Sümbül Ebrusu

Sümbül Ebrusu

8 Nisan 2016 Cuma

Tekirdağlı Mütekaid Muallim Hüseyin Çakan Hocayla tanışmamız ve Talebeye Kitap Hediye Etme Geleneği


Tekirdağlı Mütekaid Muallim Hüseyin Çakan Hocayla tanışmamız ve Talebeye Kitap Hediye Etme Geleneği

Mart ayının son salısından bir önceki salısında üniversite yemekhanesinde abdullah rıdvan ile otururken söz bir anda uzun zamandır kitapçılara gitmediğimize gelivermişti. O anda kitap denilince heyecana gelen arkadaşlar olarak bir anda ayaklanıvermiş ve yanımıza Nejat dede ile bahçede denk gelen Yunus emre'yi de alarak karşıya doğru yola koyuluvermiştik. Hedef. Cağaloğlundan başlayıp, Süleymaniye sırtlarına kadar olan güzergahta kitap ve kitapçılar ile bir gün geçirmenin heyecanını bir kez daha hissedebilmekti.
Kim bilir son demlerimizi geçirdiğimiz 29 mayısın günlerinden sonra bir daha bu heyecanı birlikte hissedemiyecektik.
O anda aklımıza ne öğleden sonraki ne de akşamki derslerimiz gelmişti,
demek ki kader bize daha güzel vesile sunmuş olacak ki, her şeyi bırakıp bir anda çıkıvermiş;
ki günün sonunda herkes buna bizzat şahit oluyordu.

Marmararay cağaloğlundan çıktıktan sonra dergah yayınlarının merkezi olan Ana Kitabevi ilk durağımız oluyordu. Hikayemizde işte tam bu anda başlıyordu.
Kitapçıda olmanın güzelliği raflardaki güzelleri seyrederken kendinden geçmenin de ötesindedir artık; okuyanlar bilir, okumayanlar zaten bizi anlayamazlar bile.

İşte tam bu güzellerle buluşmanın telaşesiyle herkes kendi güzelinin peşinde büyülenmiş bir halde dalmış ve birbirine kendi güzellerini överken. Bir muhterem zatın dikkatini çekiyor ve film bu anda başlıyordu işte. Ana kitabevinin arka köşesinde ki masada oturan Simasından güven ve edep akan değerli bir zat bizim konuşmalarımıza önce kulak misafiri oluyor ardından özür dileyip bize yardımcı olmak maksadıyla bir kaç öneride bulunuyordu.

Bu değerli Beyefendinin önerisi hepimizin birden dikkatini çekince; önce bir hoş sohbet ardından tanışma ve hediyeleşmeye kadar gidecek olan muhabbetin kapısı aralanıyordu.
Hüseyin Bey, Nurettin Topçu'nun liseden hocası olduğundan dem vuruyor ve bizlerle ufak bir girizgah yaptıktan sonra sanırsam bizleri sevmiş olsa gerek ki hemen kasada bulunan görevliye dönerek bizleri de işaret ederek 4 tane kitabın kendi hesabına yazmasını söyleyiveriyor. Ve bizlere de okuduğumuz bölümlere göre Nurettin Topçu'dan 
Yunus ve Bendenize edebiyat fakültesi tayfası olarak "Kültür ve Medeniyet"
İlahiyatçı tayfa olan A.Rıdvan ve Nejat Dede'ye ise "İslam İnsan Mevlana ve Tasavvuf" kitapları bahtımıza düşüyordu.

29Mayıslılar olarak Mehmed Niyazi Özdemir Hocamızı Evinde Ziyaret ettik


29 mayıs üniversitesinde okumanın getirmiş olduğu bereketin en büyük neticesi kardeşlik ve çok güzel dostluklara vesile olmasıdır.
Bu dostlukların neticesinde çok farklı ve güzel işlerden faidelenmemize yol açıyor.
Tıpkı 2016 Nisan'ının ilk salı akşamı Fikir dünyamızın değerli ve mümtaz şahsiyetlerinden Mehmet Niyazi Özdemir Hocamızı evinde ziyaret etmenin onuruna erişmiş olmak gibi.

Edebiyat ve yazın dünyamıza Çanakkale Mahşeri, Yemen Ah Yemen, Plevne, Kanije gibi ecdadımızın gerçek öyküsünü romanlaştırarak atiye birer numune olarak sunduğu gibi Türk Tarih Felsefesi, Türk Devlet Felsefesi, İslam Devlet Felsefesi vb. gibi fikir ve düşünce dünyamıza yön verecek kaynak niteliğinde eserleri de bu milletin evlatlarına sunmuştur.

Bizlerde Hocamızla hem hasbihal etmek hem de tecrübeye canlı tanıklık etmek için müsait bir vakitte evinde ziyaret etmek istemiş ve kabul cevabı geldiği zaman herkesler çok büyük bir heyecan hissettmişti.


Hocamız saolsun selfi isteğimizi bile kırmadı ve bu hoş hatıranın oluşmasını sağladı.