Sümbül Ebrusu

Sümbül Ebrusu

15 Ağustos 2014 Cuma

29 mayıstan bir düğün daha Taraklı düğün hatırası


29 mayıs üniversitesinde düğünler bitmiyor.

Bu bereket nereden geliyor bilmiyorum, ama bereketli bir üniversite.

Bu sefer ki düğünümüz, geçen düğünümüzde bahsettiğimiz (Bir 29 mayıs düğün hatırası) Mustafa Abimizin düğününden.

Bizim için aslında çok süpriz olmuştu,
Mustafa abimizin nişanlandığı haberi gelince;
hani bu kadar erken beklemediğimiz bir haber değildi. (:D)
daha henüz 2 yıl olmuştu yurdumuza geleli ve göreve başlayalı,
henüz dün bahçede içtiğimiz ilk çayların(sanırım ben o zamanlar da çay içmiyordum, büyük bir ihtimalle ya çay ocağından kaçak bitki çayı almışımdır ya da soda) ve muhabbetin kokusu ve tadı hala gitmemişken...
ama nasip ve kısmet işi olunca akan sular akmaz olur derler ya o gibi işte.

İlk başta üzülsek de, Mustafa abimizden ayrılacağız diye

elden gelen olmayınca kabullenmek de zor olmasına rağmen, kabulleniyorsunuz.

düğün günü olarak belirlenen 04 ağustos tarihinden önce başlamıştır,
hazırlıklar.
bizi iki yıldır yalnız bırakmayan Mustafa abimizi Yalnız bırakmamak için.
bir telefon trafiği dönmektedir,
İstanbuldan, kızılcahamam'a
Konyadan, Kastamonuya kadar uzanan bir bağlantı trafiği...

Herkes bulunduğu yerden hazırlanmaktadır.

düğün mahalli
Sakarya'nın Taraklı ilçesidir.

Düğünlerde son dakika süprizleri eksik olmamaktadır.

4 kişiyle başlayan yolculuk son dakika firesiyle 3'e düşsek de,
ankarada ankaray tüneli kapatılarak, ankara metrosu saat 23:00 da kesilerek bizi yolumuzdan döndürmek için sözleşmiş gibi hareket etseler de

ezgisi misali, bütün engelleri aşarak sakarya yollarına düşülmüştür, mabedsiz şehir terk edilerek.

sabahın ilk ışıkları dahi düşmeden varılmıştır, adapazarına.
burada bile aksilikler yakamızı bırakmasa da,
kararlılığımızdan tek damla eksiltememiştir.
altı üstü bir şekerleme ile geçiştireceğimiz bir kısa anın
uzunluğu birilerine çok gelmiş olsa gerek ki
güvenliğinden otogar müdürüne, oradan TBMM, başbakanlık ve diyanet'e kadar uzanan kısa sürede geçen büyük bir hikayede atlatıldıktan sonra, ışıyan güneşin yavaş yavaş ısıtarak mızrak boyuna yaklaştığı kentte tekrar vira bismillah denilerek yola çıkılmıştır.

İyi niyetlerin bile bazen insanı nasıl yolda bıraktığına şahit olunmuş,
iyi niyetle yapılan aksül amellere karşı da
dillerden YA SABIR eksik edilmeden beklenilmiştir...
(bu arada bu sabır parçasını sabrederek sonuna kadar dinleyene helal olsun)

Sabreden dervişin sabrının ecri öteki tarafa ait olsa da bu tarafta da bir nimeti mevcuttur.

Biz de o nimete bütün bu badireleri atlatarak 3 ağustos 2014 te saat 12:45 sularında
taraklı yunus paşa camiinin önüne vararak erişilmiştir. 


Eda edilen cuma namazından sonra, sabah içilen çorba sonrası tek damla girmemiş midelerimize
Taraklının Park restorantın da üç muhteşem tad girmiştir.

Tadı hala damağımda olan kuru fasulye ki puanı 10/9
 bol biberli çoban salata
 ve
artık yemekten şiştiğimiz ve kedilerle paylaştığımız köfteler

düğüne katılan 29 mayıs ekininden bir parçap
yemek sonrası kaplamıştır bizi bir rehavet, yemişiz tabii, en az 5-6 kişilik yemek, kımılda kımıldaya bilirsen...

Çökmüşüz parktaki serin odaya duvarları taştan zannedip serinliği önce buna bağlasak da sonra görmüşüz arka duvardaki klimanın esbabı mucibini.
Ardından başlamışız bir şekerlemeye, siz deyin 1 saat biz çıkalım 1 saat 15 dakika.

ardından yola düşmüşüz, taraklıyı gezmek için,
ilk durağımız olmuştur, Hisar Tepesi,
görmüşüz Taraklıyı bir uçtan bir ucaaa,
seyretmişiz bu küçük ve şirin kasabayı,


hisar tepesinden sonra dolaşmışız, Taraklının sessiz, sakin ve geçmiş kokan daracık sokaklarını, yanlarımızda muhteşem güzellikte eski ahşap ve taş işçiliğinin nadide güzelliklerini sergileyen ve henüz restorasyon zulmüne henüz uğramamış kadim tarihin heybetli taraklı ev ve konaklarını



her sokak ayrı bir güzellik, her evde ayrı bir ruh...


Evler ki ne evler, yaşayan insan bile ruh katan evler...

bizler ölmüşüz betonarme binalarda cenazemizi kaldıran yokmuş gerçeğini haberimiz olsa da bilmemezliğe vermemizi burada kar etmemiştir.

Taraklı sokaklarında, yol arkadaşlarım artık bu nadide güzelliği seyretmekten ve seher vaktinden önce kalkmanın verdiği günün bereketinden biraz bitap düşmüş olacaklar, pes etmek durumunda kalmışlarsa da ben inatla bu güzel beldeyi dolaşmaktan geri duramadım.

sokaklarda sen sağ ben selamet ver elini taraklı diyerek sırtımda çanta, elimde fotoğraf makinası dolanıp durdum, sonuçta Mevlevi torunlarıyız.

Her sokakta ayrı bir güzellik, her evde bir canlılık,
hiç pişman etmemiştir beni, bu yalnız gezim.
(bu satırlardan sonra size biraz da taraklıyı tanıtmak için taraklı içinden fotoğraflar paylaşacağım, düğün hatıramız/maceramız alt satırlarda devam etmektedir.)

Yunus paşa camii avlusunda bir mücahit.


 Taraklı müzesi

 taraklı sokakları

güzel bir ahşap kona

evlerin ve konakların süsü çiçekler





















Taraklı fotoğraflarından sonra Düğün hatıratımız kaldığı yerden devam etmektedir.

Ben taraklı sokaklarını arşınlarken mücahit ve Bakır Taraklının inanılmaz sıcağında bizi serinletecek bir nesne aramaktadırlar. Kola'dan uzak durduğumuz için, alternatiflerimiz kısıtlıdır, geriye bir tek dondurma kalmaktadır, ama maalesef, koskoca Taraklı da algida ya da panda dışında hazır dondurma satan tek bir dükkan bile bulamamışlardır. (Burada bir eleştiri; koskoca taraklı da Ülker golf satan sadece 1 dükkan bulduk oda iş işten geçtikten sonra, bu bence taraklı ya yakışmamaktadır.)mecburen çarşı merkezdeki bir pastahaneden 10 çeşitten oluşan yarım kilo  meyveli dondurma yaptırıp, bütün tadların birbirine benzemesi üzerine mücahitin plastik adını vereceği bir nesne ile, klimaların altında serinlemek zorunda kalmışlığımızda bu seyahatten unutulmaz kalan hatıralar arasındadır.
Dondurmayı hem yiyip hem gülerek, hem de kendi halimize alay ettiğimiz o anlar şimdi birer güzel anı olarak mazide yatmaktadırlar.

Ardından Taraklıda gezmediğimiz neredeyse tek mahal olan derenin öte yakası diye adlandırdığımız, ve Osmanlıdan bile büyük bir Çınar ağacını ziyaret etmeye doğru yola koyulduk

hem yorgunluk hem de ikindinin güneşinin tepeden baktığı anlardı.

Osmanlıdan bile büyük çınar hakkındaki rivayetler...


Bulmuşuz Ulu bir Çınar, günlerin yorgunluğu nasıl akmasın,
saat 18:00 sularında akşam ezanına kadar neredeyse 2:30 saat kadar ulu çınarın dibinde bir güzel istirahat ederek gölgelendiğimiz anlardan bir hatıra

mücahit ile bakırın essahtan uyudukları anlar..
(Ya msutafa abi sizin konvoy gecikince çocuklar ne hale geldi...)

Ezan okunduktan sonra, artık bize tekrar yol gözükmüştür. 




(Mustafa Abi bu itiraf sizin için:
( şayet bir 15-20 dk daha gelmeseydiniz, bizi çoktan camii içinde uyurken bulacaktınız:D)

Akşam olmuş çarşı merkezde kılınan akşam namazından sonra beklemeye geçilmiştir, artık inegölden gelecek düğün konvoyunun bir an önce gelmesi için ellerimiz, dillerimiz, gönüllerimiz hep beraber semaya açılmaktadır:D

Semaya gönülden açılan hiç bir nida boş bırakılmadığı için bizim bilmeme yolcu olmamızın hürmetine, ya da duaların kabul vaktine denk getirdiğimiz ihlasla ettiğimiz dualar hürmetine önce telefonumuz çalmış, mustafa abimiz bize geldiklerini haber vermiş ardından Taraklı sokaklarını bir düğün konvoyu kaplamıştır...

Konvoyun eve yerleşmesinden sonra bizzat sadıç tarafından alınıp düğün evine götürülmemiz bizi gerçekten büyük onure etmiştir.
düğün evinde bizi karşılayan düğün sahiplerinin samimiyeti ve Mustafa Abimizin yüzündeki gülümseme, bizdeki günün tüm yorgunluğunu silip atıvermiştir...

düğünden önceki son gece Damad'ın arkadaşları olarak, yediğimiz akşam yemeği ve arkasından Mustafa Abimizle çekindiğimiz bir hatıra fotoğrafı.



Yemekten sonra araba ile alınıp Mustafa Abimizin aynı bizim 29 mayıs erkek yurdunda Salı sohbetlerinde olduğu gibi önderlik ettiği ve taraklıda iki yıldır neredeyse kesintisiz devam eden Gençlerin Cuma Gecesi sohbetine katılmak üzere yollandık...

Camide yapılan sohbette ne anlattılar diye sormayın aklımda kalan oraya gelen 30 kişiden ilk evlenenin henüz Mustafa abi olduğu ve çikolata ikram eden kardeşe ben iki tane alabilir miyim dedikten sonra, çikolata kutusundan iki avuç alıp çantama boca etmesi dışında neredeyse hiç bir şey hatılayamıyorum:D

Buradan çıkan en önemli sonuç; Mustafa Abi'nin Taraklı'lı gençlere  bir an önce evlendirme kampanyası yapmasıdır.

Sohbet sonrası Taraklı Parkında içilen çaylar ve gece yarısına kadar süren muhabbetten kamerama yansıyan unutulmayacak bir hatıra daha....
Fotoğraf karesinde bulunan Taraklıda'ki tüm dostlarımıza buradan bir kez daha selamlarımızı ve hürmetlerimizi iletiyoruz..

sohbet sonrası, götürüldüğümüz ve henüz ilk nasibin bize olduğu mustafa abi ve arkadaşlarının taraklıda ki ilim ve hizmet yurduna dönüştürdükleri taraklıda kaldığımız evden bir kaç kare...





Gelelim düğün sabahına; 
sabah misafir olduğumuz için ve dünün yorgunluğu için biraz uyumamıza müsaade edildikten sonra bir refakatçi eşliğinde düğün evine vardık.

Taraklıda düğün adetlerini pek bilmediğimiz için bir süre ortalıkta gezindikten sonra, bir anda kendimizi yemek sofrasında bulduk:D
Yalnız Mustafa Abi bir eleştiri daha yapacağım:D
Düğün yemek sisteminizi hiç beğenmedim; sonuçta Konyalıyım, yemek çeşitleriniz bizim yemeklerimizle hiç yarışamaz:D bu noktada anlaşalım:D

Yemekten sonra gelin alma konvoyu hazırlıkları başlamıştır.
Bizde dört gözle beklemekteyiz, acaba bizi kim alacak diye:D

fakat 
oda
ne
bizim refakatçi ortalıktan kaybolmuştur;
ortalıkta üç sap gibi dikilmekteyiz,
hava sıcak mı sıcak
mücahitle bakırın aklı fikri bir anda karışmakta saçmalamaya başlamaktalar;
bir Allahın kulu bunlar burada ne dikiliyor diye sormamakta:D
sonuçta düğün konvoyundaki son arabada gidince biz bulunduğumuz köşede kalakalıyoruz:D

 abi:D demek nasibimizde yokmuş sizin düğün konvoyunuza katılamadık:D

konvoy dönüşü, bizde başladı bir telaş, geri dönüş için...

etraf kalabalık, takı töreni vb bir çok şey var, abimize veda etmeden ve o meşhur duayı almadan geri gitmek olmaz dedik,
ve o sıkışık anda bir punduna getirip mustafa abiyi o kalabalıktan kaçırıp çıkardık


Son olarak abimize hayırlı olmasını temenni edip, ardından da o meşhur duayı darısı sizlerin başına duasını da alıp gerisin geriye yola koyulduğumuz bir hatıra olarak yer almıştır; 29 mayıstan bir düğün daha Taraklı düğün hatırası olarak.

Düğündeki 29 mayıs öğrenci tayfasından son hatıra.


not: yazıyı yazmakta biraz geciktim farkındayım, düğün ertesi 2 farklı şehre daha yolum düştüğü için yaklaşık 8-10 gün dokunamadım bile, beklettiğim için özür dilerim...
umarım bu güzel hatıramıza sizlerde ortak olursunuz,
mustafa abimize ve bu karedeki tüm zevata dua etmeniz dileğiyle...

2 yorum:

  1. Sevgili ve hakikatli dostlarım... Cemiyetimize iştirakiniz bizi ne kadar mutlu etti bilemezsiniz. Sizinle daha çok alakadar olup layıkıyla misafir etmeyi temenni ederdim fakat kabul edersiniz ki düğün telaşı ve Taraklı dışından gelen dostların kesafeti heyecandan elimi ayağımı dolaştırdı. Bütün 29 Mayıs öğrencilerini (isterseniz bir otobüs gelin) Taraklı'ya bekliyorum. Zira kabul edersiniz ki benim 29 Mayıs öğrencileriyle bağım, okul arkadaşlığı bağlamında değil; inşallah ahiret dostluğu üzerinde hep şekillendi. Tekrar tekrar teşekkür ederim. Kusurlarımızı affediniz. Mevlam sizlere de hakkınızda hayırlı olanları nasip eylesin... (Fotoğraflar harika çekilmiş-yazının da emeği göz ardı edilemez)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Estağfirullah abi ne demek, bu davetinizede inşallah tekrar icabet etmek dileğiyle...

      Sil