Sümbül Ebrusu

Sümbül Ebrusu

28 Mart 2012 Çarşamba

bir sevdanın sonu mu? fenerbahçe neyi kaybetmekte

sanırım bugünlerde  ir açmaz daha yaşamaktayım 16 yıldır benimle beraber gezen benimle beraber dolaşan bir varlıktan ayrılmanın yada tamamen bu ilişkiyi bitirmenin eşiğinde aslında bu sefer ayrılık dan da öe olacak gibi

neden dir bilinmez daha önce 1 yıl süren denizli faciasının ardından gelen kızgınlığın bu sefer nefrete dönüşmesi de diyebilirizzzz....

artık haz almıyorum fenerbahçemden çünkü fenerbahçem benle birlikte yaşamıyor.

boyunca pislikğin içerisinde 100 yıldır yönetilen ama  bilinmeyen bir muammada dolaşan takım artık uçurumun dibinde burdan kurtulsa bile asla gönlümdeki o nadide yerine dönemeyecek...

elveda fenerbahçem ...

Fener Dur! Far Söndür! Bankasya Ligine Yaklaş! bir şike ve fenerbahçe yazısı, şikebahçe

Fener Dur! Far Söndür! Bankasya Ligine Yaklaş!


bu yazı metin kondelin kendi kişisel web sitesinden alıntılanmıştır.yazıyı orjinalinden okumak için tıklayınız.

eski bir şikebahçeli olarak burada yazıılanlara tamamen katıldığıı ve bir pislikten kurtulmak için mutlaka bir bedel ödememiz gerektiğini bu bedeli ise yanlış yapanların ve bu yanlışa dur demeyen ses çıkarmayan herkezin yanlışına göre ödemesi gerektiğine inanarak sizlerle paylaşıyorum.



Normalde spor yazısı yazmıyorum. Ama arada bir genel spor gündemiyle ilgili bir şeyler karalamak da gerekiyor. Yanlış hatırlamıyorsam TV’de bir spor programıydı. Türkiye’de spor gündemi şike dedikodularıyla çalkalanıyordu. Fenerbahçe’nin efsanevi futbolcusu Cemil Turan bir canlı yayında telefonla bağlanmış Fenerbahçe adına süperligte bağladığı maçların heyecanıyla aynen şu kelamı ediyordu: ‘’Fenerbahçe’yi ligten düşürecek adam daha anasının karnından doğmadı.’’ Nitekim aradan bir yıla yakın bir zaman geçti. Cemil Turan haklı çıktı; Fenerbahçe’yi ligten düşürecek adam henüz anasının karnından doğmadı. Sonra Türk spor basınında insanlarla dalga geçer gibi ‘’malumun ilanı’’ şike dalgası sağlı sollu ataklarla gelmeye başladı. Fenerbahçe yönetimi ve basını bu atakları savuşturmak için bütün blokları 18’in içine kadar geri çekti. Hatta geçen yıl bütün yaz boyunca Rıdvan Dilmen sabah gazetesindeki köşesinde bu konularla ilgili bir tek kelime dahi etmedi. Rıdvan ilk kelamını şikenin en büyük mağduru Trabzonspor’un Avrupa kupalarındaki resmi idman maçlarına dönüşecek mesaileri için yaptı. Ve şeytani zekasıyla Türk spor kamuoyuna kendini unutturdu. Tutuklamaların, suçlamaların birbirini izlediği günlerdi. Aziz Yıldırım’ın Yunanlı filozofu Sokrates’in idamı öncesinde yaptığı ünlü savunması gibi dörtlü savunmasında son sözü;’’ Son sözüm de tüm Fenerbahçelilerin söylediği gibi darağacında da olsam Fenerbahçe olacaktır.’’ diyerek zekasıyla suçunun cinsini bile deklere etmişti. 
Bütün bu süreçte TFF başkanı MAA Fenerbahçe’ye ceza verilmemesi için hukukun var olan sınırlarını zorlamayı Fenerbahçe’yi şeytanın avukat gibi kamuoyunda savunma görevini üstlendi ve zaman kazandı. Dahası şuydu; Aziz Yıldırım kendini Türkiye’deki en büyük sivil toplumun öncüsü sahte bir kurban pozisyonunda konuşlandırarak aynen şunu söyledi; ‘’40 bin seyirci önünde mahkeme kursunlar. Savcılar belgelere dayanarak istediğini sorsun. Televizyonlar da canlı yayınlasın. Bütün Türkiye’nin önünde her şeyi anlatmaya hazırım.’’ durum Türk futbolu adına gerçekten de ilginçti. Bu sözle Türk futbolundaki delilik zirve yapmıştı. Oysa Türk spor kamuoyu meraktan çatlamak üzereydi.