retail news de yer alan büyük ticaret devlerinin satış politikası hakkındaki yazısından alıntıdır.
yazıyı orjinalinden okumak için tıklayınız.
Walmart gözünü Bakkal Mehmet'e dikti!
Walmart'ın son dönem icraatları sıranın artık 'Bakkal Mehmet'e geldiğini gösteriyor.
Articles.boston.com’un haberinde şöyle bir detay var:
“Bir Wal-mart mağazasını anlamak için bir kutu dilimlenmiş domates ve acı biberi düşünün.
Texas mutfağının temel malzemelerinden biri olan bu ürünün bir tenekesini bölgenin yerel marketi Albertson’s 1,20 dolara satarken, birkaç mil ötedeki Walmart süpermarketi sadece 88 sente sattı. Asıl büyük teklif ise sadece şarküteri ürünleri satan bir Walmart mağazasından geldi: sadece 78 sent!
Alışveriş sepetini Ro-Tel marka konservelerle dolduran müşterilerden Lajuanda Bennett itiraf ediyor: ‘Buna asla karşı koyamazsınız!’ ”
Boston’un kuzeydoğusundaki başlangıcını Somerville’de bir mağaza ile yapmak isteyen Walmart, bölgeye her zaman bölgenin en düşük fiyatıyla ürün sunmayı vadediyor.
Devasa marketlerinin yanında, bakkalı andıran küçük marketlerle tüketiciye ulaşarak ve rakip marketlerin fiyatlarını kırarak büyüyen Walmart, 2 yılda bölgede 150 şarküteri mağazası açmayı düşünüyor. Eleştirmenler zaten dünyanın en büyük market zinciri olan Walmart’ın yerel ticareti baltaladığına işaret ediyorlar.
Walmart yetkilileri ise bu iddialara karşı ‘insanların ucuz ve sağlıklı beslenme haklarının engellenemeyeceğini’ söylüyorlar.
Somerville’deki yerel ve bağımsız işletmelerin bağlı olduğu birlik, düşük fiyatın tüketicinin hakkı olduğunu belirtirken, Walmart’ın yıkıcı bir rekabetçi olduğunu ve fiyatlandırmasının rakiplerini batırmaya yönelik olduğunu belirtti.
İşe tedarikçi ile perakendeci arasındaki komisyoncuları kaldırarak başlayan Walmart, şimdi yerel sahaya bakkal zincirleriyle girerek bölgenin küçük esnafının pazar payını da hanesine geçirmeyi hedefliyor.
Peki dünyanın dört bir yanına yayılan Walmart, neden yerel pazarları da ele geçirmek istiyor? Bu noktada Walmart’ı perakendeciliğin globalisti ilan etmemiz yanlış olmayacaktır. Walmart tüm dünya pazarlarında etkinleştiği zaman, Amerika’da artık bir kültür haline gelen ‘Walmart alışverişini’ de yanı sıra götürecek; yok edici rekabet anlayışıyla rakiplerini silip süpürecek.
Dönem dönem tedarikçileri de düşük fiyat için zorlayan Walmart’ın tüm perakende pazarını ele geçirmeyi başardığını varsayalım. Bu durumda, Walmart muhtemelen rotayı üretime çevirecek, sattığı ürünü kendisi üretmek isteyecektir. Genişleyen etkinlik alanı, en nihayetinde hammaddenin tarladan çıkışından, rafta müşteriye ulaşmasına kadar ulaşacaktır. Sermayenin kümülatif yapısı, hiçbir faydayı marjinal olarak adlandırmayacaktır. Pazarda büyümeyenin yok olacağından hareketle, Walmart'ın stratejsini salt ahlaki bir sorun olarak görmemek gerekir. Bu iktisadi öngörünün, siyasal alandaki dönüşümü üzerine komplolar kurmak zor olmayacaktır.
Peki bu durum sadece Walmart’ın öznel durumuna indirgenebilir mi? Walmart’ın sistemin bir ‘bug’ı değil, en mükemmel ürünü olduğunu söylemek daha doğru olacaksa da, bu başka bir tartışmanın konusudur. Yapmamız gereken çıkarım, haksız rekabete izin verdiğimiz takdirde asla önünü alamayacağımızdır. Türkiye’de bir türlü çıkarılamayan market yasası, esnafın hazin sonunu hazırlamakla kalmıyor, bir gün ‘bakkal Mehmet Amca’nın yerini –yerli perakende zinciri de değil- Walmart’’ın alabileceğini gösteriyor.
Retail News/ Özel Haber
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder