haber7.com da yer alan
önder vakfının desteği ile kurulmuş olan
wonder ile ilgili röpörtajdır. orjinaline
burdan ulaşabilirsiniz.
Başörtülü öğrenciler Türkiye'de üniversite kapılarından dönerken onları Avrupa'da okutmak için çabalayan birilerileri vardı. O birisi şimdi tutuklu, dernek de soruşturma geçiriyor.
Nursel Tozkoparan'ın röportajı
Wonder, anlamı gibi dünya liderleri yetiştirmek üzere 2000 yılında kurulan bir dernek…
O yıllarda Türkiye’de meslek lisesi özellikle imam Hatip Lisesi mezunu öğrencileri katsayı engeline takılmışlardı. Daha sonra başörtülü öğrenciler de bu engele dahil oldular…
Başarılı olmalarına rağmen okuyamayan öğrencilerin eğitime devam etmeleri için hayırsever işadamları ve Deniz Feneri devreye girdi. Türkiye’deki sorun çözülene kadar mağdur öğrencileri yurtdışındaki üniversitelerde okumaları için imkân sağladılar… Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman 'Yıldızlar Sönmesin' projesine destek verirken Deniz Feneri e.V'nin burslarıyla Avusturya başta olmak üzere birçok Avrupa ülkesinde başörtüsü mağduru öğrenci eğitim aldı.
Son günlerde aldığım en güzel haberlerden biriydi katsayı engelinin kaldırılması…
Düşünmedim değil… Mağduriyet kalktığına göre, Yurtdışı eğitime, Wonder’e başvurular da bir azalma olacak mı? Muhatabı olan Wonder Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Kara’ya sordum. On yıllık süreci ve gelinen son durumu anlattı… Yüzlerce doktora, mastır yapan öğrencisinden bahsederken haklı gururu yüzünden okunuyordu… Ve sandığım gibi başvuruda eksilme olmadığı gibi, talebin fazlalığından dolayı öğrenci almakta seçici davranmak zorunda kaldıklarını öğrendim
Dolayısıyla başlangıçta Wonder Derneği mağdur olan öğrencileri okutmak için kuruldu ama şimdilerde vizyonunu genişleterek ideali yüksek öğrencilere hizmet vermekte…
“YILDIZLAR SÖNMESİN” KAMPANYASINI ÖNEREN ZEKERİYA KARAMAN'DI
Yusuf Bey Wonder’i kurmak nereden aklınıza geldi?
Türkiye’de 1999 yılında yaşanılan depremle birlikte başka bir deprem de yaşandı. O yıl imam hatip lisesi mezunları çok başarılı olmasına rağmen Türkiye’de istedikleri yere yerleşemediler. Katsayı mağduru olan öğrenciler Türkiye’de ikinci bir deprem etkisi yarattı. Dolayısıyla bu çocuklar kendilerini boşlukta gördüler. Önder İmam Hatip Mezunları Derneği olarak kendimizi sorumlu gördük ve “ Mutlaka bir şeyler yapmalıyız” dedik. Yönetim olarak kaç öğrenciyi alıp üniversitelerde okutabiliriz diye toplandık. O dönemde
Kanal 7 Televizyonu Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman’ın önerisiyle “
YILDIZLAR SÖNMESİN” kampanyası başlattık.
“Yıldızlar Sönmesin” kampanyasının amacı neydi?
İlk etapta başarılı öğrencileri, imkânlar bularak Türkiye’de özel üniversitelerde okutmak, hiç olmazsa bu memlekete faydalı hale getirmek istedik.
Mağdur olan öğrenciler için bir çıkış yolu, bir çözüm yolu aradınız…
Tabi ki… Bu toplumun derdiyle hem hal olan derdini dert edinen insanlar olduğu için, akan gözyaşlarının da farkındaydılar. İşte o duyarlı insanlar çözüm arayışına girdiler, “Yıldızlar Sönmesin” kampanyası böyle başlatıldı. Kampanyanın tanıtım filmleri Kanal7 de dönmeye başladı.
Bir örnekle anlatmam gerekirse; Eskişehir’den bir arkadaşımız (şu anda siyaset biliminde doktora yaptı bitirdi) diplomayı almış, evinde televizyon açık ve hüngür hüngür ağlıyor; bu arada Kanal 7 ekranında ‘Bu Yıldızlar Sönmesin’ tanıtım filmi dönüyor. Öğrenci hem ağlıyor hem de televizyona kulak kabartıyor ama önemsemiyor. Sonra telefonu çalıyor. Telefondaki müdürü “Kızım sen okulun en başarılı öğrencisisin. ÖNDER seni okutacakmış, hadi git müracaat et” diyor. Buna da inanmıyor, ancak arkadaşları aradıktan sonra öylesine müracaat ediyor Önder’e.
TÜRKİYE’NİN YAŞADIĞI ZOR GÜNLERDİ O GÜNLER
Türkiye’nin yaşadığı zor günlerdi o günler. Özel üniversitelerde öğrencilerin harçlarını yatırmak, onlara katkıda bulunmak kolay bir şey değildi. Neticede bir öğrenciye 5 bin dolar okul harcı gerekiyordu. Bu sayı yüzlerce olduğu zaman çok ciddi rakamlara ulaşıyordu. O günlerde bu rakamlar başta Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman olmak üzere, Huzur Giyim’in sahibi,Gezer’in sahibi gibi birçok hayırsever işadamının katkılarıyla ödendi. Sonra özel üniversitelerde de bu mağduriyet başlayınca yurt dışına öğrenci göndermeyi düşündük.
“28 ŞUBATÇILAR ÖNÜMÜZE ENGEL KOYDULAR NE YAPACAZ” DİYE DÖVÜNMEDİK
İlk ne zaman yurtdışına öğrenci göndermeye başladınız?
Tekrar başörtüsü mağduriyeti özel okullarda da başlayınca biz yeniden arayışlara girdik. “Eyvah! 28 Şubatçılar önümüze bir engel koydular ne yapacağız” diye dövünüp durmadık. Sürekli alternatifler geliştirmeye çalıştık. Yani “Biz akan suyuz, önümüze bir set gelse bile onu yarar geçeriz, yaramazsak yandan geçeriz” dedik. Yusuf Ziya Sula ile beraber önce Kıbrıs’a gittik, oradaki üniversiteleri araştırdık, üniversite rektörleriyle görüştük. Rektörler öğrencilerin yüksek puanlarını görünce; “Bu öğrencilerin hepsini bize gönderin, bazıları çok az para alırız, bazıları neredeyse para almayız” deyip öğrencileri bizden talep ettiler. Ama üniversitenin kalitesini çok iyi bulmadığımız için bu çocukları harcamak istemedik. Çünkü eğitim kalitesine güvenmedik.
KAYIT YAPTIRIRKEN OKULA SİYAH BİR MERCEDESLE BİRİ GELDİ VE OKUL YÖNETİMİ KAYIT YAPMAKTAN VAZGEÇTİ