Döndükten sonraki ahval ise şu şekilde özetlenmiş"ilk günlerin sevinçli telaşlarından sonra, gitgide yurdumda ki hayatın sessizliğine şifalı tabiatına uydum."

Geri dönüşler hep hatırlananlar ile sürüp gitmektedir.
Unutulmayan ve devamlı hatırlanacaklar ile.
Herman Hesse; bu ufacık eserde modern dünya yaşantısının henüz ufka yaklaşmadığı 20.yy'ın hemen başlarında huzurlu ve elindekiyle mutlu olabilme potansiyelini reddetmemiş bir aile yaşantısına örnek bir tablo olarak dimağlarımıza tabiri caizse kazımıştır.
Bilmiyorum ya yaşım itibariyle gencim ya da ruhen ihtiyarım ki o tabloya özendim... 

Genç Hermann için tatil "tatillerin ilk yarısı, ikinci yarısından her zaman daha uzundur" misali zaman tünelinde dönmektedir.

kayısı kola deneyimi


Kayısı diyarı malatya da kayısının kilosu don dan dolayı 25-30 tl ye yükselince 5 günlük malatya ziyaretimizde malatya da kayısı namına tek bir şey dahi yiyemeden geri gelmekle karşı karşıya kaldık.
Maalesef de kayısı yemeden geri geldik.
Bu ara ilk defa gözüme bir şey çarptı.
2011 yılından beri malatya ile üniversite dolayısıyla bir bağım var ama kayısılı kolayı hiç görmemiştim.
meğerse 1970'lerden beri üretiliyormuş..
Demek ki ilgi ve alaka meselesi

Sanırım en son kolayı pepsi blue çıktığında almıştım o günden beri 1 ya da iki defa tadımlık derecede kola ya içmişimdir
üçüncüyü içmediğimden kesinlikle eminim.


Bu arada kolayı 2003 kışından beri içmiyorum.
Nerden baksanız 11 yıl olmuş.

içmeyi de hala düşünmüyorum, 
 kampüste gezinirken hava felaket sıcaktı ayrana niyetle girdiğim markette kayısı kolayı görünce biraz durakladım.
bana ilginç geldi

600. Yayına özel Sema ülkesinden Gökyüzü kareleri, Bulut Fotoğrafları

Blogumuz'da ki 4. yılımızı yavaş yavaş yarılayıp 5. yıla girerken bugün 600. yayını gerçekleştirmiş oluyoruz.

600. yayına özel gökyüzünden, sema ülkesinden eşsiz güzellikte bir kaç kendi çekimim olan ve uçak seyahatlerimde çektiğim pamuk beyazı bulutların fotoğrafları






Pegasus Havayolları Bade uçağı

Pegasus Havayollarının Bade isimli ve TC-CPE kuyruk kodlu uçağı.
02.06.2014 tarihinde Malatya- İstanbul seferini gerçekleştirmiştir.
Malatya Havaalanı askeri üs statüsünde olduğu için daha fazla resim çekilememiştir.

Ufak bir dipnot, bu uçağı  2014 ocak ayında istanbuldan malatya'ya giderken kullanmıştık, tekrarında ise malatyadan istanbul'a dönerken yeniden kullanmak nasipmiş. 



Bade uçağının daha önceki fotoğrafları için tıklayınız.



pegasus hava yolları merve uçağı

29.05.2014 İstanbul Sabiha Gökçen - Malatya 05:45 seferini yapan Pegasus Havayollarının Merve isimli ve AAN kuyruk kodlu uçağıdır.

İSG
İSG

4 Haziran 2014 Çarşamba

bir çay davetinin güzelliği ve reddedilen çay davetleri



Siyah çay içmiyorum, beysel bir tercih. Yarar, zarar, fayda hesabında değilim, 
sadece içmiyorum

Ama bu siyah çayın hayatımda bu kadar kalıcı iz bırakacak bir olaya ikinci kez şahit olmak beni biraz 
hüzünlendiriyor.
 Bugüne kadar bir çay davetini reddettiğim için pişmanlık duymam sadece 1 defa olmuştu, 
ikincisini yaşamak da bu vakitlere imiş.
Bir vesile ile inönü üniversitesi ilahiyat fakültesi kütüphanesinde okuma yapıyorum. Saat 17:00 suları, normalde kütüphanenin kapanma vakti 16:45, ama hafta içi üç gün 20:00'a kadar uzatıyorlarmış,bugünde  o günlerden birisi.
Finaller haftası ama kütüphanede kendim dahil 2 elin parmaklarında ki sayı kadar öğrenci mevcut değil.
İyi dalmışım ve odaklanmışım çalıştığım metne; bir ses duyuyorum:
      - Haydi arkadaşlar, sizin için çay demledim, buyrun.
Kafamı kaldırmıyorum bile, biliyorum ki çay ve ben yan yana gelmeyecek bir vakıa.
Ayrıca hayatımda hiç bir kütüphanede tarafıma yiyecek,içecek vb bir şey verildiği vaki dahi olmamış.(İSAM ve çalışanları müstesna; oradaki görevli abilerin envai çeşit ikramlarıyla yediğim tatlılar,pideler ve bir öğrenci olarak bazen mevsimin ilk meyvelerini yediğim çok olmuştur. dediğim gibi İSAM müstesna)

Kütüphane görevlisi dolaşıyor, bir avuç talebenin yanında ve hepsine tek tek aynı şeyi söylüyor:
      - Haydi arkadaşlar, sizin için çay demledim, buyrun.
Ve sıra benim başımda, aynı teklifi güler yüzlü bir şekilde bana da yapıyor, ki en arkada oturuyorum ve dönüp gidiyor.
Şaşkınlığım hala üzerimde, bu kadar güzel bir çağrı elbete cevapsız kalmamalı, icabet edilmeli....
Ama heyhat...
Görevli yerine geçiyor ama peşinden sadece bir öğrenci gelmiş...
Hiç üşenmiyor tekrar o bir avuç öğrenciyi dolaşıyor, aynı samimiyetle çağrısını tekrarlıyor. En sonda ki bana kadar geliyor ve elini omzuma dokunarak:
      - Haydi delikanlı, çay hazır, bardaklara döktüm soğumasın.
Ben ve yanımda ki arkadaş hariç bir avuç kalmış kütüphane eşrafı görevli abinin odasına geçiyor.
Diğer arkadaş ve ben hala yerimizde oturuyoruz.
Dedim ya ben ve siyah çay bir araya gelemeyiz. O yüzden bunca ısrara bir odun gibi tepkisiz kalıyorum.
Yanımda ki arkadaşın ise niye tepkisiz kaldığını birazdan öğreneceğim...
Görevli sanırım oturduğu yerden bakıyor ki en arkada 2 kişi hala bu davete icabet etmeyip gelmemişler.
Bu görevlinin yerinde siz olsanız ne yaparsınız?
Sizi bilmem ama ben 2 defa çağırdığım halde yerinden bile kıpırdamamış bu insanları en basit tabirle çok da umursamazdım.
Hem adam, belki babalarından bile büyük ve 2 defa ayaklarına kadar gidip çağırmış...
  İnanmayacaksınız ama o görevliyi tekrar başımız da buluyorum. Eli 3. defa omzumda, bir kez daha davetini yineliyor.
Davet, dediğim gibi o kadar samimi ki, hissetmeniz lazım.
Yanımda ki arkadaş cevap veriyor:
      - Abi biraz önce kantinden çay içmiştik...
      - Gençler bilmiyor musunuz ben burada 5'ten sonra çay demliyorum, beraber içelim diye.
Cevap çok net ve öne süreceğiniz tüm karşı koymaları peşinen kapatıyor. 

Bu sefer gitmiyor, adını sonradan levhada gördüğüm görevli Ahmet Abi. Bizim yerimizden kalkıp gelmemizi bekliyor, çünkü çaylarımızı önceden hazırlamış bekliyor bizi.

Kalkılmaz mı artık! Kalkıyorum yerimden bu davete içmeyecek olsam da icabet edeceğim.

Aklıma o an aylar öncesinden hala silinmeyen bir çay daveti geliyor birden...

Aylar önce olmuş,  o reddedilen çay davetinin tekrarı gibi içime oturmasın diye kalkıyorum ve peşi sıra gidiyorum, görevlinin...

Adımlarken, bir sinema şeridi gibi dönüyor gözlerimde o eski çay daveti hatırası!..

1 Haziran 2014 Pazar

inönü üniversitesi ilahiyat kütüphanesi kütüphanesi fotoğrafları ve resimleri


kütüphane resimleri çekmek bir tutku oldu bende,
gittiğim her yerden kütüphane fotoğraflarını
paylaşmaya devam edeceğim inşallah

bu Sefer İnönü üniversitesi İlahiyat Fakültesi Kütüphanesinden kareler  

Kütüphane hafta içi 08:00 - 16:45 arası açık
ayrıca hafta içi pazartesi, salı ve perşembe günleri 20:00'ye kadar kullanıcıların hizmetinde

biraz küçük ama bizim milletimizin şu anki duurmu için fazla büyülükte bir yer

eksileri
kitap noktasında henüz zengin değil
ne kadar kitabı olduğunu soramadım

ayrıca kullanma saatleri ise tam bir fecaat.
günde sadece 8 saat 45 dakika açık bir mekan
Allah'tan öğle aralarında tatil koymamışlar

vakti olanlar ve yolu o taraflara düşenler arada bir selam versinler  
ben severim kütüphanelere selam vermeyi
sizinde sevmeniz dileğiyle..  




düşünen ve düşündürten karganın insanlardan rol kapma hikayesi


mahal; Malatya merkez inönü caddesi
olayın kahramanları; bir karga ve sıradan insanlar
zaman: akşam 21 suları
mevsim:
yaz'ın girmesine 24 saatten bile daha az kalmış mayıs'ın son saatleri
virgüller sonrası dakikalar uçuyor artık

sıradan bir insan gibi adımlıyorum,
caddeyi
bir canlının yanından geçip geçmemek fark etmiyor
alışkanlık
herkesin yanından geçip gidiyorsunuz
kimseden haberiniz
olmadan

sadece adımlıyorsunuz
kafanız ya yerde kendi düşüncelerinizle baş başa
ya da alaycı mı yoksa kibirli mi diyeceğiniz bakışlarla
sokağı seyrederek

bir şey sizi iç aleminizden ve alışkanlıklarınızdan ve de dikkatinizden çekip alıyor

bir karga

önünden geçtiğiniz halde
tıpkı insanlar
gibi size aldırışsız bir halde bir cadde de durabiliyor

önce şaşkınsınız
insanlara özgü bencillikle kafanız dumanlanıyor bu beklenmeyen durum karşısında
alışkınız LA Fontaine den kargaların insansılaştırılmış hallerine
ama o masal diyorsunuz


                                 
      caddenin kenarında bir karga asla bakamaz ve aldırışsız duramaz diye biliyorsunuz ve
öylede aslında

ama bu kara nasıl öyle dikilebiliyor
nasıl öyle aldırışsız durabiliyor,
bu haslet sadece 
biz bencil insanlara ait
gözümüzün önündekini görmeden, göremeden geçebilmek
bakar körlük       

                                   

inanmıyorum ilk başta o karganın orada öyle dikilebildiğine

geçip gidiyorum bir insan gibi
ama bir ses "dur" diyor
sanki çok derinlerden geliyor
gibi
o yüzden adımlarım o sese ancak 15- 20 adım sonra isteksizce itaat edebiliyor

dönüyorum geri...
karga hala orada aynı vaziyette ve hala aldırışsız
umursamazca duruyor.
şaşkınım
şaşırmalı mıyım?