Sümbül Ebrusu

Sümbül Ebrusu

12 Mayıs 2012 Cumartesi

murtaza orhan kemal


murtaza  orhan kemal

bugün sizlere büyük muharrir orhan kemalin kalem almış olduğu murtaza isimli rumeli muhaciri bir bekçi olan murtazanın hayatını anlattığı kitaptan özet geçeceğim.



orhan kemalin yazdığı bir devrin ; sıradan insanların gözünden anlatılmasının hikayesidir aslında. basit ve saf bir rumeli göçmeninin gözünden tasvir edilir yeni türkiye. sanayileşme hamlesinin getirdikleri ve götürdükleri , devrin jakobenlerinin alt kısmı, iltimas ve adam kayırmayı yıllarca (u: kit) lerde düzenin nasıl işlediği ve neden böyle olduğunu bir fabrikada görev alabilecek işçisinden şefine bekçisinden aşçısına müdüründen kontrölörüne kadar anlatan bir hikaye görünümlü bir devrin tasviridir aslında.

bekçilikten fabrika denetçi yardımcılığına atanan ve sadece işini yapmak isteyen bir insan anlatılır. sadece işini yapmak isteyen...
karşısında koskoca bir fabrika vardır şefinden  işçisine kadar, onu sadece hatır için işe alan müdür bile anlamamıştır ilk başta lakin murtaza hiç ödün ve taviz vermeden maaşını bile sormadan çalışır . üstüne maaşsız mesai ile bile çalışır. çok sürmez fabrikadakileri karşısına alması ...

müdür bey görür ki murtaza saf ve dürüst aynı zamanda işine bağlı sadece çalışır...
 müdür bey görür ki murtaza 1 ayda çalışmaktan zaten zayır olan vücudu iskelotora dönmüş...

murtaza o kadar işine bağlıdır ki fabrikada çalışan kendi kızlarını bile mesai başında uyudukları için yere çalmaktan geri durmayacaktır.

murtaza nı kızı babasının darbesiyle kafasını yere çarpıp 1 hafta can çekişirken bile murtaza fabrikayı soyan hırsızların peşindedir.
tam 36 saat uykusuz dur murtaza aynı zamanda kızı evde can çekişmekte fakat cebinde 5 kuruş parası yoktur ...

mahkemden saatlerce ifade vermiş araksından eve dönüp 2 saati uyuyamadan tekrar mesaisine dönmüştür murtaza...

uykusuzluğa  dağ mı dayanırki murtaza dayansın...

uyumuştur murtaza kontrollük yaptığı kulübede. fırsat kaçırmaz fabrikanın soysuz tembel işçileri ve şefleri görmüşlerdir bir kere murtazayı uyurken kitlerler garip rumelili muhacir murtazayı uyuduğu yere garip muhacir kitlendiğinin bile farkında olamayacak kadar yorgun ve bitap düşmüştür.

fabrika ahalisi büyük bir kin ve hasetle müdür beyi bekelrler aylardır kendilerinin tüm tembelliklerini ortaya çıkaran muhacir murtazanın yapmış olduğu bu büyük falsoyu göstereceklerdir müdür beye ki kovsun garip muhaciri ki onlarda eski tas eski hamama dönsünler...

müdür bey gelir fabrikaya geçer odasına damlar arkasından büyük şef; vakti zamanında murtaza enselemiştir onu mesai başında uyurken
bir kere değil her gün aynı vaziyet vardır söylemiştir müdüre yemiştir bir araba azar; şefin vardır kuyruk acısı murtazadan müdürden sonra en büyük rütbeli şef bir bekçi yüzünden tüm faprikanın önünde azap yemiştir kolay yenilip yutulur bir şeymidir bu azar ve asla unutmamıştır  ve unutturmayacaktır

şimdi fırsat kuşu önüne kadar konmuştur; kaçırır mı hiç bu treni....
direkt söyler müdüre efendim der kontroller yardımcısı murtaza çok büyük bir yanlış yaptı ve görevi başında uyudu bizde kendisini derdest ettik sizi bekleriz suç mahalinde ...

arkasında onlarca şef yardımcıları ve ustabaşıları vardır büyük şef in müdür bey anlamıştır... lakin işin perde arkasınıda bilir murtazanın niye uyuduğunu

garip muhacir uykusur ve perişandır 2 gündür gözüne tek damla uyku girmemiştir...

müdür bey bakar topluluğa ve bir kaç söz söyler önce azarlar bu kendileri kocaman ama işleri bir çocuktan noksansız herfileri ve emreden dağılın burdan bir daha karşıma böyle şeylerle çıkmayın ve çağırın yanıma der murtazayı.

şefler büyük bir şoka uğramıştır fabrika ahalisi resmen bozulmuşlardır onlar zannnetmişlerdir ki aylardır kin ve nefret ksutukları muhacir murtazayı bugün başlarından salya sümük def ettirecekler...



açarlar murtazayı kitledikleri depoyu ve uyandırılar garip murtazayı.

murataza uyanınca bir şaşkınlık ve mahcubiyet yaşar ömrü boyunca vazifesinden ödün vermeden yaşamıştır bekçi murtaza...

birde şefin müdür bey seni çağrıyor dediklerini duyunca bekçi murtaza kaybetmiştir kendisini zannetmiştir şimdi işim bitti.

gider doğru müdür beyin odasına derhal af ve özür diler...

müdür bey pek bakmaz murtazanın yüzüne muhacir garip murtazanın yüzüne...

müdür bey bilir tüm işin geçmişini ve perde gerisini anlayış gösterir ...

bilmez saf ve garip muhacir murtaza müdür beyin kendisini anladğını

der ki müdür bey hatam büyüktür ; bana veriniz bir ceza
ben isterim bir ceza çünkü ben bozdum faprikanın disiplinini siz istemiştiniz benden disiplin lakin ben muvaffak olamadım kendim disiplinsizlik yaptım...

müdür bey gözlerine inanamaz ; kulaklarına hiç salık vermez bu duydukları karşısında ;

murtaza ısrar etmektedir muhacir murtaza rumeli muhaciri murtaza...

müdür bey eline bir kağıt ve bir zarf tutuşturur.

tamam murtaza der senin cezanı kestim..

murtaza almıştır cezayı; içinde görev vicdanına bağlılığı ortaya çıkartaca k bir sözdür mesuliyet taşıdığının ispatıdır bu söz murtazanın...

lakin murtaza daha gerisini dinlememişir müdür beyin...

müdür bey tamamlar lafını

al murtaza bu zarfı bu cezan lakin cezan bununla sınırlı değildir sana ayrıca 3 günde izin verdim git evinde istirahat et demiştir.

kapının eşiğinde dinler sekreter ve diğer şefler aynı zamanda da görürler tüm bu olayları...

onlar bilirler zarftaki cezanın aslında bir ikramiye olduğunu eve gönderilmeninde bir kovulma değil ödül olduğunu

lakin onlar yenemezler içindeki haset ve kıskançlık tohumlarını...

insanoğlu zaten her yerde aynı değilmidir...

görevini düzgün yapan insanlara karşı bir kin ve garez tutma hastalığına tutulma konusunda...

sanırsınız bir veba bu tüm dünyayı adem ve havvadan beri kuşatmış yalnızca alamanlar ile japonların ülkesine çok az uğrayabilmiş...

şeflerden biri derkei 20 yıldır bu fabrikadayım bir tek gün ikramiye almadım...

bir diğer usta derki bir defa olsun izin görmedim.

ksıkançlık damarı gene çatlamıştır;  muhacir murtazada olmayan bir damar...

garip muhacir murtaza

murtaza tam olarak anlayamasada müdür beyin dediğini emre itaat eder ve gider...

görür ki ceza yazılı sandığı zarfta para vardır koşar eczaneye 3 gün önce uyurken yaklayıp o anki öfke ve görev bilincinin mahcubiyetiyle alıp yere fırlattığı zaman başını yere çarpmış kızına ilaç alır.

ikramiyesini ona harcar murtaza birde biraz yemek alır.

öyle demiştir çünkü doktor iyi bak diye son günlerinde kızın lakin duymamıştır murtaza bu son gün lafını. çünkü ayyaş doktor söylememiştir murtazaya kızının gidici olduğunu...

murtaza eve doğru yollanır...

eve yaklaştığı zaman görür ki bir kalabalık ve bir duman..

pek anlayamıştır murtaza mesleye henüz vakıf değildir olaya.

lakin işin aslı kaybetmiştir muhacir murtaza kızını. göçmen kızı ölmüştür.

murtaza fabirkada uyurken kızıda garip ve yoksul evinde oda ebedi uykusuna dalmıştır...

murtaza sen ne yaptın diyememiştir ... kendi kızını toprağa kendin götürdün diyememiştir

murtazanın başı öne düşmüş ikramiyesiyle aldığı ilaçlar da yere yıkılmıştır murtaza içten...

bitirmiştir yazarda hikayeyi çünkü kalmamıştır başka devam ettirecek bir kelime bu dünyada murtaza nın başının önüne eğilmesiye tamamlanmıştır tüm kelimeler...

bir garip muhacir murtazanın hiikayesidir bu aramızda artık kalmayan bir insanlığın hikayesidir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder