Sümbül Ebrusu

Sümbül Ebrusu

10 Mayıs 2014 Cumartesi

Bir günden izlenimler İsmet Özel und Melih Altınok

08.05.2014 - istanbul- bağlarbaşı;

hayatımda bu kadar zıtlığı bir anda telakki edebileceğim günler çok sayılıdır...
Bir Liberal aydın dediğimiz zattan İktidar'a yönelik takdirler ve daha özgür yaşadığımız söylevini dinlemek
hemen ardından bir yemek molası verip
Müslüman bir Aydından (haklı bir eleştiri) müslümanca yaşamadığımızı ve yönetilmediğimiz eleştirisini dinlemek...



 

Bu kadar geniş bir fikriyatı dinleyebilecek bir irade ve beyne sahip olabilirim ama hazmedecek kadar geniş bir hafsalam hala mevcut değil..

ilkleri başarmayı çok severim ama bunun siyasi noktada bir amel açacağı noktada bulunuyor ise hala tereddüdümü giderebileceğimi düşünmüyorum...

geçirdiğim o gün ün önemi çok fazla idi. bir ilim yuvası diye adlandırılan! üniversitemiz ve bulunduğu mekana kurulduğu günden beri sanırım bu kadar politik bir gösteriye sahip olmamıştır. (gerçi bu olayın politikliği bile sınırlıydı ama bazıları için bu bile fazlaymış demek ki.)Bunu ise sadece bireysel istek ile değil resmen tepeden inme bir hareket ile bir iktidar partisinin gücünü kullanarak yapmış olmamdan dolayı biraz pişmanlık duymuyor değilim ama bunu hak edenler in daha farklı bir şeyleri düşünme zamanları çoktan geldiğini görmeleri için bazen kendi kişisel sınırlarımı zorlamam ve değerlerimi kenara bırakmam gerekebiliyormuş.


                                   

gelelim program değerlendirmelerine ilk başta melih altınok ile başlayalım.
Melih bey taraftan ve tv lerden tanıyordum çok fazla tanıdığım ve ya takip ettiğim birisi değildi ama tv den aşina bir şahıs.
ilk program önerisi geldiğinde açıkcası bizim okulda yapabileceğimiz bir organizasyon olabileceğini çok düşünmedim, idari olarak izin alabileceğimiz neredeyse 0'dı. ama Allahın hikmetine bakın öğrencisinin akademik olmayan taleplerini çok fazla dikkate almayan üniversitemiz, iktidar partisinden gelen 2 telefon ile siyasi bir organizasyon için kerhen izin vermek zorunda kaldığı için açıkcası okulda kendi adımın yanına aldığım eksi hanemi kabartan bir olay daha eklendi diye düşünmeden edemedim...
malum aram bu sıralar hiç göze batmadığım için sıfırın biraz altında eksi felandı...

her ne ise danışmandan sağlık spor daire başkanından dekandan rektörden sadece 1 gün içerisinde izin koparıp peogram startını verdik hemde programa sadece 48 saatten daha az kalmasına rağmen.
Allahın izniyle atlattık, ama bayağı ders almalıyım diye düşünmeden edemiyorum.

program için okulumuzdaki siyasi yapıyı fikir yönünden 3 aşağı 5 yukarı biliyoruz 
ama hareket yönünden
ne ile karşılaşacağımız noktasında 4. yılını mayıs ayı ile geride bırakan üniversitemizde bu güne kadar tek bir siyasi faaliyet olmadığı için açıkcası pek değil neredeyse hiç bir fikre sahip olamıyorduk.
toplam mevcudumuzun 650 olduğu ve bununda 200 e yakının uluslararası yabancı öğrencilerden oluştuğunu düşünürseniz durumun son hali size biraz daha net olarak gözükebilir sanırım.


program gününe geldiğimizde yukarıdaki nedenlerden dolayı konferans salonunu değil seminer salonunu tercih etmek zorunda kaldık.
90 kişilik seminer salonu ...

programa bu kadar yoğun ilginin geleceğini bekliyordum desem biraz abartırım herhalde, saolsun okulumuzdan beklenmeyecek bir rağbet gördük.
program başladığında salonda tam 71 kişiydik bu sayı okulumuzdaki yabancı öğrencileri çıkarttığımız zaman öğrencilerin %20 si yapıyor neredeyse.
ayrıca program çok gecikmeli başladığı için salonu terk eden rahat 15-20 kişi ve bazı hocalarımızı da unutmuyorum.
her ne ise salonda program başladığı anda tüm üniversite mevcudunun totalde ise %11-12 si buradaydı..

en son tarih bölümü dekanlığının nisan başında yaptığı etkinlikte dekan ve bütün bölüm hocaları geldiği halde sadece 30-35 konuğun(öğrenci) olduğu bir duruma göre kendimizi sanırım başarılı sayabiliriz...

Program için eleştirim konuğumuz melih altınok bey tam 1 saat 5 dk geç geldi, program sorumlusu ve sunucusu olarak insanların gözünün içine baka baka yalan söylemeyi ilk defa burada yaptım, kendimin üç kağıtçılıkta bazen sınır tanımadığını biliyordum ama bu kadar ileriye ve bu şekilde soğukkanlılıkla gidebileceğimi düşünmemiştim.
demek ki her insanda bu yapı mevcutmuş istediği anda her türlü sahtekarlığa kayabiliyoruz..

her ne ise 1 saat içerisinde tam 4 defa kürsüye çıkıp
insanları avutmak için laf gevelemek hoşuma o an gitmemişti ama mikrofon ve kürsünün bağımlılık yapıyor sözünü şu anda o kürsüye tekrar çıkma isteği duyma noktasından anlayabiliyorum.

ayrıca ilk sunuştan sonraki diğer 3 mikrofon temasımda ise sesimin titrememesi sanırım içimdeki sinir ve öfkeden olsa gerek, ama bu benim için bir artı sayılır... topluluk karşısında heyecanlanmadan konuşma becerime bir katkı addedebilirim 

program içeriği ile ilgili melih bey bildiğiniz gibi gayet liberal bir insan. ve kişisel ve dini konulara  özgürlükler üzerinde yaklaşıyor ve dini inanç noktasında bir hassasiyet sahibi değil ..
programda bunu özellikle vurguladı bunu kendi samimiyet hanesine yazıyorum.

program içerisinde gelen her soruya cevap verirken yapmacık olmaması da ikinci artısıydı.

ama bu benim yorumum değil, programa katılan melih beyin takipçilerinin yorumu, melih bey tv de daha muhafazakar takılırken okulda bayağı bayağı liberal konuştu sözleri ilgimi çekti ben bu noktada fazla bir şey diyemeyeceğim.
melih bey ile ilgili eleştirilerime gelirsek programa 1 saat 5 dk geç gelmesinin mazuratı yok,
ikincisi içerideki konuşmaları ile dışarıda sigara çay muhabbetinde ki özelde davranışları biraz samimiyetten uzaktı, bunu kendisini yaklaşık 2-3 saat boyunca sigarasız bıraktığımız için olduğuna yoruyorum 
program ile ilgili ben açıkçası organizasyon noktasında ilgilendiğim için çok fazla salona girip çıkmak zorunda kaldım, birde salonun zamanında teslim edemediğimiz için bizden sonra o gün amfilerde ve seminer salonunda ders durumunun da tamamen karışması ve altüst olması yüzünden neredeyse yarım saat boyunca her kesin yerini değiştirmem yüzünden bayağı laf yediğimi düşünmeden edemiyorum,
buradaki artılarım ise böyle ciddi baş ağrıtacak bir sorunu kısa pürüzlerle çözebilmem ve emre şan hoca tanışmamın artısına vererek üzerinde fazla yorum yapmayı gereksiz görüyorum.

hasılı kelam kısacası okulumuzdan bir liberal düşünür ya da gazeteci melih altınok geçti,
okulda ilk siyasi organizasyon yapan kişi olarak hem tarihe geçtim hemde artık ardımda kapanmayacak iyi mi kötü belli olmayan bir kapıyı aralık bıraktım 
bakalım neler göreceğiz.

haaa.. melih beyi bir daha çağırır mısınız derseniz geç kalmamak şartı ile neden olmasın ...




İsmet özel "of not being a jew" konferansı bağlarbaşı

hayatımda ismet özel'i sanırım ilk defa bu kadar uzun süre dinlediğim ve kendisiyle konuştuğum bir program oldu.
daha önce bir defa daha programına katıldım diye hafızam beni uyarıyor ama ayrıntısı maalesef yok..
program etkinliğini yaklaşık 3-4 gün önceden duyduğum ve gördüğüm için ömrü hayatımızda belkide son olabilir ayağımızın dibine kadar gelmiş gitmemezlik yapmayalım diye önceden planlamıştım zatiii...

programa cesur ile (hafif göbekli ama kesinlikle şişman olmayan arkadaş.) gitmeyi kararlaştırmıştık, o gün akşam üzeri ismet özelci hemşerim m.a.acar'ında bizim ekibe dahil olmasıyla yola düştük.
(aşağıda ki 3. resimde ayakta dikilen yüzleri net gözüken şahıslar, hafif bulanık çıkan şahsı tanımıyorum ile fotoğrafa nerden girdi derseniz o kalabalıkta o girmese bile bir başkası muhtemelen atlayacaktı, en azından bulanık girmiş...)
düştük dediğime bakmayın bağlarbaşı kongre merkezi bize 7-8 dk yani 300-350 metre mesafede bir yer
ona rağmen tam 40 dk önce çıktık ve sallana sallana birde mtg banktan ismet özelin kitabını imzalı olarak kütüphanesine katmak isteyen arkadaşlara kitap alabilmeleri için kredi dağıta dağıta salona ulaştık .
aynı gün biliyorsunuz avrupa yatırım bankasıda türkiye' ye marmaray ile ilgili 200 milyon euro luk bir kredi açmıştı, düşünün yani, bankamızın(mtg bank) itibarını...
  
salona tam 27-28 dakika erken gelmemize rağmen salon tıklım tıklım doluydu.
tabi bunda büyük salon yerine küçük salonun verilmesi de bir başka etkendi ama en büyük etken ismet özelin neredeyse 2-2,5 yıldır üsküdar taraflarına gelmemesi diyebiliriz. (en azından ben istanbula geldiğim 2011 den beri)

tabikide oturacak yer olmadığı için bir an geri dönmeyi kesinlikle düşündük ama sonradan ön sahneye yakın bir noktada yere bağdaş kurup sere serpe oturunca, ve o gün gün boyu aç ve susuz ayakta olmanın verdiği yorgunluktan ve de ismet özel sevdasından çok olmasada oturduğumuz erden kalkamamanın vermiş olduğu rehavetle çöreklenip kaldık. program sonuna kadar hiç kıpraşmadım.

konferans adet olduğu üzere tekbirler ve salavatlar ile başladı ve ismet özel yerine geçtikten sonra ilk dakikada ismet özel konferansın mahiyetinin sadece yeni çıkan kitabın satışlarını artırmak maksadıyla yaptığını söyleyerek benden okuyucu olarak bu dürüstlüğü için kocaman 
bir aferin aldı....
tabii ki de ismet özeli tartacak bir sıklette değilim ama oturduğum koltukta ağzımı torba yapacak da değildim adam baştan buraya niye çıktığını söyleyince dürüstlüğü için +1 puanı verdim...

ikinci artı +1  puanım ise gene aynı dakikada geldi.
ismet bey bugün burada yeni bir şey söylemeyeceğini bunun için geldiysek eğer zahmet ettiğimizi kendisi burada zaten daha önce söylediği sözleri tekrar tekrar ifade edeceğini söyleyince bu kadar gerçekçi ve dürüst bir insanı dinlemeye vakit ayırdığım için hem ismet özele hem de kendime de + 1 puan verdim.
okulda olsam en fazla pc başında yada kitap başında olacaktım.. 

İşin şakası ismet özel, tam manasıyla müslümanca yaşamanın derdinde bir insan olduğunu ifade ettiği için o gün orada bulunuyordum.
her zaman benimle aynı fikirde olanları dinlemek zorunda değilim, dinlememeliyimde ve özelliklede müslümanca düşünen diğer fikriyatta ki ve fraksiyonlarda ki insanları da dinlemeliydim ki müslümanca kardeşliğim ve kardeşliğimiz kuvvetlenebilsin.

konferans esnasında ismet özel in bir çok söylediği noktayı düşünmem gerekiyordu,
çünkü kendisini dinlerken fikirlerini kabul etmek için dinlemesem de, onun bir müslümaca düşünme üzerine kafasını yorduğunu ve benimde en azından bundan istifade edebileceğim bir şeyler çıkarabileceğimi düşünüyorum..
 hiç olmaz ise biraz düşünür kafama yatmayan her şeyi reddebilecek bir muhakeme yeteneğim elh. hala var, hiç olmadı biraz zihin egzersizi yapmış olurum.

konferans sonrası salona gelenlerin yarısının neredeyse 300 kişinin kitabı satın alıp imzalatmak istemesi, ismet özelin konferansın başında söylediği satış artırma faaliyetinin başarıya ulaştığını gösteriyordu:D
ya da ismet özel sunduğu fikirlerin kabul gördüğünün en azından o fikirleri düşünebildiği için saygı gösterildiğinin tezahürüydü...

kısacası hem yoğun bir gün hem de zihnen yorucu bir gece geçirmiş oldum ama inşallah değeceğini düşünüyorum,

Hayırlısı inşallah,,,

program boyunca bana eşlik eden acar ve cesur'a teşekkür ediyorum.
özellikle acar'a (normalde asla yapmayacağım bir şeydi ama demek ki bütün sinirlerim son noktaya ulaşmış) bütün günün patlamasını hele birde tarih üzerinden tartışmaya girmekle ve benim için önemli noktalardan olan ittihat ve terakki üzerinden tartışmaya girince bayağı sert geçtiğinin farkına sonradan vardım... (aslında onlar hatırlattılar, en son bu kadar sinirlendiğim an sanırım üniversitemizin rektörünü sinirinden koltuğundan kaldıracak kadar tartıştığım da vaki olmuştu sanırım ikincisi içinde kısmet bu akşamaymış, nasip... ) 

akşam akşam Enver Paşanın ve müslümanca hayat için niyetlenip bir şeyler yapmak istemiş (yanlışlığı ve doğruluğunun hesabı bana verilmeyecek)çırpmış
tüm ittihat ve terakki fırkasının üyelerinin ruhlarına bir fatiha ile yazıma son vermek istiyorum...















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder