T.C.
Necmettin Erbakan Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü
Tarih Yüksek Lisan
İslam Uygarlıkları Tarihi I - Corci Zeydan
(İslam Tarihi ve Uygarlığı I Dersi Kitap
Tanıtım Ders Ödevi)
Corci Zeydan, İslam
Uygarlıkları Tarihi I, çev: Necdet Gök, İletişim Yayınları, İstanbul, 2004,
758 sayfa. Yazar Önsöz, Çevirmen Önsöz, Dizin.
Dünya Tarihi içerisinde İslam Tarihinin önemi büyüktür.
İslam kendinden önceki medeniyeti, kendisi ile birleştirmiş ve eski uygarlık
tarihine son vererek dünya tarihinde yeni bir medeniyetin nüvesini atmıştır.
Orijinal adı Tarihu’t Temeddün’l-İslami (1-5,
Kahire 1902-1906) olan bu eseri kaleme alan Corci Zeydan’da bu büyük İslam
Medeniyet tarihinin daha önce yazılmadığını görerek bu ihtiyacı gidermek için
beş ciltlik bir külliyat meydana getirmiştir.
Coci Zeydan’a göre bir milletin tarihi yalnızca savaş ve fetihlerden
ibaret olmayıp gerçek manada tüm uygarlık geçmişinin de bir araya
getirilmesiyle oluşacağını düşünmektedir. Kendisi de bu amaçla yola çıkmış ilk
İslam tarihçilerinin kitaplarından başlayarak edebiyat alanında, coğrafya
alanında olsun, hadis ve tefsir eserleri veyahut siyaset ve idare ile ilgili
olmak üzere pek çok konuda otorite olan geniş bir kaynağı kullanmıştır. İslam
tarihinin bu orijinal kaynaklarının dışında Batı’da da İslam dünyası ile ilgili
yazılmış onlarca eserden de faydalanmıştır. Kısaca derleyecek olursak C. Zeydan
bu beş ciltlik külliyatını meydana getirirken Arapça ve Farsça orijinal
kaynaklar başta olmak üzere çeşitli dillerde yazılmış yüzden fazla kaynağı
kullandığını belirtmiştir.
İslam Medeniyet Tarihi hakkında ilk kapsamlı derleme olan bu
eser Necdet Gök Hoca tarafından “İslam
Uygarlıkları Tarihi” adıyla iki cilt olarak 2004 yılında gözden geçirilerek
ve değişen bilgiler ışığında güncellenerek Türkçemize kazandırılmıştır. Necdet
Gök Hoca’nın bu eserde en çok dikkat çektiği husus da, C. Zeydan’ın İslam
Tarihi’ni savaş ve fetihlerin yanında kültürel ve uygarlık geçmişini bir arada
harmanlayarak ve de bilimsel tekniklerle yorumlamayı başarmasıdır. Bu sayede
olayların direkt aktarımından ziyade sebep ve sonuç ilişkisini mukayese ederek
daha orijinal bir değerlendirme imkânı bulmuştur.
Eserin ilk bölümü (s.35-54) “İslam Öncesi Araplar ve Arap
Yarımadası” başlığını taşımaktadır. Bu bölümde Arapların geçmiş tarihine kısaca
bir göz atılmıştır. İlk verilen bilgiler, Arapların soylarının dayanağına
dairdir. Arkasından İslam öncesi dönemde Arap yarımadasının sosyal, idari ve
kültürel hayatına dairdir. Arabistan’da öne çıkan olaylar ve Kâbe-i
Muazzama’nın bu bölgede ki etkisi de değinilen konulardandır.
İkinci bölüm (s.57-94) “Hz. Muhammed(s.a.v.) (571-632) ve
İslam’ın Doğuşu”dur. Bu kısımda Hz Peygamber’in doğumu hayatı ve Nübüvvet
mücadelesi anlatılmıştır. Hz Peygamber’in İslamiyet’i yayışı ve Mekke’den
Medine’ye Hicreti, İslam Devleti’nin kurulması ve Mekkeli müşrikler ile
mücadelesi ve son olarak Arap Yarımadasının tamamen fethi ve İslam’la tanışma
süreci özet halinde verilmiştir.
Üçüncü bölüm (s.95-148) “Raşid Halifeler ve Sonrası” adını
taşıyan bölümdür. Burada Hz Peygamber(s.a.v.)’in vefatından sonra Müslümanların
ilk halife seçimi, Hz Ebubekir, Hz Ömer, Hz Osman ve Hz Ali’nin halifelik
dönemleri ve İslam Devleti’nin siyasi ve içtimai olayları işlenmiştir. İlk
İslam fetihleri, İslamiyet’in Arap Yarımadasının dışına çıkarak yayılması,
Bizans ve Sasaniler ile savaşlar ve İran’ın fethedilerek Sasani
İmparatorluğunun yıkılış süreci anlatılmıştır. Hz Ali döneminde başlayan Hz
Muaviye ile siyasi iktidar mücadelesi ve Ümeyye oğullarının iktidarı ele
geçirerek Emevi Devletini kurmalarından bahsedilmiştir. Emevilerin iktidara
gelmelerinden sonra bir kez daha hızlanan İslam fetihleri sonucu İslam
Devleti’nin ulaştığı geniş sınırlar ve diğer milletlerin de İslamiyet ile
tanışmalarından söz edilmiştir. Abbas oğullarının 747 yılında başlattığı isyan
sonucunda Emevilerin yıkılarak Abbasi Devletinin kurulması ve İslam dünyasının
ulaştığı bu geniş sınırlar içerisinde yeni devletlerinde kurulmasına
değinilmiştir. Bu yeni kurulan devletler bahsine örnek olarak Endülüs Emevi ve
Mısır Fatimi Devletlerinden de kısaca bahsedilmiştir.
Dördüncü bölüm (s.149-210) “İslam Devletlerinde Yönetim”
ismindedir. Bu bölümde fetihler sonucu oluşan İslam devletinin yapısı
incelenmiştir. İslamiyet’in hüküm sürdüğü yerler ve bu bölgelerinin idari
mekanizmalarından bahsedilmiştir. Halifelik kavramı üzerinde durulmuş ve Halifeliğin
misyonuna da değinilmiştir. Ardından bir devletin merkezi dışında ki yerlerde
idari mekanizmanın en üst konumun da bulunan Valiler ile Abbasilerin
iktidarında ortaya çıkan diğer yarı bağımsız devletlerin siyasi yapısından söz
edilmiştir.
Beşinci bölüm (s.211-174) “Askeri Teşkilat”a ayrılmıştır. Bu
kısımda yazar İslam öncesi genel bir askerlik ve savaş taktikleri hakkında
bilgi verdikten sonra İslam öncesi Arapların savaş yapılarından bahsetmiştir.
Ardılında Hz Peygamber’den Hz Ömer’e kadar olan dönemdeki askerlik durumunun
ahvali anlatılmıştır. Hz Ömer zamanından itibaren kurulan ilk düzenli ve daimi
askerler ve buna bağlı gelişen askeri idare yapısının kurulumu ve gelişmesine
değinilmiştir. Sonrasında “cihad” kavramı ve İslam fetihleri arasındaki ilişkiden
söz edildikten sonra donanma üzerine bilgiler verilmiştir. İslam devletinde
Donanma’nın ortaya çıkışı ve bu minvalde dünya da ki o dönem deniz teknolojisi
ile İslam devletinin denizlerde ki durumu aktarılmıştır.
Altıncı bölüm (s.275-298) “Devletin Gelir Kaynakları ve
Vergiler” ismini taşıyıp, ilk İslam Devletlerinin hazine oluşturma sürecinden
bahsedilmiştir. Ardı sıra devletin düzenli gelir kalemleri ve bunların nasıl
tahakkuk ettirilip toplandığından söz edilmektedir.
Yedinci bölüm (s.299-316) “Posta, İstihbarat, Adliye ve
Belediye Teşkilatları” adlı bölümdür. Burada devletin haberleşme ağının kurulma
nedenleri ve günümüzde ki posta teşkilatından farkları açıklandıktan sonra
adalet sisteminden bahsedilmiştir. Adli işlemler noktasında İslam’da yargı sisteminin
nasıl yürütüldüğü ve kadılık kavramına değinilmiştir. Bölümün son konu
başlıkları yerel idare ve düzen noktasındadır. Ayrıca bugünkü zabıta kavramı
ile ifade edilebilecek olan “Şurta”
kurumuna dair bilgiler de verilmiştir.
Sekizinci kısım (s.317-334) “Bürokrasi ve Memurlar”
başlığını taşımaktadır. Bu bölümde de Cahiliyye Araplarında okuma yazma
geleneğinin zayıflığından ve Arap alfabesinin oluşum sürecindeki tüm
etkileşimlerinden bahsetmiştir. Ardı sıra Bürokrasi işlemlerinde ki kurallar ve
formalitelerle bu işleri yapan görevli memurlara değinilmiştir. Son alt bölümde
ise Saray Protokolcüsü diyebileceğimiz Haciblik, Hz Peygamberin soyundan
gelenlerin işlerine bakab Nakibü’l-Eşraf kurumu ile Tekkeler ile ilgilenen
Tarik-i sufiyye Meşihhati kurumları anlatılmıştır.
Dokuzuncu bölüm (s.335-548) “Ekonomi ve İdari Yapılanma” dan
bahseden bölümdür. Kitabın en geniş bölümü olup İslam Devleti’nin mali durumuna
ilişkin çok geniş ayrıntılara yer verilmiştir. Devletin gelirlerinin nasıl oluştuğu,
kaç çeşit gelir kalemine sahip olduğu ve bunların nasıl toplandığına dair
bilgiler aktarılmıştır. Sonraki alt başlıklarda ise Halife’nin gelirleri ve
mülklerine dair bir bölüm ayrılmıştır. Son kısımlarda ise Abbasi Hilafetinin
gerileme dönemlerinde ki mali durum, Vezirlik makamının önemi, Müslüman
şehirlerinden öne çıkanlarında ki durum ve halkın iktisadi yaşamına dair
özelliklere de değinilmiştir.
Onuncu bölüm
(s.549-606) “İslam Öncesi Bilim, Eğitim ve Kültür” başlığını taşımaktadır. Bu
kısımda Arapların cahiliye dönemine dair öncelik sosyal ve kültürel hayatı ile
bilim ve eğitim durumundan bahsedilmiştir. Cahiliyye Arap döneminde ki bilim ve
kültürü oluşturan bilgilerden nücum(heyet), enva(hava değişikleri bilimi),
hurafet, harafat (gayb bilimi) ve ensab(soy bilimi) vb. genelde güçlü bir sözel
aktarımın olduğu bilimlerden bahsedilmiştir. Kültür noktasında ise genelde
yaşanılan çevreye göre, hayat şartları düzenlendiği için buna paralel gelişmiş,
iz ve yön bulma, hayvan bakımı ve terbiyesi, hava durumunu tahmin etme ile
güçlü sözel aktarımlara dayalı hitabet ve şiirler vb. konulara değinilmiştir.
On birinci bölüm (s.607-698) “İslam Döneminde Bilim ve
Eğitim” adlı bölümdür. Bir önceki bölümde Arapların İslam öncesi dönemine dair
ilmi ve kültürel durumu aktarılmış. Bu bölümde ise Arapların İslamiyet ile
birlikte oluşan ilim geleneği üzerinde durulmuştur. İslami ilimlerin nasıl
ortaya çıktığı ve nasıl geliştiği ve bu ilimlerde yetkinlik gösterenlere dair
ayrıntılara yer verilmiştir. Ayrıca İslami ilim geleneğinin yanı sıra edebiyat,
kitap yazımı ve tenzilat işlemlerinden de bahsedilmiştir.
On ikinci bölüm (s.699-724) “İslam Tarihi ve Kaynakların”
dan bahseden bölümdür. Bu bölümde İslam öncesi tarih yazımının nasıl ortaya
çıktığına değindikten sonra, Arapların tarih yazımı noktasında ki yaptıkları
çalışmalardan bahsetmiştir. İslam dünyasında tarih yazıcılığına neden bu kadar
kıymet verildiği ve benimsediğine dair açıklamalar yapıldıktan sonra tarihle
bağlantılı coğrafya vb ilimlerinin de bu minvalde nasıl geliştikleri de
aktarılmıştır. Son kısımlarda ise İslam tarihçileri ile ilgili modern bilim
gözüyle bir tenkit de mevcuttur.
On üçüncü bölüm (s.725-755) “Edebiyat
ve Şiir” isimli bölümdür. Bu kısımda ilk başlarda İslam öncesi dönemlerde Cahiliyye
Araplarının şiire ve hitabete karşı verdikleri önemden bahsedilmiştir.
Sonrasında İslamiyet sonrası şiirin ve şairlerin öneminden ve toplum içerisinde
ki sahip oldukları etkiye değinilmiştir. Şiirin yapısı ve oluşumu ile şairlerin
şiirleriyle nasıl bir toplumsal tesir oluşturabilecekleri de bu bölümün
konuları arasındadır.
Kitabı Türkçeye kazandıran Necdet Gök Hocanın önsözde
belirttiği gibi C. Zeydan son derece kapsamlı bir proje ve ekiple yapılabilecek
bir işi tek başına yapması gerçekten takdire şayan bir durumdur. Kendisi İslam
Medeniyet Tarihi noktasında o güne değin yapılmamış bir işi gerçekleştirerek
kendisinden sonrakilere de öncülük etmeyi başarmıştır. Bu geniş muhteva
içerisinden tek başına kalkmaya çalışması doğal olarak bazı hata ve yanlışlıkları
da beraberinde getirmiştir. Kitabın dilini akıcı olması okuyucu için büyük
kolaylık sağlamıştır. Okuyanlara genel
bir değerlendirme ve muhakeme yapabilecek kadar geniş bir muhtevadan haberdar
olmasını da sağlaması kitabın başarısı olarak görülebilir. Fakat çevirmenin
kendi önsözünde de değindiği gibi C. Zeydan’ın olaylar hakkında öznel tespit ve
yorumlarının yeni bir bakış açısı getirmekten uzak olduğu ortadadır. Kısaca bu
eser 14 asırlık İslam dünyasının uygarlık tarihine dair geniş bir derlemeyi ilk
defa yapmış olması hasebiyle her zaman bir saygı görecek ve değerinden de
kaybetmeyecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder