Sümbül Ebrusu

Sümbül Ebrusu

21 Ocak 2015 Çarşamba

Ebrulu Defterler


Ebru ile meşgul olmayı seviyorum. Bu artık bir hayat felsefesi oldu bende.
Tekne başına geçtiğim zaman içimde ki hafifliği ifade etmem çok zor. Ebru yaptıkça daha çok bağlanıyorum. Elimde fırça ile tekneye yönelmek bambaşka bir şey.

Bazen ebruyu sadece Tekne de kullanmaya biliyorum.
Daha önce yaptığım gibi Eşarp üzerinde bir kaç deneme ya da Ayraç üzerinde de denemiştim.
sonuçlar fena değildi. Ama Ebru'yu bazen asli kullanımından uzaklaştırmaya kalbim tam mutmain olmuyor...

Bu sefer ki çalışmamız ise Ebru'nun tarihte ilk kez kullanılma sebebi olan kitaplar için yan kağıdı rolüne benzer şekilde kullandık.
Daha önceki çalışmalarda genelde baş rolde olmama rağmen bu sefer fikirden tutun, işin yapım aşamasına kadar sadece getir götür işleri ve bağlantı sağlama gibi tabiri caizse tüm amele işleri yaptım. İşlerin tüm sanatsal yönleri diğer paydaşlar tarafından yapıldı.

Ebrulu defter fikrini ilk ortaya atan Seher Hocam olmuştu. Her ne kadar geleneksel Ebru'dan bir gram bile şaşma taraftarı değilsem de, Bazen bende uçup kaçabiliyorum. bir gün ben kafam Ebru'yu asli vazifesi dışında da değerlendirme tilkiliği peşinde koşarken Seher Hocam dedi ki: "Talha neden ebrudan defter yapmıyorsun" demişti.
Bana acayip bir fikir gelmişti, ama nasıl yapılacağı konusunda en ufak bir fikir bile yoktu.
Lakin nasibimiz varmış ki Mevlam karşılaştırdı, olmaz denileni.

İlk başta bir Ciltçi'ye ihtiyacımız vardı. İSAM'dan Murat abi derhal imdadımıza yetişiverdi, kendisine 5-6 ebru karşılığında anlaşıvermiş, en büyük meseleyi bir bakıma çözmüştük.

Aslında en ciddi meseleyi çözmüşken daha büyük bir problemle karşılaşacağımızı tahmin etmemiştim ama gel gör ki denizi geçip dere de boğulmak'da varmış.
Eslemden rica etmiştim bana güzel bir defter ver, diye.
Meğerse Eslem Hanım'dan tüm dünyaları istemişiz haberimiz yok.
İnsan bir defteri tam 20 günde seçemez mi ya. (bu ya'nın hikayesini ilerleyen satırlarda anlatacağım)
Tam 18 gün Eslem Hanım'ın defter getirmesini bekliyoruz.
Getirse de bizim defterleri de topluca verelim diye.
bekle bekle gelen giden yok,
Eslem'i yolda ne zaman görsem soruyorum.
"Wo ist deine Notizbuch?"
Defterin nerede?
cevap:
"Unuttum Talha Abi" "ya".
Hep "ya" lı kelimeler, ama defter ortada yok.
ertesi gün
sadece tek bir kelime soruyorum:
"Eslem!"
"Abi bugün alacağım, kursta sana teslim ederim"
o gün de bir kar yağmaz mı, İstanbul kar kış altında, dışarı çıkılacak hava değil
Eslem için bir bahane daha.
Eslem kursa gelir:
"Abi dışarısı çok soğuktu, çıkamadım"
bu sefer haklı, dışarısı hakikaten çok soğuk.
ama ortada hala defter yok!!!
O değil okul bitecek Tatile gireceğiz, defter işi ikinci yarıya kalacak.
Eslem çok rahat: " olsun abi ikinci dönem yaparız."
Dilimde tüy bitti ama bu kız bir defteri alamadı.
En son baktım bizim defter işi yaş.
gittim kırtasiye'ye,
aldım 2 tane daha defter.
Fiyatına miyatına bakmadım,
direkt aldım, "ben nasıl olsa bunların parasını Eslem'den alırım" dedim.
Şimdi fark ettim ki biraz pahalı almışım ama N'apalım,
dilimde tüy mü bitmedi,
kulaklarımda "ya"lar mı çınlamadı ama hala defter yoktu.
en son aldım artık


Defter işini de büyük bir hengame ile atlattıktan sonra geldik fasılamıza: Ebrulardan güzel olanları seçme işine geldik.