Sümbül Ebrusu

Sümbül Ebrusu

23 Kasım 2012 Cuma

Mehmet Görmez açıkladı: Uluslararası İslam Üniversitesi İstanbul'da kurulacak



İstanbul'da Avrasya İslam Şurası Genel Sekreterliği'nin kurulacağını haber veren Diyanet İşleri Başkanı Görmez, Uluslararası İslam Üniversitesi'nin İstanbul'da faaliyete geçeceğini belirtti.
“Avrasya'da Müslümanların Geleceği” başlıklı oturumu takip eden Başkan Görmez, oturumun kapanış konuşması için kürsüye çıktı. Avrasya'nın geleceği açısından önemli bir adım konusunda ilk müjdeyi veren Diyanet İşleri Başkanı Görmez, konuya ilişkin şunları söyledi:
“İstanbul'da Avrasya İslam Şurası'nın bir merkezi olacak. O merkezde bir sekretarya olacak. Avrasya İslam Şurası'nın bir genel sekreteri olacak. Rusya, Orta Asya, Kafkasya, Balkanlar, Avrupa'daki müftülerin ortaklaşa belirlediği bir ismi üye olarak verecekler. Biz de seçtikleri ismi, burada görevlendireceğiz. Türkiye de dahil toplam 6 kişilik heyet, bizi 24 saat temsil edecek. Sürekli bizimle iletişim halinde olacak. Siz istediğiniz zaman o merkeze ulaşacak, sorularınızı soracak ve bilgiler alabileceksiniz. Dolayısıyla Avrasya İslam Şurası'nın kalıcı bir sekretaryası ve merkezi olacak.”

ULUSLARARASI İSLAM ÜNİVERSİTESİ İSTANBUL'DA KURULACAK
Diyanet İşleri Başkanı Görmez, Genel Sekretarya dışında Avrasya İslam Şurası'nın pratik alanda iki sonucunun daha olduğunu belirterek, Uluslararası İslam Üniversitesi'nin kurulması hakkında bilgi verdi. Başkan Görmez şunları söyledi:
“Türkçe, İngilizce, Arapça, Rusça, Farsça gibi dünyada konuşulan büyük dillerle İslam'ı öğretebileceğimiz “Uluslararası Avrasya İslam Üniversitesi” İstanbul'da kurulacak. Burada açılış konuşmasında ben bunu ifade ettim. Sayın Başbakanımız konuşmasında teyit ettiler. Dün bir heyetimizle birlikte Cumhurbaşkanımızı ziyaret ettik. Orada da bunu ifade ettiğimde büyük bir hüsnü kabulle karşılandı. 8. Avrasya İslam Şurası'nın en önemli kararlarından bir tanesi, İstanbul'da Uluslararası Avrasya İslam Üniversitesinin kurulması olacaktır.”
"MÜSLÜMAN AZINLIK ENSTİTÜSÜ" KURULACAK
Avrasya İslam Şurası'nın ikinci müşahhas neticesinin ise bu üniversitenin bünyesinde Müslüman Azınlıklar Enstitüsünün kurulması olduğunu dile getiren Başkan Görmez, “Dünyanın bütün ülkelerinde Müslüman azınlıkların ihtiyaçlarını, sorunlarını, durumlarını takip eden; bunları raporlar haline getirerek bütün Müslümanlarla paylaşan bir enstitüye ihtiyaç var. Üniversite bünyesinde Müslüman Azınlıklar Enstitüsü kurulacak” dedi.
Diyanet İşleri Başkanı Görmez, konuşmasında Müslüman azınlıklar konusunu da Şura'nın gündemine taşıdı. Günümüzde dünyanın hemen her ülkesinde Müslüman toplulukların olduğunu dile getiren Başkan Görmez, Moğolistan'da bulunan Hoton Türklerinin izale edilmiş bir bölgede yaşadıklarını ve Estonya'da 10 bin Müslüman yaşamasına rağmen bir tek mescidin olmamasını örnek göstererek, “Onların aynı zamanda bazı problemleri var, ihtiyaçları var. Onlara kim el uzatacak. Uzaktaki kardeşlerimizi unutacak mıyız? Bu, Müslümanlara yakışır mı? İslam dünyasına yakışır? Resul-i Ekrem'in bir vücudun organları olarak tarif ettiği Müslümanlara yakışır mı?” ifadelerini kullandı.

Hüseyin yılmazdan Bediüzzamanın zalime karşı örnek tavrı


Bugün yazarı Hüseyin Yılmaz, zalim karşısında duruş örneği olarak Bediüzzaman Said Nursi'yi örnek verdi.
İsrail karşısındaki tutumları nedeniyle batıyı eleştiren Yılmaz,  Tanzimat’tan beri Batıya perestiş eden Türk aydınının da gaflet içinde olduğunu belirtti.
Bediüzzaman Hazretlerinin "batının ruhunu idama mahkum ettiğine" dikkat çeken Yılmaz, yazısını şöyle sürdürdü:
Bu bir kaç asırlık içtimaî cinnetten yakasını sıyıran tek şahsiyet: Bediüzzaman Said-i Nursî... Şâkirdleri için bütünüyle aynı şehâdette bulunmak kabil mi? Hayır!... En azından hatırı sayılır bir kısmı için: Hayır!..

İşte Üstad’a sorulan bir suale verdiği muhteşem cevap... İşte Batı’nın ruhunu idâma mahkum edip bir paçavra gibi çöpe atan kendinden emin haysiyetli duruş:

“Diyorlar ki: ‘Senin eski zamandaki müdafaatın ve İslâmiyet hakkındaki mücâhedâtın, şimdiki tarzda değil. Hem Avrupa'ya karşı İslâmiyet'i müdafaa eden mütefekkirîn tarzında gitmiyorsun. Neden Eski Said vaziyetini değiştirdin? Neden manevî mücahidîn-i İslâmiye tarzında hareket etmiyorsun?’

“Elcevab: Eski Said ile mütefekkirîn kısmı, felsefe-i beşeriyenin ve hikmet-i Avrupaiyenin düsturlarını kısmen kabul edip, onların silâhlarıyla onlarla mübâreze ediyorlar; bir derece onları kabul ediyorlar. Bir kısım düsturlarını, fünun-u müsbete suretinde lâ-yetezelzel teslim ediyorlar, o suretle İslâmiyetin hakikî kıymetini gösteremiyorlar. Âdeta kökleri çok derin zannettikleri hikmetin dallarıyla İslâmiyeti aşılıyorlar, güya takviye ediyorlar. Bu tarzda galebe az olduğundan ve İslâmiyetin kıymetini bir derece tenzil etmek olduğundan, o mesleği terkettim. Hem bilfiil gösterdim ki: İslâmiyetin esasları o kadar derindir ki; felsefenin en derin esasları onlara yetişmez, belki sathî kalır. Otuzuncu Söz, Yirmidördüncü Mektub, Yirmidokuzuncu Söz bu hakikatı bürhanlarıyla isbat ederek göstermiştir. Eski meslekte, felsefeyi derin zannedip, ahkâm- ı İslâmiyeyi zahirî telâkki edip felsefenin dallarıyla bağlamakla durutmak ve muhafaza edilmek zannediliyordu. Halbuki felsefenin düsturlarının ne haddi var ki, onlara yetişsin?” Mektubat; S:426-427
 

alman aile bakanından müslümanlar ile ilgili açıklama: Müslümanlar bu ülkeye aittir, toplumun parçasıdır


Leutheusser-Schnarrenberger, federal hükümet tarafından hazırlanan ''sünnet yasası'' tasarısını Federal Meclis'te (Bundestag) düzenlenen oturumda savundu.
Leutheusser-Schnarrenberger, Meclis'te yaptığı konuşmada, hükümetin sünnet konusunda ortaya koyduğu yasa tasarısını dini cemaat temsilcileri, doktorlar, uzmanlar ve toplumun diğer üyeleri ile yapılan görüşmelerin sonucunda hazırlandığını belirterek, parlamentoda bu ülkede Yahudi ve Müslüman yaşamın mümkün olacağı konusunda görüş birliği bulunduğunu belirtti.

''Dünyada erkek çocuklarının sünnet edilmesine ceza veren başka ülke yok'' diyen Leutheusser-Schnarrenberger, çocuğun sağlığın tehlikede olmadığı sürece Müslümanların ve Yahudilerin dini ritüeli olan sünnetin ceza kapsamı dışında tutulması gerektiğini kaydetti.
Leutheusser-Schnarrenberger, Almanya'da yasal güvencenin sağlanması için tasarının bir an önce yasalaşması gerektiğini de bildirdi.
Aile Bakanı Kristina Schröder de hükümetin dengeli bir yasa tasarısı hazırladığını ve toplumun İslam ve Yahudi karşıtlığına izin vermemesi gerektiğini ifade ederek, ''Yahudi ve Müslümanlar bu ülkeye aittir, onlar bu toplumun parçasıdır'' ifadesini kullandı.
Sosyal Demokrat Parti (SPD) Federal Meclis Üyesi Marlene Ruprecht ise hükümetin yasa tasarısına karşı çıkarak, velilerin haklarının, çocuklarının sağlığı zarar gördüğünde ortadan kalktığını belirtti.
Sabah