Uzun zamandır göremediğimiz dücane hoca ile ilgili basında çıkmış Üstad bediüzzaman Said Nursi yi nazara vererek kalame alınmış risale haberde çıkan salih can imzalı köşe yazısını sizlerle paylaşıyorum.
''Çağdaş dindarlık ya Mekke'yi örnek aldı, ya da Medine'yi... Hira hep ufkunun dışında kaldı.'' (D.Cündioğlu)
Dücane Cündioğlu, Risale-i Nur talebesinin çok ciddi ilgisini çeken ve hemen hepsinin bu ehl-i hakikat kişinin Risalelerdeki hakikatlere neden bîgane kaldığını düşündüğü birisidir.
Çok amiyane ve halktan ve sıradan fakat Risalelere aşina bir talebe, Cündioğlu'nu dinlediğinde sürekli çırpınırcasına hakikatlerin etrafını kazdığını, didindiğini, ızdırap çektiğini müşahede eder.
Öyle tekellüflü te'villerle hakikatleri avlamaya çalışır ki sıradan bir nur talebesinin çilesiz ve biraz da ülfete kaptırdığı hakikatlerdir aslında onlar.
Dücane hocayı dinleyen Nur talebesi kendisine gelir ve Resail'in kıymetini anlamaya başlar.
Dücane hoca, bugün keyfiyetli insan kıtlığının yaşandığı İslam coğrafyasının yitirdiği ve aradığı insanlardandır.
Arayışlarında bazen münzevi, bazen celveti, bazen de sufidir o.
Tasavvuftan, tarihten, şiirden, musikiden, tefsirden hemen hemen her alandan hakikati bulmaya çalışır. Bazı zaman bir film sahnesindeki gözyaşı, ona şoklar yaşatır.
Dücane Cündioğlu kendi ifadesiyle putperestler meclisinde ve kalabalıkların arasında keşf u ıttıla aramanın beyhudeliğini anlamış birisidir.
Cündioğlu, ızdırap ehlidir.
O kadar telaşlı bir arayıştadır ki adeta şiddet-i mevcudiyetinden Nursi'yi göremez ama O'nu tarif eder fakat bilmez.
Bakın şöyle seslenir:
''Keşf u ıttıla mı istiyorsun, duymakla olmaz bir de göreyim mi diyorsun, önce Cebrail'i çağırmak zorundasın, Hakkın cebrini... Bu çağa... çağına... Tenezzül etmeli ki yanına inmeli, mağarana gelmeli. Lâkin önce seni yalnız bulmalı. Yalnız ve kimsesiz ve çaresiz.''
Şiddet-i mevcudiyetinden göremediği Nursi ise:
''Ya Rab! Garibim, kimsesizim, yalnızım, zayıfım, güçsüzüm, hastayım, âcizim yaşlıyım, ihtiyârsızım. "El-amân!" diyorum, af diliyorum, dergâhından yardım istiyorum, ey Allah'ım!'' der ve kâh çam dağının başında kâh horhor mağarasında ömür geçirir. [18.söz]
Gözünde ne Mekke ne Medine, HİRA vardır Dücane hocada: