buçalışmayı devlet felsefesi tabiri ile isimlendirmiş olmamızın fikri istinadını şu ifadelerde bulmanın mümükün olduğu inancındayım.
"Hadd-i evsatı gösterecek ifrat ve tefriti kıracak yalnız felsefe-i şeriatle belagat ve mantık ile hikmettir. Evet hikmet derim çünkü hay-ı kesirdir; şerri vardır fakat cüz'idir."
Görüldüğü gibi gidilmesi gerekli doğru yolu gösterecek her türlü aşırılığı kaldıracak unsurların başında şeriatın felsefesi belagat mantık ve hikmet gelmektedir.
İslamiyeti bu açıdan nazara vermek vasat yolun bukunması için Bediüzzamana fgöre ihmali imkansız bir hareket tarzı olmaktır.
Tebeddülü esma ile hakaikin değişmeyeceği yani isim değişikliği ile hakikatların değişmeyeceği gerçeği gözden uzak tutulmadığı takdirde "felsefe " tabirinin islami bir hüviyet içinde kullanılması keyfiyeti karşımıza çıkacaktır.
bu anlayış içinde gördüğümüz Bediüzzamanın görüşleri üzerinde doktrn çalışması henüz yapılmamış olduğu bir gerçektir.böyle bir çalışmanın eksikliği şimdiye kadar hissedilmiştirç zira açık ve keskin fikirler kitaplar halinde elde mevcud olmasına rağmen said nursi bazı çevrelerde kasıtlı ve yanlış değerlendirmelerin konusu olmaktan hala kurtulamamıştır.Halkın iman ve ahlakını ıslah yolundaki gayretlerini bilerek veya bilmeyerek yanlış şekilde değerlendirilmesine karşı her fırsatta temel siyasi tercih olarak cumhuriet taraftarı olduğunu ifade etmiş fakat onu itham altında tutmak isteyenler bu gerçeği görmemezlikten gelenerek hakkında teokratik (7)devlet kurma özlemi duan bir adam isnadı yapmakdan geri kalmamışlardır.Onu böyle gösterme azrzusuna sanki bir mecburiyet imiş gibi uygun hareket edilmiştir Yaopılan değerlendirmeler üstelik said nursi nin eserlerine yapılan yerli yersiz atıflarla ilim adına meşrulaştırılmak istenmiştir. bu davranışlarda maalesef ilmin objktifliği korunamamıştır.
(7) Tarık zafer tunaya islamcılık cereyanı adlı eserinde (s 235)
islamda teokrasiden bahsedilemeyeceği ve teokrasinin bir hristiyanğa has bir siyasi tatbikat olduğu ilim dünyasının genellikle üzerinde anlaştığı bir husustur.
Bediüzzamanın görünüşünün de bu merkezde olduğunu 4. bölümle ilgili bahsi işlenirken bütün açıklığı ile esbit edeceğiz. bu bakımdan isalmın siyasi iktidar düşüncesinde teokrasinin en küçük bir yeri olmadığını burada öncelikle işaret etmek gerekir. bunun içindir ki said nursi ye yapılan bu teokratik devlet taraftarlığı isnadının hiç bir geçerlilği ve ilmiliği yoktur.