Sümbül Ebrusu

Sümbül Ebrusu

26 Aralık 2010 Pazar

MONA ROSA II-ÖLÜM VE ÇERÇEVELER

MONA ROSA II-ÖLÜM VE ÇERÇEVELER 



Bir lâmba yanıyor, hafif ve sarı; 

Garip bir yolculuk, tren ve Gülce. 

Bir hançer bölüyor, ah, rüyaları: 

Bir rüya, bir hançer, bir el; ve, ve, ve... 



Lâmbalar yanıyor, hafif ve sarı; 

Gece kar yağacak sabaha kadar. 

Toprakta et, kemik çıtırtıları... 

Yarı ölüleri bir korku tutar 

Değince bir taşa kafatasları. 

-Ölüler ki yalnız tırnakları var, 

Ve yalnız burkulmuş diz kapakları...- 



Bir lâmba yanıyor, hafif ve sarı; 

Açıyor elini göğe bir kadın. 


Uzuyor, uzuyor altın saçları 

Uğrunda ölünen güzel kızların... 



Bir lâmba yanıyor, hafif ve sarı; 

Esmer delikanlı, hatıra ve kan. 

Yeşil gözlü kızın hıçkırıkları 

Sızıyor bir kapı aralığından; 

Lâmbalar yanıyor, hafif ve sarı. 



Lâmbalar yanıyor, hafif ve sarı; 

Çocuklara açar mağaraları 

Gün görmemiş kuşlar ve örümcekler. 

İlân-ı aşk eden dil balıkları 

Aşina suları çabuk terkeder.. 



Lâmbalar yanıyor, hafif ve sarı; 

Bakıyor ateşe, küle böcekler. 

Köpekler parçalar kanaryaları, 

Mektupları bir boz ağaç kurdu yer. 

Baykuşlar ötüyor harabelerde; 

Yanıyor lâmbalar, hafif ve sarı. 

Bir kaza kurşunu bulur her yerde 

Süvarisiz şaha kalkan atları... 

Bir ruhun ışığı vardır göklerde, 

Lâmbalar yanıyor, hafif ve sarı; 

Ötüyor baykuşlar harabelerde. 



Bir lâmba yanıyor, hafif ve sarı; 

Titriyor yıldırım düşmüş gibi yer. 

Bekledi arzuyla karanlıkları 

Anneler, babalar, erkek kardeşler. 

Ta içinde duyar ani bir ağrı, 

Bir hüzün şarkısı tutturur gider 

Anneler, babalar, erkek kardeşler. 



Lâmbalar yanıyor, hafif ve sarı; 

Her yatak dopdolu, bir yatak bomboş. 

Bir neşe şarkısı tutturur gider 



Birinci, ikinci, üçüncü sarhoş; 

Kurşunlar sıkılır göklere doğru, 

Serçe yavruları yuvada titrer. 

Lâmbalar yanıyor, hafif ve sarı... 



Bir lâmba yanıyor, hafif ve sarı; 

İnce yelkenleri alıyor yeller. 

Titretir kalpleri ve bayrakları 

Gemiden toprağa uzanan eller. 

Lâmbalar yanıyor, hafif ve sarı, 

Bir yosun köküne hasret kalacak 

Gizli hazineler, su yılanları... 



İnce yelkenleri alıyor yeller; 

Bir lâmba yanıyor, hafif ve sarı. 

Beyaz pelerinli hür tayfaları 

Kendine bağlıyor siyah kediler; 

Titriyor gönüller ve kara bayrak, 

Bir yosun köküne hasret kalacak 

Gemiden toprağa uzanan eller 

Bir lâmba yanıyor, hafif ve sarı. 



Bir lâmba yanıyor, hafif ve sarı, 

Garip bir yolculuk, tren ve Gülce. 

Bölüyor bir hançer, ah, rüyaları: 

Bir rüya, bir hançer, bir el; ve, ve, ve...


Sezai Karakoç, 


mona roza şiiri için tıklayın

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder