11 Temmuz 1995′de tarihe “Srebsenitsa katliamı“ olarak geçen, Sırpların 8372 Bosnalı müslümanı katlettiği acının üzerinden 17 yıl geçmiş.
Birleşmiş Milletlerin güvenli bölge olarak ilan ettiği Srebsenitsa’da, artık Birleşmiş Milletlerin koruması altında olduklarını zanneden Bosnalı müslümanlar, kendilerini korumakla görevli 400 Hollandalı Birleşmiş Milletler askerinin Hollandalı komutanının Sırp Komutan Ratko Mladiç ile kadeh kaldırıp, Srebsenitsa’yı Sırplara teslim etmesiyle çaresiz ve yapayalnız bırakılırlar.
Ratko Mladiç, katliama başlamadan önce “Büyük ve mukaddes bir Sırp günü arefesinde, 11 temmuz 1995 tarihinde işte burada, Srebsenitsa şehrindeyiz. Bu şehri Sırp ulusuna armağan ediyoruz. Türklere karşı yapılan başkaldırının anısına, Müslümanlardan intikam almanın vakti geldi.” diyerek müslüman katliamını başlatır.
Katliamdan kaçan 15 bin müslümandan 8372‘si yol yol boyunca Sırplar tarafından katledilip, toplu mezarlara gömülürler, katliamdan kurtulabilenler ise gündüzleri ormanlarda saklanıp, geceleri yürüyerek aylar sonra müslümanların kontrolleri altındaki bölgelere ulaşırlar.
Avrupanın göbndeki bu katliam 2. dünya savaşından sonra Avrupa’da yaşanan en büyük”soykırım” olarak Avrupa tarafından da kabul edilir.
Savaş sonrasında, Sırp savaş suçlularının yakalanıp yargılanması ve cezalarının infaz edilmesi sırasında kendisini yeniden belirginleştiren avrupanın ve uluslararası toplumun ikiyüzlülüğü, BosnaHersek’te Ekim ayı içinde yapılan Belediye seçimlerinde bir kez daha ortaya çıktı.
Soykırımdan kaçmak için evlerini terk eden müslümanların yerlerine, diğer bölgelerden gelip Srebsenitsa’ya yerleştirilen Sırplar nedeniyle Srebsenitsa’nın demografik yapısı dştirilmişti. Ancak Dayton antlaşması sonrasında bu husus dikkate alınarak, evlerini terk eden müslümanların belediye seçimlerinde oy kullanmasına da imkan tanınmıştı. Bu nedenle 2008 yılında yapılan belediye başkanlığı seçimlerini müslüman aday kazanmıştı.
Aradan geçen süre içerisinde hem Sırp partilerin diretmesi hem de başta ABD, Fransa, İngiltere ve Rusya’nın verdiği destek ile soykırım nedeniyle evlerini terk eden Boşnakların Ekim ayı içerisinde yapılan belediye seçimlerinde oy kullanma hakları ellerinden alındı.
Bu deikliğe tepki gösteren Boşnaklara, uluslararası toplumdan Türkiye haricinde maalesef destek veren de olmadı.
Bosnalı müslümanların Avrupanın ortasında maruz kaldıkları soykırım sırasında hissettikleri yalnızlık ve terk edilmişlik hissi, yapılacak seçimler öncesinde Bosnalı müslümanlar nezdinde bu vesile ile yeniden hissedilir oldu.
Bu şartlar altında yapılan belediye başkanlığı seçimlerinde, Bosnalı müslümanlar Srebsenitsa için ortak bir aday çıkarma kararı alarak seçimlere girdiler.
Tüm bölgelerde seçim sonuçları belli olmasına rağmen Srebsenitsa’da seçimler sırasında yaşanan bazı gerginlik ve usulsüzlükler nedeniyle Sırp aday da, müslüman aday da kazandıklarını belirtmelerine rağmen resmi sonuçların açıklanması itirazların incelenmesi sonrasına bırakılmıştı.
Bugün açıklanan resmi sonuçlara göre ise Srebsenitsa belediye başkanlığı seçimini müslümanların ortak adayı Camil Durakoviç’in kazandığı açıklandı. Bu sonuçla Srebsenitsa’nın göbeğinde yer alan ve Srebsenitsa katliamında şehit edilenlerin gömüldüğü Potaçari şehitliğibir dönem daha müslümanların yönetimi altında kalacak.
Bosna Hersek’te yaşayan müslümanların, sembolik anlamı olan Srebsenitsa’da “oyum Srebsenitsa’ya” kampanyasıile az bir farkla bile olsa -boşnak partilerin ortak bir aday çıkarmaları ile-seçimi kazanmaları elbette önemli. Ancak geçmişte Boşnakların yoğun olarak yaşadığı ancak soykırıma maruz kaldıkları için evlerini terk etmek zorunda kalan ve Dayton Anlaşması’ ile Sırp yönetimine bırakılanBratunac, Foça, Zvornik, Vişegrad, Biyelyina, Priyedorgibi belediyelerde, belediye meclislerine tek bir Boşnak üye dahi seçilemediğini de unutmamak gerek.
Avrupa’nın göbnde, tüm avrupa’nın ve “medeni dünya“nın gözleri önünde soykırıma maruz bırakılan müslüman bir milletin, zorda olsa sembolik anlamı olan Srebsenitsa’da seçim kazanması ne kadar önemli ise, bu soykırıma göz yumanların bugünde aynı şekilde “soykırımdan arta kalanların” da siyasi temsil güçlerinin elllerinden alınmasına ses çıkarmayarak 17 yıl öncesinden farksız bir tutum takınmaları da ayrıca önemlidir.
Yalın ayağımız Bosna‘da belki 1993 teki gibi kan dökülmüyor ama Bosnalı müslümanları siyasi yönetim gücünde sıfırlamaya yönelik mücadele “medeni dünya“nın gözetiminde kesintisiz devam ediyor.
Geçmişte Bosna’ya yardımcı olmak için Türkiyeli müslümanların neler yaptığını hatırlayarak, Bosnalı müslümanların bu seçimler nedeniyle maruz kaldıklarını uygulamayı ”Bilge Kral” Aliya İzzetbegoviç’in şu sözleri ile hatırlamakta fayda var;
“Savaşta büyük zulme uğradınız. zalimleri affedip affetmemekte serbestsiniz. Ne yaparsanız yapın, ama soykırımı unutmayın. Çünkü unutulan soykırım tekrarlanır.“
kaynak: kestaneagacikahvesi.wordpress