Sümbül Ebrusu

Sümbül Ebrusu

14 Nisan 2015 Salı

Mesudi Muruc ez Zeheb Altın Bozkırlar kitap tanıtım inceleme




Not: Bu çalışma Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Günümüz türk Dünyası Çalışmaları Dersi için hazırlanmış olan bir Kitap tanıtım ödevidir.

Muruc ez Zeheb (Altın Bozkırlar)

    Mesudi, Muruc ez Zeheb (Altın Bozkırlar), Selenge Yayınları, İstanbul, 2004, 275 sayfa.
Mesudi Hicri 3. Asrın sonlarında (280/893) ve 4. Asrın başlarında(345/956–346/957) yaşamış bir müelliftir.    Bağdat doğumlu olup, buradaki medreselerde çeşitli ilimler tahsil etmiştir. Hicri 300 yılının başlarında Bağdat’tan ayrılmış ve çeşitli seyahatlarde bulunmuştur. Bugündü İran dediğimiz Fars ve Kirman coğrafyasında, Horasan, Afganistan sonrasında ise Hindistan ve ardından Çin’i gezmiştir. Çin’den sonra Afrika’ya geçmiş özellikle Doğu ve Kuzey Afrika bölgesinde dolaştıktan sonra Yemen’e ve Şam bölgelerini gezmiştir. Şam’ın ardından Mısır’a geçmiş ve ömrünün sonuna kadar burada yaşamıştır.
Yazarın 17-34 arasında değişen eseri olduğu tahmin edilsede, günümüze sadece 2 tanesi ulaşmıştır: Muruc ez Zeheb ve Kitab et Tenbih vel İsraf.
Muruc ez Zeheb’in ilk çevrisi 19.Yy’ın ortalarında Fransızca’ya 9 cilt olarak çevrilmiştir. Bunun dışındaki diğer çevriler ise kısım kısım olup genelde ilgilenilen dar bölgelerle alakalı kısımlar olmuştur. Arap Dünyası Mesudi’nin eserine çok fazla kaynak göstermemesi ve İsrailiyat denilen Tevrat kaynaklı rivayetlere çok sık yer vermesi ve de bilimsel tahkikli bir baskısı olmadığı için gerekli ilgiyi göstermemiştir. Yeniden Tıpkı basımı 1964 yılında Kahire’de basılmıştır. Bir yıl sonra 1965’te Beyrut’ta 5 cildi orijinal ve tahkikli ve tashihli metin, 2 cildi de dizin ve notlar olarak 7 cilt halinde basılmıştır. Eserin Türkçe çeviriside Ahsen Batur tarafından 1965 Beyrut baskısından özetlenerek çevrilmiştir.
Eserin Muhtevası ise o dönem yazılmış diğer eserler gibi önce dünyanın yaratılışı ve yeryüzünün şekli, iklimler ve coğrafyadan bahsetmekte, sonrasında ise dönemine kadar gelen çok farklı rivayetleri aktarmaktadır. Eserde ilahiyat/teoloji’den, tarih’e, coğrafya’dan ahlak ve siyaset’e ve felsefe’ye kadar çok geniş bir içerik barındırmaktadır. Bunun dışında ise özellikle gezip görmüş olduğu İslam dünyasını çevreleyen ülkeler ile ilgili Çin’den Hindistan’a Hazar bölgesinden Afrika’nın doğu ve kuzey kısımları ile bugünkü Ortadoğu coğrafyası ve milletleri hakkında değerli bilgiler vermektedir.
Eserin Türkçe çevrisinde, günümüz koşullarına göre uyarlanarak, bugün kullanabileceğimiz veriler, özetlenerek aktarılmıştır. Özet kısmında çevirmen Ahsen Batur özellikle Türk Tarih ve Coğrafyası ile ilgili olan kısımlar önem vermiştir. Burada Türklere komşu olan yada ilişkisi bulunan tarih ve coğrafyalarıyla ilgili kısımlardan, çevirmenin önemli bulduğu konular çevrilmiş olup bunun dışındaki o dönemde yazılmış eserlerde de çok sık karşılaşılan bilgiler ya özetlenerek alınmış ya da atlanılmıştır.

 
Birinci Bölüm (s.19-64). “Tufandan Sonra” başlığını taşımaktadır. Hz Nuh döneminde yaşanan Tufan’ın öncesi ve sonrasına yer verilmiş, özelliklede Tevrat kaynaklı çok sayıda rivayet(israiliyat) aktarılmıştır. Tufan sonrasıdünya milletlerinin tekrar nasıl türediğinden ve bugünkü anlamda Arap, Türk, Hint, Acem, Yahudi ve Rum milletlerinin Hz Nuh’un hangi oğlundan geldiği ve nerelere, nasıl dağılıp  bugünkü milletleri oluşturduğudan bahsedilmiştir (Medudi’nin yaşadığı dönem). Millet bahsinden sonra her milletin ozaman yerleştiği coğrafya ve halkların karakteristik yapıları ile ilgili bilgilere yer verilmiştir.
İkinci Bölüm (s. 65-110). “Kafkas Dağları, Alanlar, Hazarlar, Türk Kavimleri’dir”. Bu bölümde Kafkasya ve Hazar Denizi civarından bahsedilmektedir. Burada yaşayan Türkler ve onların etkileşimde olduğu Kafkas halkları, Ruslar, Gürcüler ve Bizans’ın faaliyetlerinden bahsetmektedir. Bölge halkalarının siyasi yapılarının dışında, sosyal, içtimai ve dini hayatlarıda anlatılmaktadır.   
Üçüncü Bölüm (s.111-136) “Asuri, Nabat ve Fars Krallıkları”adlı bölümür. Burada bugünkü İran bölgesi ve Irak’taki siyasi yapı ve sosyal hayat anlatılmış, bölgedeki devletlerin kısa bir tarihi özeti okuyucuya aktarılmıştır. Ayrıca bölgede ortaya çıkan ve sonrasındaki devirleirde büyük oradan etkilen Zerdüştlük vb gibi dinlerdende bahseilmiştir.
Dördüncü Bölüm (s.137-174) “Sasani Hükümdarlar (Geç Farslar)’dır”. Ortadoğu ve Hazar coğrafyasında uzun yıllar hükmetmiş Sasani devleti geniş şekilde anlatılmıştır. Öne çıkan hükümdarlarının hayatları, nasıl hükümdar oldukları, halkları ile ilişkileri, devletin adalet durumları ve fütühat hareketleri ve geniş şekilde aktarılan rivayet ve menkıbelerle zengilenştirilmiş sultanların hikayeleridir.
Beşinci Bölüm (s.175-196) “Yunan Kralları ve Yunan’ın Kökeleri”. Felsefenin ana yurdu olan Yunanistandan bahsedilmekte ve Makedeonyalı Filip’in oğlu Büyük İskenderin fütühat harekatından bahsedilmektedir. İskender sonrası Roma ve pagan/putperestlik anlatılmıştır. Hristiyanlığın doğuşu, Roma’nın Bizans’a geçişi ve Konstantiniyye’nin kuruluşu ile ilgilide anlatılar mevcuttur.
Bölmün son kısmındaa ise Hicaz ve Şam bölgesinin adlarının etimolojik anlamından ve bugünkü adlarının nasıl konulduğu anlatılmaktadır. Bölgede yaşayan Kürtler’in de etnik kimliği hakkında ise bölgede söylenen birden farklı rivayetler aktarılmıştır.
Altıncı Bölüm (s.197-212) “Dünyanın Acayiplikleri” adındadır. Burada dini hayattan bahsedilmiş, Yunan’dan, Acem’e, Çin’den Hint’e kadar batıl olarak addedilen bu dinlerde ki tapınma ve tapınak adatlerinden, dini ritüellere kadar bütün bunların geçmişi ve nasıl ortaya çıktıkları bahsedilmekte ve Mesudi’nin yorumları mevcuttur.
Yedinci Bölüm (s.213-254)”İslam Tarihinde Siyasi Anekdotlar” adı altında, Hulefa-i Raşidin, Emevi ve Abbasi halifeliği devrinde yaşanmış menkibeler anlatılmaktadır. Ayrıca Türk tarihi ile ilgilide, Türkler’in Abbasi Halifeliğinin hizmetine girmeleri ve sonrasında siyasi mücadeleler içinde oynamış oldukları rollerden bahsedilmiştir.
Mesudi’nin yazdığı eserinde Hicri 3. ve 4. Asırda İslam dünyasına ve çevresindeki pek çok ülke ve topluluğa ışık tutumuştur. Her ne kadar eserine aldığı ve aktardığı malumatlarda yeterince bir tenkitten geçirmemiş ve düzenli bir aktarımı olmasada biizat birinci aktarmış olduğu bilgilerin geçmiş’e tuttuğu ışıktan dolayı büyük bir öneme ve değere sahiptir. 




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder