Sümbül Ebrusu

Sümbül Ebrusu

21 Mart 2015 Cumartesi

Chuck Palahniuk Dövüş kulübü takdim özet ve değerlendirme yazısı

Sanırım 2010 yılıydı dövüş kulübü filmini seyrettiğim... O zaman filmin felsefi altyapısını çok fazla kavrayamamış, sadece kaos odaklı ve sistemi yalnızca yıkmaya çalışan amaçsız bir güruh diye nitelendirdiğimi, hafıza uyarıcılarım hatırlatıyor.


Chuck Palahniuk Dövüş kulübü

Kitabını okumaya başlamam ise biraz boş vakit ve Kinde sayesinde metro ve otobüs yolculukları esnasında oldu. (bu sıralar her hafta 1500 km'ye yakın yol yapıyorum). İlk başta tekrar belirtmeliyim ki kitabı çok fazla sevmedim ama felsefi ya da vermek istediği mesaj noktasında daha fazla ayrıntı yakalayabildim ve filmde izlediğim kadar boş ve amaçsızca bir kaos peşinde koşulmadığını da düşünüyorum, artık.

Kitapta kimliksiz/özbenliksiz düşünceye sahip bir amerikan toplumunun inşa süreçleri ince ince işleniyor. Sadece dünyevi haz ve maddiyatın geçerli olduğu, ruhun arka planda tematik ekran niyetine bırakıldığı yeni bir inşa süresi var. Bütün hayatı boyunca neyi,neden yaptığının farkında olmadan yaşamış insanlara Tyler Durden'in her şeye inat baş kaldırısı bir tutunma dalı olarak gelebilmektedir.

Maliyet hesabının geçerli olduğu bir dünyaya Tyler tarafından hediye bir armağandır "Dövüş Kulübü". Herkesin eşit sayıldığı ve tüm maddiyatını dışarıda bırakarak, açıkta bırakılmış ruhlarını doldurabilecekleri tek maddi dayanak noktasıdır. Basit kurallar ve eşitlikçi yapı ve de içe kapanık bir sistem. Yenen dayaklar ve fiziksel acı, dış dünyanın haz zevkinin tonlarca ağırlığı altında ruhen kalmaktan daha dayanıklı bir dayanak noktasıdır.