Sümbül Ebrusu

Sümbül Ebrusu

23 Ekim 2011 Pazar

Moğalistan Ve Nurlu Müminler Diyarına Sıla-i , moğolistanda risalei nur hizmetleri

Moğalistan Ve Nurlu Müminler Diyarına Sıla-i 

Moğalistan Ve Nurlu Müminler Diyarına Sıla-i Rahim (2)
Altay Dağlarının Nur Talebeleri, bizi ilçe girişine yakın kabristan yanında karşıladılar. Hizmet için alınan Jipi de getirmişlerdi. Kazakların BeyefendisiKalimat ve arkadaşları heyecanla sarmaş dolaş oldular. Bizim gibi sıradan müminlere yapılan karşılama sultanlara layıktı.

Kalimat Beg, Komünist dönemin ilçe yönetiminde başkan yardımcılığı yapmış tecrübeli birisi. Eski Moğol başkan bugünlerde “Sizle bizim pek farkımız yok” deyişine ilginç bir cevap vermiş, Zekâvet kokan bir cevap. “Evet, pek farkımız yok. Biz topraktan yaratıldığımıza inanıyoruz. Siz topraktan ilahlar(!) yapıyorsunuz!”

Yılar önce 2002 yıllarında tanıştığımız Hayrettin Tilek Beyin dedesi, eski baskıcı dönemlerde Allah mefhumuna bile yabancı olunan dönemlerde belki bir misyoner veya bir turistten yalvararak aldığı eski bir İncil’deAllah lafızların işaretletmiş, yıllarca o kelimelere ellerini sürüp -50 derece soğuklarda, Altay dağları eteklerinde Yılkıları güderken, ağlayarak çok dualar etmiş. Yıllarca kendini ve evlatlarını ve hatta arkadaşlarını imansızlıktan muhafaza etmiş. O duaların tesiriyledir ki, İncil’in Kerameti gerçekleşmiş, torunu Tilek, seneler sonra oralara Nurlu Bir Mü’min olarak dönmüş. Hece hece de olsa, dedesinin şahadet getirmesine, “Allah Allah” diyerek de olsa, arkasında namaz kılarak vefat etmesine, yıllardır aradığı Rabbin’e inşallah Cennetlerde kavuşmasına vesile olmuş. Bu vakıayı hikâye edip Y.Asya Gazetesi ve pek çok dergide “Moğolistan’da Nurlu Müminler ve İncil’in Kerameti” diye yayınlamıştım. O muhterem dedenin kabrini oralarda ziyaret etmek nasip oldu.
altay_kazak_hk03.jpgAyrıca bir de Torun Tilek’in R.Nur sohbetlerine, 40 km’lik yoldan her hafta bazen -50 derece soğukta atla gelip, gece kalıp, ancak ertesi gün yine atla dönebilenSalih Dede var. Ömrünün sonlarında hasta olduğu için derse gelemeyince Tilek Bey ve arkadaşları bir jip kiralayıp dağlardan onun çadırına gidiyor, ders yapıyorlar. Okunan kitap da yeni Kazakça Tercümesi yapılanHastalar Risalesi’nin taslağıdır. Salih Dede, “Bunu kitap olarak basmalısınız” diyor. “Maddi sıkıntıyı halletmeye çalışıyoruz, inşallah basılacak” denince; de bütün malı olan altı koyununu hemen orada bağışlıyor. İşte o dedenin de kabrinde Fatiha okumak nasip oldu. Ruhlarına Fatihalar okunmasını, dualar edilmesini sizlerden de istirham ederiz. Bizler oralara altmış dokuz hatim götürebildik. Ancak her ibadet arkasından eller açılınca, haftalık hatimlerimizde, Ramazanlardaki dönerli ve sabit hatim organizelerimizde onları bütün Nur Talebeleri ve ehl-i iman ile birlikte de dualarımızdan asla eksik etmedik.