Sümbül Ebrusu

Sümbül Ebrusu

8 Ocak 2014 Çarşamba

bir film yorumlaması, Ghajini ... Ghajini izle türkçe yorum...

  Aamir Khan'ın 2008 yılında çektiği hafızasını kaybetmiş bir insanın intikam hikayesini konu alan bir hint baş yapıtı.

 Uzun zamandır izlemeye niyetlendiğim ama bu pazar akşamına kadar nasip olmamıştı. normalde pek yapmadığım bir şeydi gecenin saat 24:00 sıralarında uyanık kalmak çok adetim değildir.Sabahları erken kalkabilmek için erken uyumak zorundayım ki zorlanmayayım isterim... gecenin 24 ünde Oda arkadaşlarının isteği ile bir film izleme hevesi için tabi ki de son 1,5 aydır yaptığımız gibi devamlı hint filmlerine yöneliyoruz. aklıma geçenlerde okuduğum bir yazıdan dolayı ghajini var...
 Film için hazırlıkların yapılması ve oda arkadaşlarımın ciğerlerini 3 saatlik film boyunca heyecanı kaybetmemek için zehirleyip gelmeleri de tamamladıktan sonra filmimize başlıyoruz...

Film Aamir Khan'ın kendinden geçip bir insanüstü zorba bir varlık haline dönüşünün öyküsü ile başlıyor. Cinayetler; ki musluklar ile işlenen cinayetler nasıl bir mantığın ürünü hala çözemedim., birbirini kovalayınca hindistan polisi bu kadar muslukla işlenen hiç bir cinayeti örtbas edemeyeceği için işin içine dahil oluyor. Kahraman polislerimizden birisi bir gün ufak bir ipucu yakalıyor ve katilimiz Aamir Khan'ın sırrını öğreniyor. Tam bu esnada insanoğlunun başına ne gelmesine sebep olarak gösterilen merak olgusu devreye giriyor ve intikam filminin asıl hikayesi (ki insan alışıyor artık hint filmlerini izleyince bir filmde 2-3 filmlik konuyu bir arada barındırmasına )ne bir günlük ile geçiş yapılıyor...

Filmin devamı gene tanıdık bir olgu ile devam ediyor, yada çok fazla mı asyalı olduğum için sempatiklik içimize işlemiş bilmiyorum, oldukça sempatik, güleç yüzlü ve esmer tatlısı bir ablamız ile film giriş yapıyor.
 kalpana



Oda arkadaşlarımı ilk hint filmi izlemeye davet ettiğimde de onları böyle bir ablamız sayesinde (Rab ne bana di jodi filmindeki Taani rolundeki Anushka Sharma )hint filmlerine ısındırmıştım. taani rolundeki anushka sharmanın filmde evleneceği gün kocasını kaybetmeden önceki sempatik hali (daha da açarsam oda arkadaşlarımın diliyle abi ne tatlı bir kız ya söylemini de unutmuyoruz) ve yerel giysiler içindeki rolü hala hafızalarımızdan silinmedi. gerçi ilk başlarda bayağı zorlanmadık dersem yalan söylemiş oluruz, izlediğimiz ilk 3 filmini anushka ablamızın hatırına izleyen bir toplulukla beraber izlemiştik ki neyse o olayı hem anushka ablamızın yaşının genç olması ve dolayısıyla yeteri kadar filmde oynayamamasından dolayı hemde artık hint filmlerine bağımlılık yolunda epey vakti saat harcadığımız için aşmış görünmekteyiz, arada bir ya bizim ablanın filmini izlesek diye söylenen serzenişleri duymamazlığa geldiğimiz sürece problemi aşmış durumdayız. her neyse yeteri kadar önemsiz bir yığın açıklamadan sonra ghajini filmine dönebiliriz.

Filmdeki tatlı ve sempatik ablamız Kalpana (gerçek ismi Asin), bir reklam ajansında modellik yaparak geçinen bir mankendir.
 gündelik hayatında oldukça yardımsever ve günümüzde artık böyle insanlardan oldukça zorlandığımız bir tip olan herkesin yardımına koşup, herkesle iyi geçinebilen ve kimseyi kırmadan geçinen birazda deli dolu tipler olur ya onlardan bir tip kısaca sevilme ifadesi olarak "deli kız" derler ya ondan.



bir gün emir hak vaki olunca hindistanın en büyük şirketlerinden birisinin patronu ölür ve yerine abd den oğlu Sanjay Singhania (Amir Khan)gelir.
sanjay singhania



Esmer güzeli ablamız Kalpana, Hindistana dönen kimsenin çok fazla bilmediği genç patron ile uçakta tanıştığını ve kendisine arkadaşlık teklif ettiği gibisinden uyduruk bir hikaye geçirir, bu hikayenin bir dergide yer almasıyla gündem biraz değişir tabi. Genç patronumuz hindistana ayak basar basmaz böyle bir hoşamediyle karşılanmasına ilk başta canı çok fazla sıkılır ve biraz meraktan birazda haddini bildireyim düşüncesiyle Kalpana ablamızı tanımak için onun yanına gider.

insanın aşık olacağı tutmazmış aşk kapısını çalar derler, tabi inanırsanız, bende çok fazla hint filmi izlediğim için biraz inanmaya başlıyor gibiyim...

Sanjay'ın kalpanayı görme sahnesi ise bu hintlilerin hayatı ne kadar doğallıktan uzak yaşadıklarının bir kanıtı olarak sunulsa sanırım geçer not alır(bu kadarı mutluluk için fazla kardeşim). ama film için gerçekten çok etkileyici sahnelerdi... Kalapana ablamız kendisinin izlenildiğinin farkında olmadan her zamanki gibi o tatlı haliyle birilerine iyi bir şeyler yapabilme telaşı ile koşuşturmaktadır... Tabi sanjay'ımız abd de böyle bir şeylere alışkın olmadığı için bütün bunlar ona bir rüya gibi gelmektedir, gökten sanki bir esmer melek inmiş ve dolaşmaktadır.
 ilk görüşte aşkın oku sanjayın yüreğine saplanmıştır bile. Sanjay kızgınlıkla geldiği mekandan kalpana ablamıza bir merhaba bile diyemeden ayrılır ama orada bir şeyler bırakmıştır.

gerisi çorap söküğü gibidir, kalpana ya yaklaşan sanjay için artık hayat daha farklıdır.
Kalpana için ise Sanjay her zaman ki gibi peşinde koşan erkelerden pek farklı biri değildir. aynı zamanda sanjay için uydurduğu hikayenin bir bomba olarak elinde patlama olasılığı çıkmış patronu sanjay'ı şirketin itibarını artımrak için bir partiye davet etmesini istemiştir. Sanjay'ı hiç kimsenin tanımadığını düşünen kalpana ablamız, gerçek sanjay'ı sahte sanjay olarak partiye getirir. Partideki herkes sanjay'ın sanjay olduğunu bilirken kalpana için o sadece rol yapan bir sanjaydır. (bu arada sanjayda kalpanaya kendi ismiyle yaklaşır ama soyadından bahsetmez)


sanjayın bir akşam kalpanaya seni seviyorum benimle evlenir misin teklifi, kalpana için beklenmedik bir şaşkınlığa neden olmuştur...
yarına kadar düşünme süresi alan deli kızımız kalpananın evlilik teklifi karşısında verdiği cevabın olduğu sahne ve yüz mimikleri filimde en beğendiğim 2-3 sahneden birisini oluşturmuştur.
 cevap verirken sanırım o kadar doğal hal takınmış ki Asin yani kalpana insan kendini kaptırmadan geçemiyor...
kalpananın sanjay'a evlilik teklifine cevap verdiği sahne


filmdeki evlerine ilk giriş sahnesi yani ayak izlerini alma sahneside yukarda bahsettiğim o 2-3 sahneden bir tanesi inanılmaz etkileyiciydi benim için...

el ele sahnesi tutuşma mutluluğun karelenmiş hali olsa gerek...

Hint filmlerinin bence en büyük yakınlığı da buradan geliyor sanırsam, rollerini doğallığa o kadar yaklaştırıyorlarki, ya da bizim gibi kaybedilenler hatırına gelen insanlar için özlemden kaynaklanan bir neden olsa gerek.

filmin bundan sonrası zaten kopulan yer, herşeyin mutlu gittiği anda ters giden şeyler hint filmlerinin gerçeği çok başarlı biçimde işlemelerinden kaynaklanıyor, hollywood vari ölmez yada feda edilemez yapay bir karakter sıkıntısı içinde olmadıklarından hayatın tm acımasız ve yalın gerçeğini bizzat seyircinin yüzüne serip bizlerin elimize mendil tutuşturmamıza sebep olabiliyorlar. (bu da sanrım asyalı genlerimden olsa gerek bu kadar sulu gözlü olmam)

Sanjay'ın yapmış olduğu bir yurtdışı seyahat esnasında organ mafyası vari bir çetenin oyununu her zamanki saflığı ve iyilikseverliği ile bozan esmer güzeli ablamız, iyiliğini devam ettirme çabasına girince mafya tarafından kalemi kırılarak ölüm listesine alınıyor...

tam da sanjayın tüm gerçekleri kalpana abalmıza söyleyeceği gün mafya tarafından evine bir baskın yapılır ve kalpan ablamız o kadar vahşi bir şeklde öldürülür ki bu kadar yalınlık da bazen fazla kaçıyor dedirtiyor insana, ki o sahnede içim gerçekten parçalandı, sanjayın gözlerinin önünde kalpananın öldürülmesi ...


sanjay o gün mafyanın elinden canlı kurtulmuştur ama çok ağır hasarlıdır. hafızasını kaybetmiş, her 15 dakikada bir hafızası resetlenmektedir...

artık hayata sadece kalpananın intikamını almak için tutunan sanjay için hiç bir şey kolay değildir... geçmişi unutmaması için her şey yazılı yada görsel hatırlatıcı bir unsur tarafından hatırlatılmalıdır...

ya yazan yada fotoğraf çekerek üzerlerine yazarak düşmanlarının peşine düşen kahramanımız artık bir katildir, yada kendi adaletini kendisi vermek için düşmanlarının peşine düşmüş adalat arayıcısı bir zavallı adam.

filmde atlanılmaması gereken birde tıp öğrencisi bir genç kız vardır (ki en başta yazmam gerekirdi) sunita, sanjay'a yardım etmek isterken her şeyi berbat eden sakar kız rolünde...

gelelim filmin adının nerden geldiğine, ghajini adı kalpanayı öldüren organ mafyasının patronu doktorun ismidir.
hadi bakalım tipinden ghajiniyi tahmin edin.
sanjay'ın gahjiniye yaptığı başarısız bir suikast girişiminden sonra işkillenen ghajni bir anda geçmişe dönerek yarım kalan işini tamamlamaya karar verir. artık filmimizin macera bölümlerinin başladığı anlardır.

kovalamaca ve heyecanın aktığı bu anlarda 2008 yılında çekilmiş bu filmi 2014 yılında izleyen birisi olarak teknolojinin ne kadar hızlı ilerlediğini görmek insanı düşündürtmüyor değil, bu kadar hızlı ilerleyen bir teknolojinin neler yapabileceğini insana nasıl bir ruhi manada zarar vereceği noktasını düşünemiyorum bile.

film açısından ele alırsak bugün çekilmiş olsaydı hiç şüphe yok ki Sanjay'ın hayatı dahada kolaylaşabilirdi, intikamını almasına daha çok yardım edebilirdi...

Küçük iyi niyetli ama yanlış işler yapan öğrencimizin sunitanın hatası sonucunda ghajini, sanjay'ı bulur ama onun hastalığınuı kullanarak, öldürmeden süründürme yolunu seçer ve ona geçmişi hatırlatan her şeyi kar ve yıkar hatta sanjay'ın vücudunda bulunan dövmeleri bile karartır, kısaca sanjayın dünyasını sil baştan döndürmek istemiştir.
hayat artık suanjay için bir boşluktur, gel gelelim sunitanın sanjay'ın günlüklerini okuması ve yarım aklan hikayeyi tamamlaması için sanjaya yardım etmeye başlamasıyla beraber sanjay için hayat artık yeniden başlamış intikam ateşi bir kez daha yanmıştır... sanjayın ayaklı hafızası olan sunita onu intikamına götürmek için yardımcısı olmuştur.

ondan sonrası bildik intikam sahnelerine benzer kovalmaca ile geçmekte ama tabi kahramanımızın özel durumuna göre gerçekleştiği için bilindik kovalamacalardan farklıdır...

tam tamına 185 dk gözüken filmin 182 dakikasında film bulunmaktadır. 3 dk sı ise tanıtım ve sonundaki cast bölümüdür.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder