Ebru Kursumuzun(Mayıs 2015) son haftasında denediğim hatip çalışmaları ile bol neftli ebrular mevcut. Çok başarılı sayılmazlar. Battal Teknemiz çalışmakta biraz zorlandı, böyle olunca sadece neft kullanarak bir kaç çalışma yapmak zorunda kaldık. Hatip çalışmalarımda da renk bileziklerinin dengesini tutturamadığım dan çok başarılı bir ürün çıkaramadım.
Son olarak üç tanede çift katlı ebru denedik görsel olarak işi yaradığını söylemeliyim.
Senenin son ebrularının daha güzel olmasını isterdik ama tabi ki nasipten öte yol çıkmıyor!
Türk Hava Yolları Airbus A319 Karabük uçağı ve Anadolujet Boeing 737-700 TC-SAP Uçakları
Anadolu Jet Havayollarının isimsiz olan TC-SAP kuyruk kodlu Boeing 737-700 uçağı.
07.07.2015 tarihinde Konya-İstanbul Sabiha Gökçen seferini gerçekleştirmiştir. Daha önce İstanbul-Konya seferi esnasında bindiğimiz uçağa bu sefer konya-istanbul seferi esnasında tekrar kullanmış olduk. Resimler Konya havalimanında çekilmiştir.
Almanya da Halveti Uşşaki Dervişler Solingen Tasavvuf yolu Derneği,
Almanya da dervişler göreceğim çok fazla aklıma gelmezdi.
Tasavvuf erbapları her yerdeler ama benim çok fazla meşguliyetim olmadığından burada dervişler ile karşılaşmak aklımın ucundan bile geçmezdi.
2015 Ramazan ayının son pazar gününde yaptığımız Solingen ziyareti esnasında 29 mayıstan güzel arkadaşımız mücahid vasıtasıyla denk geldik.
Nasip Tabi.
Burası Halveti tarikatının Uşşaki koluna mensup bir dergah olarak 2014 yılının son aylarında Solingende yaşayan yurdumun gani gönüllü insanları tarafından 4 katlı bu bina satın alınarak bağışlanmış. Yaklaşık 4-5 ay süren tamiratlar sonunda bir kaç ay öncede binanın iki katı hizmete girmiş.
Ama henüz en alt katta bulunacak olan yemekhane ve en üst kata yapılması planlanan misafirhanesi henüz yapılmamış. en kısa sürede buraların da gönül erenlerinin bağışları ve İzn-i İlahi ile hizmete açılması planlanmakta.
Ne diyelim Allah bu gurbet ellerde yardımcıları olsun hayırlı hizmetler inşallah.
Almanya Solingen Haufmannstraße de bulunan Solingen Tasavvuf Yolu Derneği yolu bu taraflara düşmüş tüm dervişleri ve muhiplerini beklemektedir.
2009 yılında başlanan inşaat %80-90 oranında tamamlanmış durumda. Şuanda vakit namazlarının ve cuma namazlarının kılındığı bina en geç önümüzdeki seneye tam kapasite ile hizmet vermesi hedeflenmektedir. Binanın yanında aynı zamanda DİTİB'in genel merkezi de bulunmaktadır.
Seçimlerdi finallerdi derken bir hafta geriye alınan takvimin ve iki güne sıkıştırılan sempozyumumuzun neticesi olarak sergimizi de kısa süre içerisinde hazırlayıp sunma telaşının getirisi olarak her türlü tatlı telaş ve eksikliğin ortasında 2. sergimizi de açmış bulunuyorduk.
Sergiden 3-4 gün önce alman Devlet bursunun kaybedişimin üzüntüsünü yaşarken bu satırlara son rötuşları verdiğim temmuzun ilk pazartesi sinde bütün yazımı; belkide eğitimim hayatımın kalanını geçireceğim bir Almanya yolculuğuma 24 saatten bile az kalmış olmasının heyecanını yaşamanın nasip olacağını asla tahmin bile edemiyor insan.
Sergi yazısı olur da hint müziği olmaz mı bu sefer bir değişiklik yapıyoruz ve açılış müziğimiz Almanya seyahatim öncesine denk geldiği için Almanca olarak geliyor
Rosenstolz - Liebe ist Alles!.
Sergi Öncesi Hazırlıklar
Serginin Taa 24 saat öncesinden geçen seneki sergimizde baş rolü paylaştığımız tekne arkadaşımız ile yarın ne yapabiliriz ne yapamayız, felan feşmekan diye konuşmamıza rağmen sürprizlere açık hayatın getirisi olarak son dakika manisi çıkan Eslem ablanın bizi serginin ilk kurulum işlerinde yalnız bıraktığının anlaşılmasından sonra sınıfın tüm çömez ufaklıklarını toparlayıp bütün işleri halletmekle başlıyordu...
Malum 29 Mayıs'tayız; her işi her an kendiniz yapabilme yetisini kazandırmasıyla meşhur bir ünü var.
Sergi işleri de böyle oluyordu.
13 tane eser sahibi mevcut iken sergi sabahı mazeret beyan edip gelemeyenlerin dışında neredeyse ekibimizin yarısının büyük satışlarına geldikten sonra elimizde kalan
Fatma Zehra, Emina, İrem, Fatma ve Duygu ile aziz Hemşehrim Ali ile bendenizden oluşan minik Amele takımız görev bilinciyle hazır ve nazır bir şekilde beklerken,
satışları geçici olarak sineye çekip Gürhan hocamızında büyük desteğiyle günü en güzel hale getirmek için büyük bir özveriyle mücadele etmeye başlıyorlardı...
Arkasından başlasın tüm işler;
Fatma Zehra sen tut bu şövalyeleri, Emina sende şunun ucundan tut, İrem bunları da sen al, Ali sende yardım et abim, vb
derken bütün işi büyük bir özveriyle yapan bir ekiple karşı karşıya buluyordum kendimi.
Talha abilerinin bütün taşıma işlerinde direktif yağdırırken hiç birisinin aklına dönüp sormak gelmiyordu "Abi biz bu kız halimizle bütün malzemeleri taşırken sen ne diye orada öyle dikiliyorsun ve elini neden bir eşyaya değdir mi yorsun?"
Allah'tan sormamışlar ama şimdi düşünüyorum da bütün bu ufaklıklara sabah sabah bayağı iş yaptırmışım:)
Neyse her işin bir ilki varmış ki bu resimdeki müthiş ekip ile tüm serginin yükünü neredeyse kaldırmış oluyorduk...
büyük bir özveri ile çalışan ekibimiz sempozyumun açılış saatinin hemen akabine serginin tüm genel işlerini halledip kuru veriyorlardı.
Seher hocamızında gelmesiyle tabloların renk ahenk uyumuna göre düzenlenmesi an meselesi oluyor ve sergimiz hazır ve nazır bir şekilde ziyaretçilerine göz kırpar bir şekilde beklemeye başlıyordu
Bütün işler bitip tablolar yerleştirildikten sonra sıra geliyordu gurur tablomuzla bir hatıra çektirmeye.
Sergiyi açtığımız anda biz
Chennai Express - Kashmir Main Tu Kanyakumari
ilk defa sergiye katılan çömezlerin heyecanı ise aynen bu şekildeydi
3-Idhazhin Oran (dk 2:16-30 arasına dikkat:):):):)
Her zamanki Yunus!
Gençler ses veriyoruz!
Tez bitirmekle meşgul olan Hafız Elif Abla
ve
okulumuzun büyük alicenaplığı sonucunda devamsızlıkları saymayacağının anlaşıldığı günden beri sabah namazını kılıp yatıp öğle namazına kalkmayı kendine adet edindiğinden dolayı kalkamayarak gelemeyen Tosun
ve de
tam sergi sabahı hastalanan Uygur kızımız Hatice haricinde bütün ekibimizin serginin açılış öncesindeki toplu fotoğrafı.
Ha Yunus mu? Onu biz sergimizin gülü olarak sayıyoruz sizde öyle farzedebilirisiniz!:)
Ziyaretçilerimiz
ilk ziyaretçimiz tabii ki de aynen ebru sınıfında olduğu gibi her daim misafir gibi gelip giden yunus oluyordu.
İki yıldır Ebru sınıfında ben ve Tosundan sonra en devamlı tek erkek üye olmasına rağmen Geleneksel Ebru türlerine bir türlü ısınamaması ve engin iç dünyasının bir getirisi olarak özgün çalışmalar deneyerek kendinden öncekilerin tecrübelerinden ders çıkarmayarak kendisinin de her daim başarısızlığı tatma zevki ve çıkmadık candan umut kesilmez misali asla pes etmemesinin sonucu olarak sergiye eser çıkaramayarak taçlandıran ve de başta ben olmak üzere okuldaki Konyalılarla en çok teşriki mesai geçiren kişi olması hasebiyle Konyalı addedilen ve İnşallah böyle giderse bir gün ansızın Gonyalı yapacağımız güzel insan Yunus.